15. Bölüm " Mavi - Beyaz"

4K 470 55
                                    

Mert'in aldığı arabaya gidip baktım. Gerçekten çok şaşırmıştım. Artık bir arabam vardı. Hayatım boyunca bir arabam olsun istememiştim ama bazen üniversite de derse yetişmeye çalışırken yağmurlu çamurlu havalarda projelerim ıslanmasın diye bir kere içimden geçirmiştim. İnsanlara daha fazla rezil olmadan hemen üstündeki kurdeleyi çıkarmaya çalışmıştım. Arkadan babamın sesini duymuştum.

" Bizim haytadan beklenmedik hareketler. Onu sevmiyorum diye mi jest yapmış anlamadım. Ama çocuğun ticari kafası çok çalışıyor. Aldığı gemiyi kiraya verdik. Ölene kadar çalışmasam olur. Allah yüzüme güldü galiba. Oo araban da güzelmiş."

Aniden arkamı döndüğümde babamın neşeli halini gördüm. Onun ilk kez bu kadar rahatlamış keyifli bir şekilde konuştuğunu duyuyordum. Sanki omuzlarından koca bir yük gitmişti. Yıllarca çalıştığı emeklerin karşılığını almıştı belki. Babam için hayta Mert yine değişmeyecekti ama onu böyle rahatlamış görmek beni mutlu etmişti. Babam başkasının parasında hiçbir zaman gözü olmamıştı. Ama verilen hediyeleri asla geri çevirmezdi. Küçük büyük fark etmez. Bu karşı tarafın gönlünden kopan bir şey olduğunu söylerdi.

" Ben zaten o haytaya dünya güzeli kızımı zar zor vermişim. Annen şu bir hafta beni durdurdu. Yemin ediyorum o çocuk elimde kalacaktı. Dedim benim güzel kızımı nasıl üzer." Babamın hala bir şeylerden haberi olmaması beni biraz rahatlatmıştı.

" O beni üzmedi baba. Ben onu üzüyorum. Kesinlikle onda suç yok. O hep anlayışlıydı. Senin kızın biraz mız mız oldu evlendikten sonra bence." Gidip babamın göbeğine sarılırken babam eliyle saçlarımı okşamaya başlamıştı.

" Güzel kızım. Hiçbir şeyden korkma. Elimde hiçbir şey kalmasa bile zor durumda olsam bile ben yine sana bakmak için elimden geleni yaparım. Hiçbir şey için kendini üzme. Ama saygısızlık da yapma." Baba öğüdü dinlerken hüzünlenmiştim.

" Tamam babam. Baba bana biraz öğretsene şunu. Uzun zaman oldu. Nasıl kullanacağım bilmiyorum. Birlikte biraz pratik yapalım mı?" heyecanım sesime yansıyordu.

Babam da heyecanlanmış hemen arabaya binmemi emretmişti. Ben şoför koltuğuna otururken yeni arabanın kokusunu içine çekmiştim. İçi çok güzeldi.

" O araban benimkinden daha güzel. Hayırlı olsun kızım. Güle güle kullan bakalım. Otomatik bu araba rahat edersin. Ben şimdi sana anlatacağım dinle." Babam anlatmaya başladığında onu pür dikkat dinlemeye başlamıştım. Onun gülen yüzünü izlemek bana huzur veriyordu. Uzun zamandır böyle güldüğünü görmemiştim. Biraz duygulanmıştım. Abim aklıma gelmişti. Gözlerim dolmuştu.

" Keşke abimde olsaydı. Seni böyle mutlu görseydi." Dediğimde babamında gözleri dolmuştu.

" Hadi şimdi keyfimi bozma. Bugün senin mutlu olma günün." Babam konuyu kapattığında ben de bir daha aynı konuyu açmamıştım. Ama babam için abimi bulacaktım. Hangi deliğe saklandıysa onu bulup çıkaracaktım. Bu kadarı da fazlaydı. Babam ona kötü bir şey yapmamıştı. Onca senedir onun biraz olgunlaştığını düşünmüştüm. Geri gelir sanıyordum. Abimi düşünmeyi bırakıp babamla akşama kadar pratik yapmıştık. Biraz korka korka arabayı sürdüğüm için beni boş arazilere götürmüştü. Yeni arabanın ilk günden pertini çıkarmak istemiyordu.

Eve döndüğümüzde annem akşam yemeğini hazırlamış ailemize tekrar bir canlılık gelmişti.

" Bizim ailede birileri üzgünken ev hiç çekilmiyor." Babam önündeki yemeği iştahla yerken gülmeden edememiştim.

" Damadın akıllı sorunu çabuk çözmeye çalıştı." annem Mert'i överken babam yüzünü buruşturdu.

" O hayta daha kırk fırın ekmek yemesi lazım adam olması için."

Sıradan Where stories live. Discover now