41. BÖLÜM

15.5K 1K 435
                                    

"Örümcek mi? Kerem, lütfen zaten korkuyorum."

"Demedim. Hiçbir şey demedim. Hiçbir şey demeyeceğim. Sen arkana uzanıp bana bırak kendini."

"Sanki masaj öncesi müşteriye denen replik gibi oldu."

"Hala mı o mevzuu? İşim bitsin masaj da yaparım ben. Şimdi susacak mısın artık?"

Başını salladı Neslihan deminki gibi aşağı yukarı. Susacaktı, güzel. Kerem dediğini yaptı. Düğmeleri sonuna dek zaten açmıştı. Önünü açtığı pijamayı omuzlarından Neslihan'ın yardımıyla sıyırarak çıkardı. Karısı onu istiyordu. Onun sorusunu kabul edip bedenine dokunmasına, ileri giderek o bedeni öpmesine razıydı.

Neslihan neye evet dediğini gayet iyi biliyordu. Onun ağız dayamalarının devamında kendi başına geleceği de tahmin ediyordu. Kerem'in şu anda kağıt üzerinde karısıydı ve az sonra bu durum değişebilirdi. Sıyrıldı ten rengi atleti de.

Az sonra olmaya başlamıştı. Öyle hissetti. Sızlamaya başlayan göğüs uçlarının biri ihtimamla Kerem'in ağzına girmişken elleri iki yanında Kerem'in kanepeye serdiği çarşafı sıkıyordu. Bu adamı sahiplenebilse elleri gür, kumral saçlarına nasıl güzel yakışırdı; ama nikah defteri onda diye sahiplenilmiyordu işte.

Sahibi olmadığı bir adamın ona sahip olmasına izin vermek ona nasıl tesir edecek bir fikri olmasını ne çok isterdi. Güzel olacağından emin olmak tüm merakı için kafiydi şimdilik.

Kerem aralıksız ve sırayla emdiği göğüsleriyle onu çoktan bitirmişti. Bacaklarını bir santim aralamadan, hala göbeğinde oturarak, göğsüne yalnız başını indirerek hem de. Bacaklarını birbirine sürtmekten helak olmuştu, Kerem'in yaptığı tek şey saçlarını okşamak ve memelerini emmekti halbuki.

İki göğsünün tam ortasındaki çukura yerleştirdiği dilini hareket ettirmeden önce, gözleriyle kadınınınkileri bulan Kerem, her adımda onay bekliyordu ondan. Yanlış bir şey yapacağından korkması yerli veya yersizdi, önemli değildi. O onayı bekleyecekti.

Neslihan'ın attığı bu ilk adım insanlık için küçük, Kerem için ise karısının ayak boyundan numara numara büyüktü. Göğüs kafesi kendi yüzüne doğru havayla şişip boşalırken gözlerini kapatan Neslihan, Kerem'e onayını bu yolla vermiş oldu.

Ne yapacaksa bir an önce yapsa iyi olurdu, çünkü Neslihan'ın dayanacak takati yoktu. O son durağa çoktan gelmişti, ineceği yeri kaçırmadan otobüs dursa da inse ne iyi olurdu. Kerem diliyle o çukurdan aşağılara doğru yol aldıkça biliyordu ki; yaptığı hiçbir şey kendi çıkarına değildi. Sanki uzun yıllar pratik yapmış gibiydi üstünde. Dilini nereye değdirse orayı derinden sarsarak orada bir fay hattı açarak tam bacak arasındaki tepe noktasında deprem oluşturmayı başarıyordu.

Göbeğinin üstünden pijamasının lastiğine kadar geldiğinde Neslihan çoktan artçı sarsıntılara geçmişti. Çarşafı sıkmaktan parmak boğumlarından karpal kemiklerine kadar bembeyaz olmuştu elleri. Kan gönderemediği yerleri buz gibiydi. Kerem'in sadece diliyle dediği yerler ise alev almış yanıyordu.

Kahretsin! Şimdi dişleri de eşlik ediyordu ona. Dudakları da. Tüm alt çene, üst çene ve ağzın anatomisinde yer alan organlarla birlikte seferberlik ilan etmişti kendi üzerinde. Adına genel olarak çene denen organı da kendi kadınlığına baskı yapıyordu. Ürettiği sıvılar çoktan iç çamaşırını geçip pijamasını da ıslatmış olmalıydı. Haliyle rezilliğini birazdan ortaya çıkaracak olan ve Kerem'in onu neredeyse dokunmadan bu hale getirdiğini kesinleştirecek şekilde o sıvılar şimdi çenesinde de olmalıydı.

Kerem'in şikayeti yok gibiydi. Kendi soğuk ve yumruk yaptığı ellerinin üzerine kendi sıcacık ellerini koydu önce. Sonra ellerini açarak parmaklarını içlerinden geçirdi. Neslihan hala gözlerini açamamıştı. Elleri kanlandı, canlandı, ısındı. Şimdi dirsekleri dayanıyordu kanepenin zeminine. Elleri kocasına karışmış halde havadaydı.

Ben Bir Karar VerdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin