19. BÖLÜM

9.2K 961 300
                                    

"Nevzat'tı değil mi? Neslihan'ın bir suçu yok."

Ona bakan genç adam ablasını ondan bile savunacak kadar neler olmuştu bu evde o yokken? Her şeyden önce bu adam kimdi? Ablası tanınmayacak hale nasıl gelmişti? Ellerinin boğumu beyazlamıştı sıkmaktan, bu evde ne olup bittiğini öğrenmeliydi hemen, zaten bir saniye bekleyecek sabrı kalmamıştı.

Balıktan sonra eve geçecekken diğer arkadaşlarıyla birlikte karşıda oturan bir arkadaşlarına geçmeye son anda karar vermişlerdi. Her ne kadar içine sinmese de Neslihan'a mesaj atınca, hiç bekletmeden kalmasını istemişti. Bu akşam ise Nihat *gel eve* yazmıştı. Sadece bu kadardı mesaj. Hemen geri aramış; ama meşgule düşen telefona bakmaktan başka çaresi olmamıştı. O bir şey yazamadan daha ikinci mesaj da geldi Nihat'tan.

*açamıyorum, kalabalık burası, abi gelebiliyorsan gel.*

Tabii ki, gelebilirdi. Kalabalık burası ne demekti? Beş arkadaş da mutfakta, gündüz tuttukları balıkları ayıklarken Nevzat acilen eve gitmesi gerektiğini söyleyerek dış kapıya yönelmişti bile. Arabası olan arkadaşı eve bırakmayı teklif ettiğinde itiraz etse de o çoktan ayakkabılarını giymişti. Neslihan'ı da aramış o da açmamıştı.

"Biz de geliyoruz. Belki tehlikeli bir durum vardır. Adam lazım olur."

Cengaver arkadaşlarıyla gururlandı. Kendisi için kavgaya girmekten asla çekinmeyecek tayfanın bir üyesi de oydu. Onun için ne yapılırsa, aynen Nevzat da diğerleri için yapardı.

Böylece aynı beşli ekip birlikte onun evine doğru yola koyuldular. Neler olmuştu böyle o yokken? Keşke hiç kalmasaydım, balıktan sonra hemen eve gelseydim diye çok geç kalınmış düşüncelere dalmamaya çalışsa da elinde değildi.

Birisi mi ölmüştü? O zaman abi birisi öldü derdi Nihat. Ölen kişi için gizem yapmazdı. Evdekilerden birine bir şey olmuş olsa, Nevzat doktor değildi ki, eve gidince ne olacaktı? Metrobüsle uğraşmadığı için kırk dakika sonra evdeydi. Kapının açılmasıyla evden çıkanlara baktı kendisi arabadan inerken. Arkadaşları da indi, ondan gelecek tepkiye göre hazır oldular. Yeter ki, işaret gelsindi hazırlardı her türlü girişime. Nevzat kapıya kadar gidince tanımadığı insanlara hitaben konuştu.

"İyi akşamlar."

"Nevzat hoş geldin amcam. Bu gece gelmeyeceksin sanıyordum."

"Vazgeçtim. Misafirlerimiz mi vardı?"

"Evet, oğlum. Ablanı istemeye geldiler. Tanıştık. Yarın akşam da bohça gelir, yüzük takılır."

Babaannesi iyice bunamıştı galiba. Ne istemesinden bahsediyordu? Ablanı mı dedi o? Nazan'ı deseydi daha çok ihtimal verirdi. Neslihan daha birinci sınıfı bitirecekti bu yıl. Dört yıl daha evlenmezdi en azından. Tüm ilgisini Nihat'a kaydırdı hemen sert tutmaya çalıştığı bakışlarıyla. Şaşkınlıktan ne kadar becebilmişse artık. O da eğdi başını. Bir şeyler dönüyordu kesin. Amcasını geçerek koridora adımladı hemen ayakkabılarını fırlatırcasına çıkarırken. Sanki Neslihan'ı içeride örümceklerle dolu bir kafeste kilitli bulmayı umuyordu. Korkardı ablası örümceklerden. Hiçbir şeyden kolay kolay gözünü sakınmayan kadın, bir örümcek ile feryat figan depar atardı evde.

Girdiği gibi ablasıyla yakın mesafede konuşan adama takılmıştı işte. Fark edildiği anda da ablasının yüzünü gördü. Önüne geçen adamla karşı karşıya kaldığında adını bilmesine şaşırmak istedi. Onu isteyen zengin züppe bu olmalıydı. Kimse daha bir şey demeden üstü başı, duruşu ben zenginim diye bağırıyordu.

Ben Bir Karar VerdimWhere stories live. Discover now