40 | second chance

1K 92 169
                                    


Arabayı gelişigüzel park edip apartmana girdim. Asansörden inince hızlıca kapıya doğru ilerledim ve titrek ellerle kilidi açtım. Kapıyı arkamdan gürültüyle çarptım, topuklularımı ayağımdan çıkarıp yere attım. Üzerimdeki ceketi de aynı şekilde savurmak üzereydim ama sonra ona Harry'nin dokunduğunu hatırladım.

Tanıdık koku burnuma doldu tekrar. O anları hatırladım... Belimi sıkı sıkı kavradı, bedenlerimizi yaklaştırdı ve beni öptü. İnanabiliyor musunuz? Bunların hepsi bu gece yaşandı.

Öyleyse ben neden bu haldeyim? Neden her seferinde paramparça olmak zorundayım?

Elimdeki ceketi koklayarak salon halısının üzerine çöktüm ve rahatlayana kadar ağladım.

Onu anlamaya çalışıyordum; elbette geldiğim gibi beni kollarına almasını, her şeyin eskisi gibi olmasını beklemiyordum. Bunu bekleyemezdim zaten! Ama o... o hiç benim açımdan bakmıyordu olaya. Sanki ben zevk için gitmiştim! Hava değişikliği olsun diye!

Her şeye rağmen beni öptüğünü düşünmek, biraz olsun kendine hakim olamadığını fark etmek hala umut vericiydi. Ben aptal bir umut ediciydim. Harry benim olamayacak kadar güzeldi ve işte, benim olamıyordu. Bir türlü ona sahip olamıyordum.

Ona istediğim gibi sarılamıyordum, öpemiyordum, onunla konuşamıyordum bile.

Benim bu iki yılda ne yaşadığımı bile merak edip sormamıştı o, bense hala umut ediyorum. Çok aptalım. Harry'ye çok aşığım.

Tekrar arabaya binip kendime bira almaya gittim ve eve dönmeye çalıştım. Çalıştım, ama dönemedim çünkü evimiz satılmıştı.

Beynime danışmadan kendimi Harry ile beraber yaşadığımız evin yolunda bulmuştum. Geçen hafta Harry'yi 2 yıl sonra ilk kez gördüğüm ve bu iki sene öncesinde beraber oturduğumuz ev satılmıştı.

Gerçekten dediğini yapmış ve evi satmıştı.

Elimdeki teneke şişeyi açıp bir yudum aldım ve arabadan aşağı inip evin etrafında gezinmeye başladım. Mutfağın açık penceresini görmek için parmak uçlarıma yükselmem gerekmişti ve ben evimizin yeni sahiplerini mutfakta öpüşürken görmüştüm.

Onların yanına gidip onları uyarmak istedim. Hey, birbirinizi fazla sevmeyin. Bu evde daha önce bir çift yaşardı ve onlar... kısaca artık çift değiller.

Arabaya binip kendi evime döndüm. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve sabah olmak üzereydi, ben yarın işe gidecektim. Peki bunların herhangi biri önemli miydi benim için? Hayır. Tek düşündüğüm oydu. Tek isteğim onun benim yanımda olmasıydı.

Üzerimi çıkarıp iç çamaşırlarımla yatağıma uzandım. Dolu bira şişelerini yanıma koyarak karanlık odada sessizce düşünmeye devam ettim.

Bazen hayal ediyorum. Acaba tüm bunlar olmasaydı... Harry ve ben... ilişkimiz devam eder miydi? Hiçbir sorun olmadan, pürüz olmadan. Her şey o kadar mümkün görünüyordu ki! Ama iş işten geçmişti bir kere.

Tüm gece gözüme bir damla uyku girmedi. İşe gitme vakti gelince kalktım, buz gibi bir duş aldım ve siyah etekle bir kombin yapıp giyindim. Göz altlarımın berbatlığını umursamadan sıradan hafif makyajımı yaptım ve kırmızı ruhumu sürdüm. Arabaya binip hastaneye geldim.

Hastane biraz olsun kafamı dağıtmıştı, buna şükredip ancak öğlen bir şeyler atıştırabildim. Aklım sürekli ona gidiyordu. Bu akşam yine gidecektim, yine görecektim.

Gemma ısrar etmişti ama gitme zorunluluğum neydi ki gerçekten? İlk birkaç gün yanlarında olmuştum ama bundan sonrasına gerek var mıydı? Özellikle de açıkça Harry beni kovduktan sonra, öptükten sonra.

Melody | Harry StylesWhere stories live. Discover now