21. BÖLÜM

9.5K 950 191
                                    

Kardeşleriyle kahkaha atan Neslihan birden duruldu sonra. Canı da acayip yanıyordu gözleri de. Kapanmaya çalışıyorlardı son bir saattir, Neslihan inat etmiş kapatmıyordu. Ayaklandı odadan çıkmak için. Sabah erkenden sınavı vardı. Bugünün muhakemesini yapmak için vakti bile yoktu, o kadar yorgundu ki, başı yastığa değmeden uyuyakalabilirdi havada. Bugünki iki sınavını da okula giderken kaçırmış, ikisine de çalıştığı halde girememişti. Ne çok kusmuştu, şimdi hatırladıkça midesi fena oluyordu. Hastanelik olmuştu. Nazan'ı uyutmak zorunda kalmasa çoktan ölmüş bile olabilirdi.

Sonra...

Sonra o geldi. Kerem. Kimdi, neydi bilmiyordu, en olmadık yerde dahil olmuştu sanki adının arkasına. Bir tarihi kurgu, bir aşk romanı değildi onlardan beklenen, akıllara gelecek olan isimleri yan yana geldiğinde, ancak yan yana geleceği de kesindi. Nikah defterinde en azından.

Kerem kimdi? Malum gecedeki ikinci partneri. Ona o zaman bile kendince değer veren, ikisinin birleşmesinden memnun olmasına uğraşan kişiydi. Hamile olduğunu öğrendiği zaman ondan kurtulmak için para teklif etmeye yeltenen; sonra nasıl olduysa bu akşam buraya onu kurtarmaya, amcasından korumaya geldiğini söyleyen adamdı.

Neslihan artık ne düşüneceğini bilemiyordu, hatta hiçbir şey düşünmek istemiyordu uzunca bir süre. Onun yerine biri düşünse ne kadar güzel olurdu. Belki de vardı düşünen biri. Kendi geleceğini, adını daha iki saat önce öğrendiği bir adamın ellerine teslim etmişti resmen. Evlendikten sonra verdiği sözden vazgeçse, okula gidemezsin dese, onunla kocası olduğundan yatmak istese itiraz edebileceğinden bile emin değildi.

Oynadığı oyun, ya hep ya hiç yasası gibi tüm varlığıyla içine girdiği çok riskli bir kumardı. İstediği kart gelmezse, elinde ne olduğunu bile bilmediklerini, hayallerini, belki kendini kaybederdi. Düşünceler bitmeyecekti bu gece. Karman çorman ettiği hayatına sabah kaldığı yerden devam ederdi.

"Saat on ikiye geliyor. Sekizde sınavım var. Sabah altıda kalkacağım. Benim uyumam lazım. Size iyi geceler daha oturacaksanız."

"Ben götürürüm seni. Beklerim orada, çıkınca eve geliriz. Biraz dinlen sen de."

"Nevzat, ablacım yarın Kerem gelecek okula. Öyle söyledi."

"İyi ya, tam tanışamadım ben onunla. Tanışalım. Nihat da gelsin hatta."

"Tamam. Konuşacak çok şeyimiz var üçümüzün. Şimdi uyumak istiyorum. Yedide hazır ol o zaman, iyi geceler."

Erkekler de iyi geceler dediğinde odalarından çıkan ablalarına baktılar. Nevzat dişlerini sıkmış olayı anlamlandırmaya çalışıyordu. Ablası bu Kerem hergelesinden hiç bahsetmemişti. Birlikte olduklarına inanası hala gelmezken, evlilik yoluna girecek kadar ilerleyen bir ilişkide biraz da olsa erkek arkadaşım var benim, ciddi düşünüyoruz diye çıtlatması gerekmez miydi onlara?

"Neler oldu ben yokken, anlat."

Nihat kanama olayını, sabahın körü, amcası ve yengesiyle hastaneden eve geldiklerinde amcasının ablasını çok fena dövdüğünü, bıçakla engel olmak istese de Neslihan'ın itiraz ettiğini; zaten amcasının geri adım attığını anlattı. Nevzat yumruklarını amcasının suratına atmak ve o yüzü dümdüz bir tepsi gibi yapmak için onun kafatasını yamultma isteğini baskılamakta zorlanıyordu. Şimdilik en azından tecavüz olmadığına ikna olmuştu. Neslihan böyle bir şeyin olmasının mümkün olmayacağını söylerken gayet ciddiydi.

Bir de kaybedilen bir bebek vardı. En acısı buydu. Evdeki yetersizler, zorla onu evlendirmek için yarışsa da böyle olmadığı için mutluydu. Neslihan zorla değil zorunlu olarak evlenecekti; ama adamı tanıyor ve seviyordu en azından. Şimdi tek sorun, içeride esip gürledikten sonra ablasının evlenmesine nasıl izin verdiği olacaktı. Gerçi soracaklarını da pek sanmıyordu Nevzat. Keşke sorsalardı, empati yaptıklarını düşünürdü o zaman. Babaannesi daha kapıda bohçadan bahsetmişti. Kafasını sinirle salladı yine. Hepsinin gitmelerini istiyordu. Orası netti. Bir de yarın hele şu Kerem'i görüp bir konuşsundu bakalım, derdini bir de ona anlatsındı aptal aşık.

Ben Bir Karar VerdimDove le storie prendono vita. Scoprilo ora