17.Bölüm " Soğukkanlı"

3.6K 447 121
                                    

—-

Mert'i şirkette bırakıp annemlerin evine geri dönmüştüm. Düşünüyordum. Mert'in ne yapmaya çalıştığını düşünüyordum. Kendimin ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Ben eve gelince annem biraz şaşırmıştı. Benim evime dönmemi bekliyordu. Ben ise anneme bir şey söylemeden odama geçip yatağıma uzanmıştım. Tavanı izliyordum. Telefonumdan kafamı dinlendirecek bir şarkı açmıştım. Mert'i düşünüyordum. Onunla tanıştığımız ilk gün aklıma gelmişti. O zamanki takdığım şapkamı hala saklıyordum. Benim değişmemi sağlayan oydu. Şimdi de bana yardımcı olabilir miydi bilmiyordum.

Gülümseyişi sıcacıktı. Beni üzmüyordu hiçbir konuda. Nasıl bu hale gelmiştik? Hayatım iki kişilik olamaya başlamıştı. Sevgimi sanki ona karşı tam olarak gösteremiyordum. Ona karşı olan hislerim çok karışıktı. Onu özlüyordum. Onunla her dakika konuşmak istiyordum. Böyle düşünürken abimle çekildiğimiz fotoğrafa gözüm kaymıştı.

" Nerdesin abi? Sen olsaydın belki dertleşirdik." kendi kendime iç çekmiştim. Aile kavramının ne olduğunu uzun zaman önce unutmuştum bence. Ben kendi derslerimle ilgilenirken babam hep çalışmıştı. Annem beni hiç rahatsız etmezdi. Abim zaten o büyük kavgadan sonra hayalet olmuştu. Şimdi yeni bir aile kurmaya çalışıyordum sanki. Ne kadar başarılı olabilirdim acaba? Elime tekrar telefonu alıp abimin kayıtlı numarasını aradım. Bu numara hep çalıyordu ama kimse açmıyordu. Durum yıllardır aynıydı. Kendine ulaşılmasını istemiyordu belki. Ama onun için endişeleniyordum.İçkiyi fazla kaçırırsa yanlış bir şey yapar mı diye korkuyordum. Keşke bıraksaydı içmeyi diye düşünmeden edemiyordum . Belki bırakmıştı. Belki evlenmişti. Belki kendine bir hayat kurmuştu. Onunla ilgili hiçbir haber yoktu. Sadece anneme bu numaradan mesaj atardı. İyi olduğunu söylerdi. Ama aradığımızda  biz ona ulaşamazdık.

Şanslıydım. Mert'in abim gibi huyları yoktu. Kendi sağlığına çok dikkat ediyordu. Ona verilen bu vücudun değerini biliyordu sanki. Onu üzmüyor yormuyordu. Sonra o küçük çocuğun kolu gözlerimin önüne gelmişti. Telefonumu yanıma koyduktan sonra ellerimi incelemeye başlamıştım. Ne kadar mükemmel bir yaratılıştı bu. Hiçbir protez kendi kolun yerine geçmiyordu. Hiç kimse tekrar aynı kolu yapamıyordu.İnsanları anlamıyordum nasıl bir yaratıcının olmadığına inanıyorlardı. Onları böyle düşündüren şey neydi? Ben ne kadar düşünürsem o kadar bu mükemmel şeylerin bir yaratıcısı olduğunu düşünüyordum. Şu telefonun bile bir yapıcısı varken insanın niye olmasın diye düşünüyordu insan. Hele bu kadar mükemmel bir vücut sistemi. Muazzamdı.

Saçlarımız nasıl başka bir yerden uzamıyor ve kafamızdan uzamaya devam ediyordu? Kaşlarımızda da kıllar vardı ama onlar neden uzamıyordu. Tırnaklarımız nasıl uzuyordu? Kendi kendime vücudumu düşünürken ellerimi karnıma getirmiştim. Peki bir çocuk nasıl burada büyüyüp gelişebiliyordu? Hamile olmak bence olağanüstü bir şey olmalıydı. Annem beni taşırken zorluk çekmiş miydi? Annelik...

Annelik duygusunu gerçekten tatmak istiyor muydum? Asıl bu sorunun cevabını bulmam gerekiyordu ilk. Kendimi uzun zaman önce ikna etmiştim sanki. Çocuğum olsun olmasın fark etmezdi benim için. Peki sevdiğim insan için mi bu çocuğu istemeliydim? Peki yine başarısız olursam ne olacaktı?

Saatlerce yatağımda uzanıp aklımdan geçen bütün düşünceleri tek tek değerlendirmiştim. Bazen düşüncelere boğulmak güzeldi ama bazen onlara fazla dalmak insana rahatsızlık veriyordu. Yerimden kalkıp güzel bir duş almıştım. Akşam yemeğimi annemlerle yedikten sonra onlarla birlikte benim küçüklük fotoğraflarıma bakmıştık. Annem anlatmıştı da anlatmıştı. Ben ise dalgın dalgın annemi dinlemiştim. O anlattıkça düşüncelere dalmıştım tekrar tekrar. Mert'le ne yapacağımı bilmiyordum.

—-
Sabah işe erken gitmiştim. Daha şirket açılmadan ben şirketin önüne gelmiştim. Bir türlü uyuyamamıştım. Mert'e mesaj da atmamıştım. Kapının önünde beklerken güvenlik görevlileri göz ucuyla bana bakıyordu. Sanırım bu saatte ne işin var burada diye düşünüyorlardı. Erken gelmemin en güzel yanı trafiğin olmamasıydı. Mert uyanmış mıdır acaba diye düşünmeden edememiştim. Telefonumu küçük çantamdan çıkarıp onu hemen aramıştım. Telefon çalmasına rağmen kimse açmamıştı. Tam kapatacağım vakit telefon açılmıştı.

Sıradan Donde viven las historias. Descúbrelo ahora