Bölüm 56 ☁️ Sana Angara'yı Yakarım

15.1K 1.1K 998
                                    

Cefa: Günaydın, Kızıl Kafa

Balın çevrimiçi olmayınca telefonu bırakıp gözlerimi ovuşturdum. Dün aklıma gelince yüzümde oluşan gülümsemeyi engelleyememiştim. Balın'ın dudaklarını tekrar dudaklarımda hissettim sanki, öyle bir akla gelişti. Tıpkı dünkü gibi yanaklarım yanmaya ve ciddi ciddi utanmaya başlayınca kendime tokat attım.

Tamam, ilk öpücüğüm olabilirdi. Tamam, normal öpücük bile sayılmazdı. Ama yine de saçma sapan bir tribe girmiştim.

Hayatım boyunca Yaren olmuştu. Onunla da asla böyle bir yakınlaşmamız olmamıştı. Haliyle başka bir kızla da olmamıştı. Kendimi bildim bileli sarılmak istediğim, öpmek istediğim, arzuladığım tek kız Yaren'di.

Balın'ın daha önce böyle bir şey yaşayıp yaşamadığını bilmiyordum, ama ben yaşamamıştım. İlk olduğu için böyle hissediyordum belki de.

Dünkü olaydan sonra aceleyle yanından kalkıp ayaklarımı götüme vura vura arabama gitmiştim. Dünden beri hiç konuşmamıştık, o da benimle aynı durumdaydı muhtemelen. Umarım onu gördüğümde salak salak şeyler yapmazdım. Hayır, bir de bir kez öpünce bir daha bırakasınız gelmiyordu. Deli gibi utansam da, umarım görür görmez dudaklarına yapışmazdım kızın. O ne lan öyle, sapık gibi? Bunu düşündüğüm için bile sapık gibi hissediyordum kendimi.

Mesajıma hala cevap vermediğini gördüğümde güldüm. Çoktan uyanmıştı ama mesaj atamayacak kadar utanıyordu hala belli ki.

Annemle babam erkenden çıkıp gitmişlerdi. Kardeşlerim de okula gitmişlerdi, yalnızdım yani. Yalnız kahvaltı yapmayı sevmediğim için yapmamayı tercih ederek hızlıca hazırlandım ve çıktım evden.

Balın'ı görmek için deli gibi sabırsızlanıyordum ama görünce ne bok yiyeceğimi bilmiyordum. Salağa bağlamıştım iyice. Yaren'de hissetmediğim hisler vardı içimde ve ben bunlarla ilk kez karşı karşıya kaldığım için şaşkındım.

Yolda kırmızı ışığa takıldığımda oflayıp radyoya uzandım. Açtığımda çalan ilk kanal bir Ankara kanalıydı. Gülerek şarkının sözlerini ezberledikten sonra hala açılmayan trafiğe güvenerek telefonumu çıkardım. İnstagram'ın kamerasına girdim ve gülerek videoya almaya başladım. Dudaklarımı oynatarak nakarata eşlik etmekten de geri kalmıyordum.

"Bir hoşuma gittin gidiş o gidiş.
Biz bizi seveni sevmemişiz,
Nerde vefasız, nerde hayırsız,
Bulmuş kalbe getirmişiz."

Kahkaha atarak arabayı boşalan kısma doğru sürdüm ama söylemeye de devam ediyordum.

"Aşktan yüreğim çok yandı,
Sevgiyi üfleyerek yaşarım.
Ankaralıyım yüzmeyi bilmem,
Ama çok pis gemiler yakarım."

Gülerek videoyu bitirdim ve izledim birkaç kez. Komik olmuştu. Balın'ın da kalbine inecekti kesinlikle. Caption olarak "Derse giderken de bu kadar mutlu olmazsın," yazdım ve paylaştım storyde.

Telefona bildirimler yağarken okula gidince mesajlara bakmayı aklıma yazıp telefonu bir köşeye attım. Dakikalarca trafikte süründükten sonra okula varabilmiştim nihayet. İstanbul'un bu denli kalabalık olmasına sövdükten sonra defterlerimi ve geri kalan şeyleri alıp indim arabamdan.

İlk dersimin başlamasına on dakika vardı ve ne yazık ki bu ders Balın'la ortak değildi. Aceleyle dersliğe gidip Sare ve Atalay'ın yanına gittim. Yine bir konu bulmuş didişiyorlardı.

"Hayır abi katılmıyorum, Aya Benzer'in dansı daha güzel. Sen onu beceremediğin için Aşka Yürek Gerek'de dans ediyoruz."

"Hayır!" Dedi Atalay, ciddi ciddi itiraz ediyordu. "Aya Benzer'deki dans yeterince tatmin edici değil. Sihirli Annem'de bile geçmiyor!"

Eleysa☁️ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now