40. Bölüm

2.2K 260 133
                                    

Sabaha kadar doğru düzgün uyuyamamıştım. Sürekli Mert'le yeni evimizi düşünüyordum. Yeni yaşamımızı hayal edip duruyordum. İçimi bir heyecan basıyordu. Sabah kalktığımda üzerimde biraz yorgunluk hissetmiştim. Uykumu tam alamamıştım. Ama çok önemli değildi. Hemen hazırlanıp Mert'i beklemeye başlamıştım. Annem erkenden kalkmama şaşırmıştı.

" O birisi okul için böyle erkenden kalkmaz." annem benimle uğraşırken ona gülümsemiştim. Kendisi de işe gitmek için hazırlanmıştı. Babam bugün evde yatıp dinlenecekti.

" Anne ya dersim var. " gerçekten bugün erken dersim vardı. Mert telefonumu çaldırdığında hemen annemden önce kendimi dışarı atmıştım. Ayakkabılarımı hızla giyerken bir yandan telefona cevap vermeye çalışıyordum.

" Geldim geldim." telefonu kulağıma dayarken sesim biraz heyecanlı çıkmıştı. Hemen telefonu kapatıp Mert'in yanına gitmiştim. Arabada beni bekliyordu. Hemen arabaya bindiğimde " Günaydın!!" diye neşeyle bağırmıştım. Biraz elim ayağıma dolanmıştı. Kemeri takarken zorlanmıştım.

" Günaydın..." Mert benim sakarlıklarımı izliyordu. Uzanıp onun yanağına öpücük kondurduğumda gülümsememi bastıramamıştım. Ben ne kadar hayat doluysam o o kadar sakindi. Saçım kaşıma takılmıştı. Tam onu düzeltecekken Mert benden önce davranmıştı. Yavaşça saçımı çekerken ela gözlerini yüzümde gezdiriyordu. Sonra uzanıp dudağımın kenarına yavaşça bir öpücük kondurmuştu.Kalbim bir anda pır pır etmişti. Onun bakışları beni her seferinde heyecanlandırıyordu. Sonra elini çekip arabayı çalıştırdığında " Annemlerle konuştum. Annem ve babam dünden razılarmış hemen kabul ettiler. Okuldan sonra sana evi gösteririm. " bir yandan benimle konuşuyordu.

Yola çıktığımızda Orhan babayla Nalan teyzeyi düşünmüştüm. Çok şeker insanlardı.

" Evimize çok şey almayalım. Ailelerimize masraf olmaya gerek yok. Daha ben çalışmıyorum. Ailene külfet olmaya gerek yok. Küçük bir evimiz olsa yeter..." heyecanlı heyecanlı konuşurken kalbim küt küt atıyordu.

" Bizim evimiz olacak. Düşünsene güzel yemek kokuları. Seninle birlikte uyanacağım. Can gibi tatlış bir bebeğimiz olsa ileride keşke...." ben hayallere dalıp gitmiştim. Kendi kendime konuşurken Mert hiç ses çıkarmamıştı. Sadece beni dinliyordu.

" Varya senden çok şeker baba olur. Can seni nasıl sevdi öyle. Eline çok yakıştı." Mert'e doğru döndüğümde onun yüzündeki koca gülümsemeyi görmüştüm.

" Abin biraz sinirli gibiydi. Sanırım ona evlendiğimizi söylemedin hala." Mert yine konuyu değiştirince moralim bozulmuştu. Abimi hatırlamak istemiyordum.

" Sende pat diye evlenmezdim falan filan dedin. Dedim abim evlendiğimi ya öğrenirse ! Tersi çok fena . İyidir hoştur." abimden bahsetmek beni germişti.

" Sen tek çocuksun değil mi?" Mert'i tanımak istiyordum.

" Evet.Annem ilk çocuğunda düşük yapmış. Belki o olsaydı şimdi bir kardeşim olurdu. Tek çocuk olmak zor. Ben çocuk istesem tek istemezdim. Bence en az iki. " Mert bunu söylerken elim karnıma doğru gitmişti.

" Ben ikiden fazla istiyorum." dediğimde Mert bana doğru bakmıştı. Gözleri karnıma doğru kaydığında gülümsemişti.

" Hepsine bakabilecek misin?" Mert mantıklı konuşmalarına başlamıştı yine.

" Çocuğa tek bakmayacağım herhalde ben o kadar zahmet çekeceğim dokuz ay sen yatacak mısın? Yok öyle bir dünya. Birlikte yetiştireceğiz." çocuk muhabbetine girdiğimize inanamıyordum.

" Senin yaşındaki kızlar bebekten önce gezip tozup eğlenmek isterler. Hemen bebeği düşünmezler. Sen niye bu kadar acele ediyorsun?" Mert söylediğinde yüzde yüz haklıydı ama ben küçük tatlı şeylere bayılıyordum. İlk Can doğduğunda annesinden çok ben ilgilenmiştim onunla. Dünyanın en güzel şeyleriydi. Beni tedavi ediyorlardı. Terapi gibi.

Sıradan Where stories live. Discover now