28.Bölüm " Neler oluyor?"

3K 392 109
                                    

——

Sabah ilk işim telefonu tamirciye vermek olmuştu. En azından içindeki bilgileri ve fotoğrafları kurtarsak yeterdi. Telefon numaraları telefonda kalmıştı. Aldığım başka telefona sim kartımı takmıştım. Sadece bazı eski numaralar görünüyordu. Annem bile üzülmüştü. Neden bu kadar dalgın olduğumu sormuştu dün akşam. Ona Mert'le konuştuğumu söylememiştim. Bana kızar mıydı bilmiyordum. Ama bazen ondan ayrıldığım için üzülüyordu. Evlilik çocuk oyuncağı değil demişti.Annem bazen barışmam gerektiğini ve Mert'in de zor zamanlar geçirdiğini söylüyordu. Mert'in beni sevdiğini düşünüyordu. Babasını da dinlemesini normal buluyordu. Babam ise tam tersi Mert'e çok kızıyordu. İki farklı görüş vardı.Kadınlar sanırım daha duygusal düşünüyordu. Belki annem benim üzüldüğümü gördüğü için bir umut varsa tekrar bir aile olabileceğimi düşünüyordu.

Mert öyle dayak atan beni azarlayan bana değer vermeyen bir eş olmamıştı hiçbir zaman. Tamam kendine göre eksikleri ve sorunları vardı ama bunları benle baştan konuşmuştu. Bana yemek yapamıyorum diye kızmamıştı. Ben onu bırakıp gittiğimde o benden özür dilemişti. Ondan ilk başta hep vazgeçmek isteyen bendim. Kaçmayı tercih etmiştim. O ise savaşmam için bana güç vermişti.Benim için mücadele vermişti. Parası olmadığında beni düşünmüştü. Bana nasıl rahat bir hayat sağlarım diye düşünmüştü. Kendimi suçlamamam için kendisi benden ayrılmayı teklif etmişti. Aslında şöyle geriye doğru baktığımda benim için birçok şey yapmıştı. Ben sonradan ona çok bağlanmıştım.Sevmiştim onu. Bağımlılık gibi olmuştu. Alışkanlık. Ama şimdi kendi yenik düşmüştü. Kendi çok acı çekmişti. Ne yapacağını şaşırmıştı belki. Benden boşandığı için ona kızmıyordum sadece bir anda böyle yapmasına kızmıştım ama o kızgınlığım da yavaş yavaş geçiyordu. Ben onu o olduğu için sevmiştim. Onunla olmak bana huzur vermişti. Birlikte gülmek. Birlikte bir şeyleri paylaşmak istemiştim.İlk derinden sevgiyi hissettiğim tek adam oydu.Benden boşandı diye bir anda sevgimi hemen çöpe atamazdım. Bu kolay değildi. Bunları düşünmeyi bırakmalıydım şimdi. Önce işlerimi halletmeliydim.

Tamirciden sonra akşama kadar zaman geçsin diye hastanelere uğramaya karar vermiştim. Belki abimi bulabilirdim. Uyuşturucu tedavisi veren hastaneleri tek tek ziyaret etmeye başlamıştım. Ara ara birileri arar mı diye telefonuma bakıyordum. Bir umuttu benimki. Akşam Mert'in geleceğinden emin değildim. Ona herhangi bir mesaj da yazamıyordum. Hastenelerin bazıları da beni sinir ediyordu. Hasta ismi vermek istemiyorlardı.Yorulmuştum artık. Son bir kaç yere daha uğrayıp eve gitmeyi planlıyordum.

Bu sefer annemle gittiğimiz hastaneye gitmiştim. Buraya gelmeyeli yıllar olmuştu. Duvarları çok tanıdık gelmişti. İlk kez Mert'le Orhan babayı burada görmüştüm. Burası her şeyin başladığı o hastaneydi. Orhan babayı düşününce yine hüzünlenmiştim. Keşke ölmeseydi diyordum. Keşke Mert'e destek olmaya devam etseydi. Babamı kaybetsem nasıl hissederdim bilmiyordum ama hayatın daha zor olacağına emindim.Şans eseri eski doktorumla karşılaşmıştım. Beni hemen tanımıştı. Bu kadının unutulmaz bir siması vardı. Beni ofisine çağırmıştı. Ayıp olmasın diye bu tatlı davetini kabul etmiştim.

" Esra yıllar oldu seni görmeyeli. Hiç değişmemişsin sanki. Yine saçlarını kısa kullanıyorsun. Ne içersin?" bir şey içmek istemiyordum. Çok oturmak da istemiyordum aslında. Bu hastanede güzel anılarım yoktu.

" Teşekkürler. Buraya gelmeden çok çay kahve içtim." demiştim hemen.

" Annen nasıl? O kadına hayranım. Çok anlayışlı bir kadındı. Senin içinde çok mücadele vermeye çalıştı. Aslında olumlu sonuçlar alacak gibiydik ama sen yarıda bıraktın. Fikirlerin değişti mi hala olumsuz mu bakıyorsun? Sen neler yaptın?" bu konuyu açmasını bekliyordum açmıştı da. Ona zorla gülümsemiştim. Ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Bu konu yeterince canımı sıkıyordu.

Sıradan Место, где живут истории. Откройте их для себя