3. BÖLÜM " Bir şartım var."

5.4K 553 190
                                    

" Başını bana doğru çevir." Kulağıma doğru nefesini üflemişti sanki. İçimden küçük bir ürperti hızla geçip gitmişti. Başımı hafifçe döndürdüğünde Mert saçımın uçlarını burnuma doğru getirip sokmaya çalışınca kahkalarla gülmeye başlamıştı.

Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım neredeyse. Kızsam mı gülsem mi bilememiştim. Burnuma saçımı sokmak da neyin kafasıydı böyle? Kendi kendine eğleniyor muydu şimdi? Mert geri geri çekilmeye başlamış yüzünde kulaklarına varan bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Her an benden kaçmak için hazırlanıyordu sanırım.

" Ne yani komik mi?"
Bir yandan gülmemek için kendimi zor tutarken bir yandan küçük adımlarla onun üzerine doğru yürüyordum.

Hala pişkin pişkin sırıtıyor mutfak kapısından dikkatli bir şekilde geri geri gidiyordu. " Yemin ediyorum bir an aklıma geldi Esra. Böyle içimden senle uğraşasım geldi. Yani ben de ne yaptığımı bilmiyorum tamam kabul ediyorum çok salakçaydı. Ama bak gülümsüyorsun."

Söylediklerine hak veriyordum. Oldukça saçmaydı hareketi. Mert bence hiç büyümemişti. Çocukluk duygularını birileri içine bastırmış olmalıydı. Onun dışarıdan görünen olgunluğuna karşı bu tavırlar hiç ona göre değildi. Tabi hiçbir insan dışarıdan gözüktüğü gibi değildi. Sadece biz onu kendi kafamıza göre şekillendirip  kalıplara sokuyorduk.Elimi yavaşça saçlarıma getirip onları sıkıca avuçladım.

" Peki madem çok eğlenmek istiyorsun. Ben senin burnuna saçlarımı sokarım.Ne kadar saçma bir hareket yaptığını anlarsın! Gel buraya!"  Mert'in arkasından fırladığımda Mert odasına doğru koşmaya başlamıştı. İkimiz birden kapının eşiğinden geçince bir an duraksamıştık ve benim adımlarım yavaşlamıştı.

Mert'in odasına ilk kez giriyordum. Hayatımın şokunu orada yaşarken uzun süre odasının o dağınıklığına bakakalmıştım. Kıyafetler her yerdeydi. Değiştirdiği kıyafetlerini yatağın üzerine yığmış yıkamaya bile tenezzül etmemiş gibi görünüyordu. Ben ise onu hep tertipli düzenli sanıyordum. Aslında kaba tabirle " içi bok götürüyormuş da " haberimiz yokmuş. Masasının üzerinde yarım yarım bırakılan yiyecekler. Mükemmel bir manzara(!)

" Gerçekten sen burda yani ..." elimi kaldırıp bütün dağınıklığını tek tek işaret ederken söyleyeceklerimi unutmuştum resmen.

" Neden benim yatağıma kuluçlandığın belli. Yatağında kıyafetlerin yatıyor sanırım.  Seni istemedikleri çok belli." 

Mert dişleriyle dudaklarını kemirmeye başladığında yanıma doğru gelmişti. Kendi dağınıklığına göz atarken " Şey kendim senin gözünden bakınca bir an biraz dağınık geldi." dedi sakince.

" Biraz mı(!)" kendi kendime gülmeye başlamıştım. Ben onu böyle kabul etmiştim değil mi? O bendim değil mi? Onunla evlenmeden önce odasına baksaymışım kesin bu evlilikten vazgeçermişim herhalde.Artı yönü en azından kendi dağınıklığını kendi toplayacağını bilmemdi.

Kolumu Mert'in omzuna yerleştirip " Bana pasaklı diyen güzel eşim. Bugün annenler geleceğini biliyorsun peki bu olaya nasıl bir çözüm üretmeyi düşünüyorsun? Hadi diyelim birazını şuradaki dolaplara teptin diyelim..." ben konuşurken Mert de kolunu benim omzuma doğru yerleştirmiş iki kanka gibi dertli dertli odaya bakıyorduk.

" Ya biz nasıl birey olmuşuz böyle. Evde valla alışmışım birilerinin yapmasına. Sıkıntı ne biliyor musun? " Mert kolunu omzumdan çekmiş yatağına doğru ilerlemişti. Yerden bir kaç çorap aldığında yüzünü buruşturup " Peki bu kokulu çoraplara ne diyorsun ?" Merakla bana bakıyordu. Gerçekten bana bunu yapmak zorunda mıydı?

" Seni odanla baş başa bırakıyorum ve mutfağı toparlamaya gidiyorum. Bence bu odayı çok güzel temizleyebilirsin." kaçar adımlarla uzaklaşırken Mert'in arkamdan bağırıp yardım istediğini duyuyordum ama kulaklarımı resmen bu isteğine karşı tıkamıştım. Mutfak kapısından içeri girdiğimde ikinci savaş alanını görünce derin bir iç çekip işe koyuldum. Bir insan kahvaltı hazırlarken nasıl her yeri bu kadar dağıtabilirdi.Dağıtmanında bir adabı bardı bence. Odama gidip kulaklığımı ve telefonumu alıp iş yapmaya başlamadan önce sevdiğim müzikleri ayarlamıştım. Böyle iş yapmak daha zevkli oluyordu.

Sıradan Where stories live. Discover now