43. BÖLÜM

9.8K 989 306
                                    

Gece sonlanırken Neslihan'ı tanıyan, yüz yüze tanımasa da namını duyan hocalar bu çalışkan öğrenciyi tebrik etmeye başladı. Okulda evliliğini en yakın arkadaşları haricinde kimseye dillendirmediği için birkaç tanesinin yeni haberi olmuştu evlendiğinden.

Kerem karısını gururla izlerken Okan hayatına dahil etmeyi başaramadığı kadına bakıyordu gururla. Neslihan böyle bir ilgiyi salondan tam çıkmak üzereyken beklemediğinden, ortam adamı meziyetleriyle kocası anında yanında bitmişti. Elini beline koyup onun elini de kendisine sarmıştı.

"Kerem Arda ben. Bu fevkalade kadının eşiyim. Duyduğuma göre fevkalade bir öğrenci aynı zamanda."

O eli bir an bırakmadan sarmaş dolaş halde karşılarındaki kadın ve erkek güruhuna kahkaha attırarak kendini tanıtıyordu. Yaşadığı anın içinde olan Neslihan'ın Kerem'e bakışını, üçüncü bir göz olarak görmesi mümkün değil, yorumlaması ise mümküne yakın bile değildi.

Neyse ki, tüm gece bilir kişi görevini üstlenen Okan, kendisinin de hocaları olan profesörlerle konuşan adamın rahatlığından çok, o rahat adama hayranlıkla karışık sahiplikle bakan kadını, gözlerinin hapsine almıştı yine. Neslihan, on bir kişilik grupta sırayla Kerem'le konuşan beş kadının ne bahsettiğinden haberi varmış gibi durmuyordu. O, ilk kez görmüş gibi, nasıl olur der gibi kocasını izliyordu.

Kıskandı. Kıskançlık doğup büyüyüp nerelerinden akacak, benliğinden taşıp başka hangi organlarına nüfuz edecekti, bildiği tüm biyolojik ve fizyolojik zaruriyetler, mantık çerçevesine oturtabileceği bilimsel gerçeklerden her biri terk etmişti beynini.

Belki de onu temelli terk eden beyniydi. Vursa ses gelirdi kafasından. Onun bile ayrımını yapacak kadar kendinde değildi Neslihan'ı gördüğünden beri.

Okan'a bir zamanlar değmiş, onun için göz yaşları akıtmış o gözler ve koynunda sabah ayrılana kadar yatan, ona kendini veren kadın ondan bambaşka birine armağan etmişti varlığını. Kerem, kendisinin kabullenemediği bu kadını karısı yaparken ne kadar süreye ihtiyaç duymuştu acaba?

Onun için tam da şu anda ölebilecek olması, geç kalmışlığının ezikliğinde harmanladığı, kendi değersizliğiyle taçlandırdığı, gözle görülebilen; ama asıl görmesi gerekenin gözlerine asla ulaştıramayacağı basit bir eylemdi.

Geçmişte ölmeliydi. Neslihan'a aşık olduğunu inkarı seçmek yerine, olabileceği gerçeğinin üzerinde durmalı, o andan o konumdan milim kıpırdamayı reddetmeliydi. Sebebi ne olursa olsaydı. Sonucu Neslihan olacaktı.

Kalbinin sesine kulak vermediği lanet geçmiş zaman için, gözlerinin önünde hala aşık olduğu kadının aşık olduğu adama aşkla baktığı şimdiki zamanda, ikisinin birlikte olacağı, kendisini içermeyen gelecek zaman hakkında  endişelenmesi kadar yürek sızlatan ve acınası bir durum olabilir miydi?

Daha fazla izleyerek bu işkenceyi sürdürme çabası anlamsızlaşınca, İbo'yu bularak vedalaştı ve bir yandan kravatını gevşetirken salondan hızla çıkarken buldu kendini. Nefes alamıyordu. Bir kere baksaydı, ona baktığı bir an sadece bir defa kaçamak bir bakış atsaydı...

Sebebi ne olursa olsun, pişmanlık, nefret, acıma, kızgınlık... Okan'a bahşettiği duygu adının ehemmiyeti olmayacaktı sevdiği ona bakarken.

Onun hayatını olan değil olmayan sebepler mahvetmişti. Neslihan'ın  Okan'a karşı beslediği tek duygu hissizlik olabilirdi. Hiçbir şey hissetmiyordu ona karşı, emin oldu.

Arabasına geçerek eve gitmek için çalıştırmadan önce bir süre bekledi. Kendi duygularının hepsine özene bezene verdiği isimler zaman aşımına takılmıştı. Geçerliliği, yaptırımı, hatta cezası bile kalmamıştı. Neslihan ona ceza vermeye gelmemişti bu akşam buraya. Sadece gelmişti, kocasının yanında ideal bir eş, aşkla baktığı hayat arkadaşı, sıcaklığında uyuduğu kadın olarak.

Ben Bir Karar VerdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin