4. Bölüm " Tatlı"

4.7K 523 70
                                    


" Orhan baba sizden bir şey isteyebilir miyim?" Mert'in elini elimden ayırmış dimdik durmaya çalışıyordum.

" Önce oğlunuzdan özür dilemenizi istiyorum."

Orhan babanın oturuşu değişmiş kaşları iyice çatılmıştı. Ellerini masanın üzerinde birleştirmiş " Neden ondan özür dileyecekmişim kızım?" ses tonu oldukça sakindi. Ama bakışları hiç de öyle değildi.

" Demin yaptığınız şeyi doğru bulmadım. Oğlunuza eşinin yanında bağırıp onu aşağıladınız. Babam bana kimsenin yanında bağırmamıştır. Evde kavga etmiş olabiliriz ama bu ikimiz arasında halledilmesi gereken bir konu olurdu. Belki yaptığı şey doğru değildi ama hiç onunla başbaşa dertleştiniz mi? Onu anlamaya çalıştınız mı? Hayatınızda hiç yanlış yapmadınız mı? Eğer hayatınızda hiç yanlış yapmadıysanız ondan özür dilemeniz gerekmez ama sizde gençliğinizde yaptığınız şeyleri düşünürseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız." bu ciddi konuşmam ortama bir gerginlik katmıştı. Mert gerçekten şaşırmış bana bakıyordu. Merve anne ise düşünceli bir şekilde Orhan babaya bakıyordu.

Orhan babanın bakışları oğluna doğru kaymış alaycı bir şekilde dudaklarında kıvrımlar oluşmuştu.

" Esra'ya beni kötü mü gösteriyorsun? Ben kötü bir baba mıyım? "  Orhan baba yine oğlunu suçlar bir ses tonuyla konuşmuştu. Mert sandalyesini çekip yerine oturmuştu. Elini çatalına uzatıp onu aheste hareketlerle kavramıştı. Hiçbir şey söylemeden yemek yemeye başladığında Orhan babaya tekrar aynı şeyi sormuştum.

" Oğlunuzdan özür dilemenizi istiyorum."

Orhan baba yerinden kalkmış üstüne çeki düzen vermişti.

" Gidelim Merve. Burda işimiz bitti." Orhan babanın özür dilemeye niyeti yoktu. Bu sefer Merve annenin gözlerinde biriken yaşları fark etmiştim.

" Yaptığın hataların bedelini hiç düşündün mü? Bunları oğlunda görmek nasıl bir duygu Orhan?" Merve anne çok dertli görünüyordu. Yarasına basılmış gibi duygu seline yakalanmıştı sanki.

" Oğlundan özür dilemelisin çünkü seni taklit ediyor. Aslında farklı bir şey yapmıyor. " Merve anne de yavaşça ayağı kalkarken omzuna kadar gelen kahverengi saçlarını elleriyle düzeltti.

Orhan bana Mert'e bakıyordu ama Mert hiçbir şey olmamış gibi yemek yemeye devam ediyordu. Çatalı çok sert tutuyordu. Onun sinirli olduğunu görebiliyordum ama dışarıya belli etmek istemiyordu.

" Mert şirkete gelmene gerek yok. Yarından itibaren özgürsün. Canın ne istiyorsa onu yap oğlum. Para mı harcamak istiyorsun harca. Eşinle balayına mı gitmek istiyorsun git. " Orhan baba kapıya doğru sinirli adımlarla yürürken onun peşinden koşmuştum. Hayır böyle birbirlerini sürekli itip kalkıp bir yere varamazlardı.

" Orhan baba bir dakika." Onun kolundan hafifçe tutuğumda beni sert bir şekilde terslemişti.

" Sanki onun kötülüğünü istiyorum. Benim düştüğüm hatalara düşmesin istiyorum." Orhan babanın düşüncelerine hak veriyordum. Bir baba gibi düşünecekti. Yaptığı hataları belki çocuklarında görmek istemiyordu. Bu yüzden sert davranıyordu. Bir şeylere engel koymaya çalışıyordu. Aile hayatının güzelliğini anlatmaya çalışıyordu oğluna belki. Ama bazen bazı şeyleri anlatırken üslup değiştirmek gerekiyordu. Bir ilkokul öğrencisine üniversite konuları anlatamazdın. O mertebeye gelene kadar düşüp kalkıp bir şeyleri öğrenmesi gerekiyordu. Üniversite konuları anlatıp durursan ilkokul çocuğu sıkılırdı. Oyun oynamak isterdi ama onu bu şekilde yapamazdı.

" Biliyorum Orhan baba ama oğlunun seninle konuşmaya ihtiyacı var. Sana ihtiyacı var. Senin babalığına ihtiyacı var ama belki ona karşı üslup değiştirmeniz gerekiyordur? Bilmiyorum. İkinizinde mutlu olmanızı istiyorum. " ben sözlerimi tamamladığımda düşünceli bir şekilde gözlerimin içine bakıyordu Orhan baba. Mert'in göz rengi babasına benziyordu. Orhan babaya baktıkça Mert'i görüyordum sanki. O da yorgun yorgun bakıyordu.

Sıradan Where stories live. Discover now