25

1.8K 128 196
                                    


İyi okumalar...

***

"Neden her şey anlaşılabilir olmak zorunda?
Neden bazı şeyler kabul edilemez olmuyor ve biz bunu söyleyemiyoruz?"

***

Tam 2 hafta.

Hastanedeki bu koşuşturma başlayalı tam 2 hafta oluyordu. Şehrin gündemine yerleşen olay sonrası tabii ki bizler durmadan çalışmaya başlamıştık. Evime 3-4 günde bir gidebiliyordum ve onu da uzun zamandır görmemiştim.

Benim kanatsız meleğimi, Harry'yi.

Olmayan uyku düzenim daha da berbat haldeydi ve üzerimdeki yorgunluğu atabilmem için birkaç gün aralıksız uyumam gerekliydi.

Belki de onu görmek yeterliydi.

2 haftalık süreçte telefonda konuşmuş, mesajlaşmıştık. Bir gecemi ise onda geçirmiştim, bu sıkışık zamanımda gayet iyi bir molaydı ve tüm gece horul horul uyumuştum. O da beni izlemişti, işin en ilgi çekici kısmı buydu.

Şimdi de 1 saatlik şekerlememi tamamlamış bulunuyordum. Gidip kontrol etmem gereken birkaç hasta vardı ve acile uğrayıp bana ihtiyaçları var mı diye soracaktım. O kadar kalabalıktı ki hastane, boş bir doktor bulamazdınız. Öyle ki birkaç ameliyata girmiştim ama bunun dışında acilde de bulunmuştum, kendimi kırık çıkık kontrolünde bulduğumda silkelenip kendime gelmiştim.

Odamdan ayrılıp acile geldiğimde Henry'nin koşarak bana yaklaştığını gördüm. Ah size bahsetmedim değil mi? Kendisi öğrenimine hastanemizde devam ediyor, ne büyük gurur.

"Ben de tam odana geliyordum. Hemşirelerden biri seni soruyordu, sanırım ciddi bir durum var."

O konuştuğu sürede yanımıza acildeki hemşirelerden biri geldi.

"Bir hasta geldi, kesikleri varmış. Birkaç dikiş atılması gerekiyor ama bana attırmadı. Sizi soruyordu, müsaitseniz gelebilir misiniz hocam?"

Gözlerimi devirdim, işin eğlencesi kaçmıştı. Acilde yaşadığım adrenalin duygusu paha biçilemezdi ama Tanrı aşkına, ciddi durum çıka çıka kesik mi çıkmıştı?

Hemşirenin peşinden gittim. Yanında durduğumuz yatağın üzerinde uzanan adama bakmadan elime eldiven geçirdim ve kenardaki sandalyeye oturup ayarlamaya başladım. İşte o an kafamı kaldırdım.

"Harry?"

Bıkkın çıkan sesimle arkamızda duran Henry göz devirip uzaklaşmıştı.

"Merhaba!"

Harry oldukça gıcık bir edayla el salladığında göz devirme sırası bendeydi.

"Sen gidebilirsin Alice. Burada ne işin var Harry?"

"Hastaneye gitmem gerekliydi ve hm... Bakayım, evet! Burası da bir hastane olmalı."

"Harry..."

Yatakta doğrulup kafasını bana yaklaştırdı.

"İki haftadır sevgilimi doğru düzgün göremedim. Evet, onunla konuşmak için hastanelik olmalıydım."

Yüzümdeki bıkkın ifade aniden geniş bir gülümsemeye dönüştü.

"Kaşımı falan patlatmayı düşünmüştüm ama..."

Kendi yüzünü okşadı ve yarım kalan cümlesini tamamladı.

"Bu surata kıyamadım."

Cidden mi bakışımı ona gönderdiğimde güldü.

"Nereni kestin getir bakalım."

Melody | Harry StylesTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang