37. BÖLÜM

9K 1K 256
                                    

Gözüne uyku girmiyordu bir türlü. Çok sıcak olmuştu şimdi de. Kerem ona arkadan sarılmış vaziyette derin nefeslerle uyurken nefesiyle ensesine ejderha alevi gönderiyordu adeta. Montunu iyi ki çıkarmıştı Kerem fermuarı açar açmaz. Şimdi polar pijamaları da çıkaracak bir ortam oluşsa ne güzel olurdu.

Kerem'i rahatsız etmemek için yavaşça döndü yerinde. Tek tarafa yatma huyu yoktu. İlla uyuşurdu yattığı tarafı. Sabah yatağın ayak ucunda bile bulunabilirdi kazara.

Karanlıkta yüzünü seçemese de hafif sakallı olduğunu biliyordu kocasının. Elini yanağına koydu. Kasıklarındaki baskı kaybolunca gerçekten de onun uyuduğunu anlaması zor olmamıştı. Dolambaçlı değildi bu adam.

Düzdü.

Düz olmayan düzlerden üstelik. Sevdi mi söylüyordu, kızdı mı belirtmeyi geciktirmiyordu. Sabit fikirli değildi. Dinlemeyi iyi biliyordu. Neslihan'ın ağzından çıkan her şey onun için emir gibiydi. Hiç farkında olmadan normal konuşma içinde geçen bir cümle eğer Neslihan söylemişse değerli oluyordu.

Hiç beklemediği şekilde doğum günü için kutlama hazırlaması en büyük şaşkınlığıydı Neslihan'ın mesela.

Kamuran'la aynı evde yaşadıkları için modadan konuşmanın kaçınılmaz olduğu zamanların birinde dinlemişti yine onu ve bu sürprizi de o zaman tasarlamıştı kafasında.

Kamuran ne zaman alış veriş yapacak olsa Neslihan ders çalışmaya onun için ara veriyordu dönem başladığından beri. Onun fikirlerine önem veriyordu ablası da. Modadan anladığı yoktu, onlar karşıdakini hoş tutmayı biliyorlardı.

Sanki artık en büyük olan çocuk o değildi. Kamuran ona kendi ablası olsa bu kadar olmaz denilecebilecek ablalığı yapıyordu. Okullar açılmadan önce yine bir gün konuşuyorlardı.

"Neden almadın onu Neslihan? Sendeki o hani şifon elbiseyle ne güzel olurdu o çanta. Beğendiğini düşünmüştüm. Dört defa gittin başına."

"Kamuran abla beğendim zaten; ama çok pahalıydı. Ben o paraya bir yıllık çanta ihtiyacımı gideririm ki, çantaya ihtiyacım bile yok şimdi."

"Ah, şekerim çanta ihtiyaçtan alınmaz, beğendiysen alacaksın. Hayır bana da izin vermedin. Alacaktım ben sana."

"Teşekkür ederim. Hiç gerek yok."

Kerem o konuşmayı nasıl duymuştu, mutfakta sandviç hazırlarken hala bilmiyordu Neslihan. Neslihan'a alıcı verici, adı her neyse, yüklemiş de her konuştuğunu duyuyor gibiydi.

"Gerek olsa şaşardım zaten Neslihan. Ne kadardı ki çanta? Niye almadın? Kart var sende."

"Pahalıydı Kerem işte. Sağ olsun Kamuran abla almayı teklif etti; ama alsam bile kullanamazdım galiba. Yazık, kullanacak biri almalı. Öyle çantaları saklarım ben."

"Sen beğendin mi o çantayı?"

"Çanta güzel canım. Çantada sorun yok. Beğenmeyen art niyetlidir; ama ücretlendirenler biraz abartmışlar. Kadı kızı gibi yani. Tek kusuru fiyatı."

"Aferin karıcım, böyle tutumlu ol. Sonra görümcelerine ruj al."

"Kerem!"

Neslihan uyarıcı tonda adını söyleyince omuz silkerek elinde sandviç geri gitti mutfağa.

Düğünden sonra geçen yaklaşık üç haftada, balayı sonrası olan bu konuşmayı Neslihan tamamen unutmuştu. Aslında ne çok şeyi unutmuştu.

Doğum günü olduğunda kardeşleri, amcaları ve Pelin'i alıp gelmişti Kerem Neslihan hiç beklemediği halde.

Onların evinde doğum günleri çocuklar için olurdu. Yirmi iki yaşında olan koca bir kadına layık değildi mum üflemek. Neslihan da talepkar olmamayı babaanne ve dedesiyle yaşadığı yirmi bir yıl boyunca zaten öğrendiği için kendine bir dilim kek alıp tek mumla kutlardı doğduğu günü.

Ben Bir Karar VerdimWhere stories live. Discover now