1 -Arkadaşlık Kavramı-

63.3K 1.9K 1.3K
                                    

MERHABALAR AQ

Paylaşıyorum ama telif fobim var, kitapta elli tane şarkı var, wattpad üzerinden telif yemem değil mi? Cevaplayın güzel kardeşlerim...

Bu arada hiç asker tanıdığım yok, bu tayin olayından falan hiç anlamam, hatalıysam görmezden gelin lütfen... (Araştırdım ama bazı siteler 3 yıl, bazıları 8 yıl, bazıları ne zaman tayin olacağın belli olmuyor diyor saçma sapan bir şey ve net bilgi yok. Yanlışsa kusura bakmayın tekrar.)

İyi okumalar

GÜNCELLEME! Playlisti soran çok çok fazla kişi oluyor. Buraya yazarsam link açılmıyor o yüzden bioya bırakıyorum linki. Yeni başlayanlar müzikleri severse daha sonra profilime bakabilir :)

Arkadaşlık yok, aşk yok, bağlılık yok, hiçbir şey yok...

Hayatımın 19 yılına belki yüzlerce insan sığmıştı ama dönüp baktığımda hafızamda takılı kalan isim sayısı bir elin parmak sayısını geçmezdi. Bir süre sonra yoruluyor insan. Başı dönüyor yeni suratlar, yeni isimlerden. Sonra öğrenmeyi bırakıyor. Aklında tutmak bile değil, kulaklarını tıkıyor ve duymuyor. Gözlerini kapatıp görmüyor. Gerek duymamak bile değil, resmen yoruluyor.

İç geçirip yatağımın ucuna oturdum, koyu laminanta diktim gözlerimi. Babam girdi odama, elini omzuma koyup sıvazladı. "Bu sefer farklı olacak." Yarım ağız gülümsedim.

"Her seferinde böyle söylüyorsun baba." diye mırıldandım. Amacım onu kırmak ya da bu durumdan sıkıldığımla ilgili isyan etmek asla değildi, sadece gerçekten yorulmuştum ve artık yılda üç kere herhangi bir yerden evime dönerken sokakları karıştırmak istemiyordum. Aslında bu kadar sıkıntılı değildi ama son birkaç yıldır dört beş ayda bir yer değiştirmek zorunda kalıyorduk. Omzumu patpatlayıp çıktı odamdan.

Gözlerimi yeni odamda gezdirdim. Koyu laminanta tezat beyaza çalan açık gri duvarlar... Eşyalarımın hepsi beyazdı. Bırakın bir kişiliği, bir rengim bile yoktu. Kendimi tanımıyordum çünkü buna fırsatım olmamıştı. Tek arkadaşım babamdı. Tek diyaloğum babamlaydı. Çünkü vedalardan sıkılmıştım artık. Ben de vedalara ihtiyaç duymamak adına bir yol çizmiştim. Bağlılık yok. Sonra rotamı kaybetmiştim. İsimler, yüzler... Hiçbir şey yoktu. Şanssız bir çocuktum. Babamın işinden ötürü sık sık yeni bir şehre taşınmayı başta sindirememiş, sonra bu çirkin duruma alışmak zorunda kalmıştım. Okul açısından yarattığı sıkıntıdan bahsetmiyorum bile...

Üniversiteyi kazanmam bir şeyleri değiştirmişti. Bir şehirde sabit kalmaya mecburdum artık. Ama sıkıntı da şuydu ki babamın hala işinden ötürü sabit kalma şansı yoktu. Muhtemelen o yılın bir dönemi ayrı kalmak zorunda kalacaktık. Tabi dayanamayıp okulu bırakarak kendimi babamın yanına atma ihtimalim de oldukça yüksekti.

*

Evin verandasına çıkıp oturdum, sıcağın tenimi kavurmasına izin verdim. Bu seferki ev konusunda şanslıydım. Kadıköy'de Moda tarafında tek katlı güzel bir ev bulmuştu babam. Biraz eskiydi ama bu o evleri güzel yapan detaylardan biriydi bana kalırsa. Bu sokaklarda canım sıkıldıkça gezebilir, bisiklet sürebilirdim. Sokağın hemen altında bir sahaf vardı. Evin iki bina yanında küçük bir coffee shop vardı. Kalabalık olmayan güzel bir mekandı. Rıhtıma yürüyerek 10 dakika falandı, meydana ise en fazla 25 dakika.

Kulaklığımı kulağıma oturttuğum sırada önümden bir erkek grubu geçiyordu. Hepsinin kıyafetleri birbirine yakındı. Siyah ya da beyaz salaş tişörtler, altlarında değişik tonlarda yırtıklı kotlar ve bellerinde farklı renklerde aynı model oduncu gömlekler. Kahkahalar eşliğinde şakalaşıp itişip kakışıyorlardı. Birinin elinde baget olduğunu fark ettim. Birinin de sırtında gitar çantası vardı. Sahne mi alıyorlardı acaba?

İsimsizler (Gay) Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang