46.Bölüm

2.1K 231 218
                                    

———————————————————
                               BÖLÜM 2
Oğuzhan bey kitabı hızla yere çarpmıştı. Oturduğu koltuktan yavaşça kalkıp kendi kendine bir şeyler söylenirken odanın içinde volta atıyordu. İki gündür " Sıradan" diye bir kitap okuyordu beni şaşırtmıştı. Kitap okumayı sevmeyen birisi nasıl bu kadar kendini kaptırabilirdi bir kitaba?

" Böyle kitap mı olur! Ne saçma öyle kız birden rüya görüyor. Sonra yok rüyanın tersini yaşamalar falan." sinirliydi. Ama neye sinirli olduğunu anlayamamıştım. Kitabı beğenmemiş miydi? Yoksa istediği gibi gitmemiş miydi? Kitaplar herkesin zevkine hitap etmezdi ki. Zaten Oğuzhan beyin böyle bir kitap okuması da aşırı olağan dışı bir şeydi. Aşk kitapları ve Oğuzhan bey iki farklı dünyaların şeyleriydi. Dün sabah bu kitabı at çiftliğindeki çardakta bulmuştu. Sanırım bizim yeni gelen veteriner kızın kitabıydı. Oğuzhan bey bu kitabı eline alıp saatlerce kapağına bakmıştı.Kapağında yakışıklı bir erkek resmi vardı. Oğuzhan bey daha sonra sayfalarını karıştırmış merakla en baştan okumaya başlamıştı.

" Yasin kaldır şu kitabı gözümün önünden. Okumayacağım." bana emrettiği şeyi tam yapacakken beni durdurmuştu.

" Çöpe falan atma. Bulduğun yere koy istersen. Bu kitap kimin? Ne arıyor bizim çiftlikte?Bir daha kimsenin eşyası bizde kalmasın! " Oğuzhan bey uykusuz görünüyordu. Bu kitap onu baya sarmıştı aslında. İki gün bana seslenmemişti.Biraz da sinirli gözüküyordu. Onu küçüklüğünden beri tanırdım. Çok cana yakın biri sayılmazdı.İnatçıydı. Çabuk sinirlenirdi. Hayatına birini sokmamıştı bugüne kadar. Annesini çok küçük yaşta kaybettikten sonra bu çiftlikte atlarla ilgilenmeye başlamıştı. Zeki biriydi aslında. Nerde susması nerede konuşması gerektiğini çok iyi biliyordu. İyi bir pazarlıkçıydı. Onun yanında işe biraz daha genç yaşta başlamıştım. Benimle birlikte büyüdü sayılırdı ama benimle her zaman mesafesini korurdu. Benimle kolay kolay gizli şeylerini paylaşmazdı ama bana güvenirdi. Yıllarca ona hizmet etmiştim. Söz verdiği şeyi kesinlikle yapardı. Düzgün bir kişiliği vardı ama bazı konularda çok düzgün iş yaptığı söylenemezdi. Kişisine göre davranmayı öğrenmişti. Daha doğrusu hayat ona öğretmişti. Ne çok yumuşak huylu ne çok sert diyebilirdim ama sert yönü daha baskındı. Babası diyaliz hastasıydı. Bütün işler ona bakıyordu. Gün geçtikçe gaddarlaşmıştı.

İnsanlarla uğraşmak onu gaddarlaştırmıştı. Uzun boylu esmer tenli olgun yakışıklı bir delikanlı olmuştu şimdi. Yaşı yerindeydi. Aramızda beş yaş vardı. Beni nasıl gördüğünü umursamıyordum. Maaşımı düzgün veriyordu. Aileme karşı saygılıydı. Çocuklarım onu biraz soğuk bulsalarda onu seviyorlardı. Arada evime hediyeler gönderiyordu. Çok cömert biri sayılmazdı ama aldığı hizmetten memnun olduğunda bunun kat kat fazlasını yapmaya çaba gösterirdi. Yani kişisine ve yerine göre cömertti diyebilirim.

" Hayırdır dalıp gittin?" Oğuzhan bey bana seslenince kendime gelmiştim.

" Kitabı bitirdiniz mi efendim? Sahibine teslim edeyim mi?" bir an boşluğuma gelip onunla ilgili bir soru sormuştum. Oğuzhan bey bana ters ters bakmıştı.

" Ben senin arkadaşın mıyım Yasin? " resmiyetimizi bozmamam gerekirdi. Biraz gerilmiştim. Onu tanısam bile bazen ona destek olup bir abi gibi davranmak istiyordum ama o her zaman çizgisini çalışanlarına karşı korumuştu. Aslında bu konuda onu tebrik etmem gerekiyordu. Birisiyle yakın olsa çok dedikodu çıkacağına emindim. Dışarıda Oğuzhan beyle ilgili hiçbir şey konuşmuyordum. Zaten konuşmakta istemezdim. İşimden olabilirdim. Aslında tam aradığım patron tipiydi benim için.

Oğuzhan bey dedikoduyu asla sevmezdi. Kendi işinde gücünde bir delikanlıydı.

" Kitabı bitirmek istemiyorum. Sinirlendim. Yazar beni sinir etti. Ne yazdığını bilmiyor. Yazarlığı bıraksın bu yazar. Herkes kitap yazar olmuş bir düzgün konu yok. Neyse ...Sahibi derken? Kimin bu kitap." Oğuzhan bey gerildiğimi anlamış gibiydi. Biraz konuyu kendi değiştirmişti.

Sıradan Where stories live. Discover now