18.Bölüm " Sen ciddi misin?"

3.6K 429 116
                                    

Mert gittikten sonra biraz gezinmeye başladım. Kendimi çok yabancı hissediyordum burada. Mert varken içim biraz daha rahattı. Herkes bir iş peşinde koşuyordu. Gördüğüm kadarıyla herkes işini severek yapıyordu. Burası bir aile gibi olmuştu. Herkes birbirine alışmış birbirine yardım etmek için koşuşturuyordu. Bazen Enes'i görüyordum ama o da benimle çok ilgilenememişti. Bitirmesi gereken şeyler varmış. Ahmet'i etrafta görmemiştim. Sanırım bugün gelmeyecekti. Bugün kendi ekibimle tanışma fırsatım da olmamıştı. İnsanlar dinlenmek için evlerine gitmiş duyduğum kadarıyla. Hepsi yarın gelecekmiş.

Bu yüzden akşama kadar bir şeyler öğrenmek için bir sağa bir sola gidip durmuştum. Yeni insanlarla tanışmıştım. Bazıları samimiydi. Bazıları ise uzak durmam gereken insanlar diye düşünmüştüm. Bazıları benim arkamdan dedikodu yapmaya başlamıştı bile. Herkes Mert'le olan ilişkimi merak ediyordu. Herkese evli olduğumuzu söylemek doğru olmaz diye düşünüyordum. Sonra torpille mi buraya girdin muhabbeti başlayacaktı. İki arada bir derede kalmıştım. Ne diyeceğimi de tam olarak bilmiyordum. Sonra ortadaki büyük hole geçip oturmuştum. Her tarafım ağrıyordu. Hatta otururken biraz için geçmişti. Mert'in sesiyle uyanmıştım.

" Hadi gidelim." yerimden sıçradığımda az kalsın koltuğunun yanından düşecektim ki Mert eliyle bana destek vermişti.

" Şişt yok bir şey." Benim bu halime deli gibi sırıtıyordu. Kendimi düzelttiğimde elini çekmişti.

" Gülme! Çok yoruldum biraz da açım." Ayağı kalktığımda at kuyruğu saçımı açıp saçlarımı salmıştım. Sesim yorgun çıkıyordu. Dövülmüş gibiydim. Bazen tokayı çok sıkı bağlıyordum. Başımı ağrıtıyordu.

" Toka nasıl sıkmış! Başım ağrıdan çatlayacak.Hadi gidelim." Saçlarımı düzelttikten sonra elimle başıma masaj yapmaya başlamıştım. Mert bu halime sadece gülümseyerek bakıyordu. Bir şey söylememişti.

Burdan çıkıp Mert'in arabasına gidene kadar tek yaptığım şey başımı ovmak olmuştu. Benim arabamı burada bırakmaya karar vermiştik. Kendimi arabanın içine attığımda rahatlamayla bir ses çıkarmıştım. Mert'te arabaya binmiş benim bu bitik halimi izliyordu. Ona doğru dönüp elimi yastık yapıp başımın altına koymuştum. Mert'in en azından sabahki öfkesi geçmişti.

" Akşam ne yiyeceğiz? Dolapta bir şey var mı?" acıkmıştım. Mert kemerini takıp " Bir markete uğrarız eve varmadan sana mantarlı tavuklu makarna yapayım ister misin?" Bana yemek mi yapacaktı. Hayır demezdim. Hoşuma gitmişti.

" Olur.Markete kadar biraz böyle uyusam..." Dedikten sonra gözlerimi kapatmıştım. Bu kadar tempoya uzun zamandır alışık değildim. Birde soğuk esen klimalar beni etkilemişti. Çok geçmeden uykuya dalmıştım.

Eve geldiğimizi Mert'in kucağında uyandığımda fark etmiştim. Beni sıkıca tutmuş evin kapısını açmaya çalışıyordu. Kapıyı açtığında gözlerimi tam olarak açmıştım. Mert beni oturma odasının koltuklarının üzerine bırakırken kendime içten içe saydırıyordum.

" Alışık değilsin bu yoğunluğa. Biraz dürttüm ama uyanmadın." Mert üstünü başını düzeltirken bana bakmamaya çalışıyordu.

" Ben hallettim her şeyi. Git istersen bir elini yüzünü yıka açılırsın. Ben makarnaları kaynatayım." Mert yanımdan giderken ağlamak istiyordum. Mert gerçekten çok tatlıydı.Beni kollarında eve kadar tanımıştı. Kendi kendime sırıtıyordum. Aslında duş almak istiyordum. Saçlarım beni terletmişti. Üstüme düzgün rahat bir şeyler giymek istiyordum. Uyumak biraz enerjimi yerine getirmişti.

Gidip önce duş almış sonra üzerime rahat bir şeyler giymiştim. Saçlarımı az kurutmuştum sonra  salık bırakmıştım. Mutfaktan mis gibi kokular geliyordu. Mutfağa girdiğimde Mert'in tavada bir şeyleri hızlı hızlı karıştırdığını gördüm. Benim içeri girdiğimi görünce bana göz kırpmıştı. Onun yanına gidip kokuları içime çekmeye başlamıştım. Mert ağzıma pişmiş makarnalardan birini uzattığında hemen onu yemiştim.

Sıradan Where stories live. Discover now