13. BÖLÜM

11K 948 296
                                    

Kerem babasına acil bir işi çıktığını söyleyip öğlenki toplantı biter bitmez okula gelmişti Neslihan'la konuşmak için. Kamil Arda iş yerinden bir kere bile özel işleri için ayrılmayan oğluna şaşırsa da her zaman yaptığı bir şey olmadığı için ses çıkarmadı. Disiplinli bir iş adamıydı babası, normalde kendi çocukları da dahil hiçbir çalışanını kayırmaz, ayırmazdı.

Kerem yeni mezun olduğu ilk yıl, kendisine verilen büyük bir sorumluluğu yerine getirirken dikkatsizce, yeni mezunların aşırı heves, öz güven ve her şeyi en iyi bilirim kafasıyla telafisi zor bir hata yapmıştı. Yaptığı hatayı babası fark etmiş, uyarmasına rağmen Kerem ukalalık seviyesinde karşı çıkınca da diğer çalışanların önünde hatasını fark etmesini sağlamıştı. Aşağılamadan, konu dahilinde, toplantının gidişatı içinde yapmıştı bunu. Kerem farkına vardığı anda, babasını utandırdığı için o anı ömrü boyunca unutamayacağından emin, her işin üstünden en az iki kez geçmeye başlamıştı o tarihten sonra. O hata ilk ve son olmuştu.

İki ablasıyla birlikte babasının cam eşya şirketinde canla başla çalışıyordu. İşletme okumayı kendi seçmiş, ablaları gibi ürün geliştirme, endüstri mühendisliği işini tercih etmemişti. Onu mutlu eden, yönetim tarafıydı ve bunda gayet iyiydi. Babası gözü arkada kalmadan üç çocuğuna verdiği sorumluluktan memnun halde eşiyle hem iş hem kültür gezilerine çıkabiliyordu. Yarın da iki günlük Viyana gezisine gideceklerdi.

Babası geziye gitmeden bir gün önce, her ne kadar şirketten erken çıkmak istemese de konu mühimdi. Sürpriz torun haberi ikisini de üzerdi. Büyük ablası evli olmasına rağmen henüz çocuğu yoktu. Evli bile olmayan oğullarının baba olma olasılığı ailede bomba etkisine sebep olabilirdi.

Değişik fikirlerinin yerini onlardan daha değişik olanlarıyla değiştirmiş olan Neslihan ise bu endişenlerini yerle bir etmişti. İlk defa yerle bir olan şeyden mutlu olması gerekirdi; ama arabasına giderken mutluluğun esamesi okunmuyordu ne yüzünde ne ruhunda. Arabasını açmışken geri kapattı ani bir kararla. Saat daha dörde gelirken hazırlıktan sınıf arkadaşı olan İbrahim'i aradı. Numarasının aynı olmasını diledi. Yedi yıldır çok nadir görüşmüşlerdi. Okulda kaldığını biliyordu.

"Alo."

"Selam İbocum naber?"

"İyidir, çıkaramadım yalnız."

"Kerem Arda ben. Ne çabuk unuttun diyeceğim de, haklısın, uzun zaman oldu."

"Vayy, neredesin lan sen? Mezun olduktan sonra görüşemedik. Yaa kusura bakma, benim telefon kaç kere sıfırlandı, yedekleyemeyince numaran çıkmadı."

"Ne kusuru oğlum, iş güç olunca herkes kendi hayatına bakıyor. Sen İstanbul'da mısın hala? Döndün mü memleketine?"

"Yok be oğlum. Kaldım işte, bizim okuldayım hala. Ders veriyorum."

"Ciddi misin ya? Eczacılık fakültesi yani? Okuldayım şu an. Görüşelim mi?"

"Oğlum süper haber lan. Neredesin çıkıp geleyim yanına."

"Otoparktayım, sizin binanın orada kafe var. Bir şeyler yeriz açsan."

"Ee, tamam. Ben notları toparlayıp on dakikaya geçerim."

"Süper. Geliyorum ben de."

Telefonu kapatıp az önce kalktığı kafeye doğru tekrar yürümeye başladı. Neslihan hakkında bilgi alabileceği tek biri varsa sadece İbrahim olabilirdi. Daha on beş dakika önce oturduğu masa yine boştu, oraya oturdu. Çok geçmeden beklediği arkadaşı da geldi.

Ben Bir Karar VerdimМесто, где живут истории. Откройте их для себя