10

2.6K 193 318
                                    


İyi okumalar!❤

***

"İkimiz de aynı şehirdeyiz ve birbirimize varmamız için yarım saatten az bir zaman yeter. Buna rağmen o orada, ben buradayım. Neden? Sebep yok..."

***

Misafir olduğum evde akşama kadar uyumamak için kurduğum alarmın sesiyle yataktan zor da olsa kalktım. Normalde kalkmazdım ama telefonum kapının yanındaki prizdeydi, ayrıca yüksek alarm sesinin evdeki diğer insanları rahatsız etmesini istemiyordum.

Yani Harry'yi.

Böyle söyleyince bir garip olmuştum. Onunla bırakın aynı yatakta, aynı odada uyanmayı, aynı evde uyanmak bile heyecan vericiydi.

Ve benim daha birkaç gündür tanıdığım bir adam hakkında bunları düşünmem ürkütücüydü.

Kafamdaki düşünceleri kovalayarak kendimi yatağa bıraktım. Yattığım yatağın rahatlığı veya rahatsızlığı sabah ondan zor kalkacağım gerçeğini değiştirmiyordu. Banyoya giderek işlerimi hallettim. Bir an bugün ilk göreceğim yüzün Harry olması için aynaya bakmamayı bile düşündüm fakat onun yanına kalktığım gibi inmemek için kendimi, kendi yüzümün sayılmayacağına inandırdım. Bir duşa girsem iyi olacaktı. Kabinin içine baktığımda ne şampuan ne lif ne de duş jeli görmüştüm. Bu yüzden aşağı inip Harry'den istemeye karar verdim.

Saat sekizi beş geçiyordu. Bu saatte uyuyor olma ihtimali vardı. Koridorun sonundaki odasına gidip kapıyı tıklattım. Birkaç tıklatmaya rağmen ses gelmeyince içeri girip girmemekte tereddüt ettim. Sonra kapıyı açıp temkinlice içeri girdim. Gözlerim kocaman, beyaz çarşaflı yatağı bulduğunda onun orada olmadığını ve yatağın toplu olduğunu görmüştüm. Odası buram buram zenginlik kokuyordu. Yani aslında Harry'nin kendine özel kokusu kokuyordu da siz anladınız beni.

Odadan çıkıp aşağı indim, hemen mutfağa geçtim ve onu tezgahın üzerinde bir şeylerle uğraşırken buldum. Masaya anlık bir bakış attığımdaysa kahvaltı hazırladığını gördüm. İki tabak, iki de bardak vardı.

Tam sırtını incelemeye koyulmuştum ki başını bana çevirdi. Kalktığımı fark edince bana döndü. Tezgaha yaslanarak konuştu.

"Günaydın."

"Günaydın. Ne yapıyorsun?"

"Bize kahvaltı hazırlıyorum."

"Hiç uğraşmasaydın ya, ben eve giderdim."

"Olur mu öyle şey? Hem kahvaltı günün en önemli öğünüdür."

Çocuk kandırmaya çalışır gibi konuştuğunda güldüm. Kestiği salatalıkları da bir tabağa koyduktan sonra masaya koydu.

"Her şey hazır. Hadi otur. Ah... az kalsın unutuyordum. Kahve mi çay mı? Portakal suyu da var. Ne içersin?"

"Çay olur."

Ocakta demlediği çayı görünce onu daha fazla uğraştırmamak için çay istedim. Sadece bu yüzden değil tabii, sabahları açken tercihim çay olurdu.

Elinde tuttuğu çay fincanlarını da masaya koyduğunda her şey hazırdı. Dün akşam oturduğumuz yerlere oturmuştuk, tek fark arkamdaki bahçeye açılan boydan boya camın perdelerinin açık olmasıydı. Karşıma yerleştiğinde masanın ucundan sürahiyi alıp bardaklarımıza su doldurdu.

"Her şey mükemmel görünüyor."

Gülümseyerek konuştuğumda tekrar göz göze geldik.

"Afiyet olsun. Eh özendim biraz."

Melody | Harry StylesWhere stories live. Discover now