7

2.7K 196 200
                                    


İyi okumalar!❤

***

Şarkı bittiğinde alkış tufanı kopmuş, sahneye çiçekler atılmaya başlamıştı. Islık sesleri bile geliyordu.

Sonra herkesin önünde bir sahne selamı verdim. Tekrar başımı kaldırıp bizim masamıza baktığımda Richard'ı da görmüştüm. Ivy ise hala ağlıyor, bir yandan alkışlıyordu. Mikrofonu taktığım yerden çıkardım.

"Teşekkür ederim. Herkese iyi geceler, iyi eğlenceler."

Daha sonra mikrofonu Charlie'ye verdim ve yerime geçtim. Richard'a sarılıp hoş geldin dedikten sonra Ivy ile dakikalarca sarılmıştık. İkimiz de hüngür hüngür ağlıyorduk. Tüm dostlarım beni ayrı ayrı tebrik ettikten sonra DJ eşliğinde çalınan hareketli müziklere ve dans eden insanlara aldırmadan içkilerimizle meşgul olmaya devam ettik. Richard'ı tüm arkadaşlarımla tanıştırmıştım. Yarım saat oturup sohbet etmiştik, daha da ederdik fakat hastaneden gelen bir telefon ile ameliyata girmek üzere yola çıkmıştı.

Saatler tam gece yarısını gösterirken üzerimizdeki melankolik havayı atmış, biz de insanlara uyup kendimizi barın ortamına bırakarak eğlenmeye başlamıştık. Masada tek kaldığımda barda çalışan garsonlardan biri çekinerek yanıma gelmiş ve bana müşterilerinden birinin gül gönderdiğini söylemişti.

Gecenin bir saati, sarhoş bir serserinin tekinden, üzerimde kırmızı parti elbisem varken gizemlice gül almak isteyeceğim son şeydi. İnsanların çoğu bu vakitlerde çoktan kafayı bulmuş olurdu.

Gülü alıp kokladım, tazeydi ve çok güzel kokuyordu. Sonra sapına sarılı olan ince tülün üzerinde bir kart olduğunu fark ettim. Kartı alıp okuduğumda dehşete düşmüştüm.

"Üst katta,balkonlarda sağ köşeden ikinci masadayım. Seni bekliyorum Melody. x."

Gitmeli miydim? Yoksa bu saatte kendisi çağırmaya gelemeyecek kadar sarhoş olan bir serseriye güvenmemeli miydim?

Bu gece bardaki kaç kız aynı nota sahip bu gülden almıştı?

Bir yandan da tek başıma oturduğum için canım sıkılıyordu. Belki sarhoş serseriyle biraz eğlenirdik?

Faith'i bulmak için ben de masadan ayrılmıştım ki onu gece boyu kestiği yakışıklı çocukla dans ederken buldum. Göz göze geldiğimizde bana göz kırparak çocuğu işaret etmiş, gitmemi istemişti.

Peki, gidiyorum.

Masaya tekrar döndüğümde kadehime biraz daha şarap doldurup kafama diktim. İnsanlar aralıksız dans etmekten hiç mi yorulmuyorlardı?

O sırada az önceki garson çocuk elinde başka bir gülle geri döndü. Bir an diğer gülü tekrar veriyordur diye düşünmüştüm ki masada duran gülü fark ettim. İkincisini de elinden aldığımda bir hayli merak içerisindeydim. İki kez gül gönderiyordu fakat karşıma çıkmaya cesaret edemiyordu?

Bu sefer güle başka bir not tutturulmuştu.

"Tanrım, şu an seni görebiliyorum! Gülü aldın, notu okudun ve hala masada tek başına oturuyorsun? Melody, illa beni oraya getirtmek ve bir ay dünyanın gündeminde olmak mı istiyorsun? Sağdan ikinci masa, bekliyorum. x."

Okuduklarımdan sonra kafamı kaldırıp etrafıma bakındım fakat renkli ışıklar bana hiç yardımcı olmuyordu. Pes ederek iki gülü, notları ve çantamı da elime alarak masayı terk ettim. Tarif edilen yere gitmek için yukarı çıkmaya başladım. Etrafta gerçekten mide bulandırıcı olaylarla karşılaşmıştım.

Sağa dönüp ikinci masayı bulduğumdaysa karşılaştığım manzara hiç de mide bulandırıcı değildi.

Harry Styles, tüm rahatlığıyla masada tek başına oturmuş bir şeyler içiyordu. Masayı bulduğumda şaşkınlıkla neyin olup bittiğini anlamaya çalışıyordum.

"Tanrım, şükürler olsun, sonunda! Bir an İngilizce okuyamadığını bile düşündüm Melody. Biraz daha gelmeseydin ben senin yanına geliyordum. Otursana."

Karşısına oturmuş, masanın başında bekleyen garsonun boş bir kadehe benim için beyaz şarap doldurmasını ve daha sonra bizi yalnız bırakmasını izlemiştim.

"Sesin çok güzel..."

Şarabından bir yudum aldı ve kendi kendine tebessüm etti. Pür dikkat devam etmesini bekliyordum.

"...Aynı kendin gibi..."

Dedikleri karşısında hayretle donakalırken beni dinlediğini ve sesimi beğendiğini sindirmeye çalışıyordum. Harry Styles ile barın ücra bir masasında oturmuş şarap içiyor, bana iltifat etmesini dinliyordum.

"Teşekkür ederim. Dinledin demek. Ne zamandır buradasın?"

"Hastaneden sonra eve gitmedim, yol beni buraya getirdi. Sen o mükemmel kırmızı elbisenin içinde şu kapıdan içeri girmeden birkaç dakika önce geldim."

Yavaş yavaş, sanki yanlış bir şey söylemekten korkarmış gibi dikkatli konuşuyordu. Bu da sarhoş olup olmadığını merak etmeme neden olmuştu.

"Harry, sen sarhoş musun?"

"Biraz içtim ama merak etme sarhoş değilim. Artık birkaç bardak beni sersemletmeye yetmiyor."

Duraksadı ve devam etti. Sahneyi işaret ederek konuşmaya başladı.

"Sadece birkaç saat önce şu sahnede benim yıllar önce sözlerini yazdığım bir şarkıyı seslendirdin Melody..."

"Nasıl?"

"Just A Little Bit Of Your Heart'ın söz yazarı benim doktor hanım."

"Oh, ne kadar garip bir tesadüf."

Beni her gün şaşırtmayı başarıyordu, her gün onunla ilgili şaşırtıcı bir şey öğreniyordum.

"Harry, sence de çok garip değil mi; yıllar önce dinlediğim bir sanatçının annesini ameliyat ediyorum, onunla kafetaryada bir şeyler içiyorum, arkadaşımın en sevdiği şarkının söz yazarı oluyorsun ve ben o şarkıyı, senin de bulunduğun barda aynı gece seslendiriyorum..."

Bana anlamlı anlamlı gülümsemiş, beni onaylarcasına kafasını sallayarak barda çalan şarkıya eşlik etmeye başlamıştı.

Bu gece hiç bitmesin, hep sürsün istiyordum. Bulunduğum dakikalarda hapsolmak, Harry'yle koğuş arkadaşı olmak istiyordum.

Styles hep hayatımda kalsın, hiç gitmesin istiyordum.

***

"If I show you my flaws,
If I couldn't be strong,
Tell me honestly,
Would you still love me the same?"

Melody | Harry StylesWhere stories live. Discover now