Bölüm 20 ☁️ İyi Ki Varsın

15.2K 953 592
                                    

  Bizimkilerle ve Balın'la birlikte otoparka yürürken aklım biraz dağınıktı. Kötü hissediyordum. Balın çok yardımseverdi, çok samimiydi, insana enerji veriyordu. O iyi bir kızdı. Ama Eleysa gibi bir kız bile onu sevmediğini söylüyordu. Kampüstekiler yüzünden. Aptal önyargıları yüzünden.

   Balın umursamaz görünse de umursuyordu bence. İnsandık hepimiz. Ben bile umursuyorsam, onun bu konuya kayıtsız kalması mümkün değildi.

  Konu Eleysa ya da Balın değildi. Konu, insanların iğrenç olmalarıydı. Resmen kıza zorbalık yapıyorlardı. Sırf yapısından dolayı biraz soğuk görünüyor diye, sırf sessiz biri diye hakkında aptal saptal teoriler ortaya atıyorlardı. Bu can sıkıcıydı. Onun kalbini birkaç cümlesinde anlayabilirdiniz. Çok iyi biriydi. Bu yüzden onunla ciddi ciddi arkadaş olmak istiyordum. Tek başınaydı. Bir kedisi vardı onu hayata bağlayan. Ailesine ne olduğunu bilmiyordum ama arkasında olmadıkları belliydi. Ben onu yalnız bırakmak istemiyordum. Yalnız olmak için fazla iyi kalpli biriydi.

  "Pişt, Junior Kartal, nereye daldın yine?" Sare omzuyla kolumu dürttüğünde iç geçirip kolumu omzuna attım. "Hiç ya, öylesine."

  "Antrenmana mı gideceksin kanka?" Diye sordu Atalay. Başımla onayladım. "Evet. Sizi evinize bırakmamı ister misiniz?"

  Atalay ve Sare aynı evde kalıyorlardı. Yurt köşelerinden sıkıldıklarında aynı eve çıkma kararı almışlardı. Sare'nin ailesi biraz problem yapsa da alışmışlardı ve Atalay'ı seviyorlardı. Gerçi Atalay kendini her türlü sevdiriyordu. Deniz Reis'in bile gönlünü iki dakikada çelmişti. Sare zaten anneme aşıktı, onunla da anlaşmışlardı hemen.

  "Yok, biz alışveriş yapacağız kanka markete gideceğiz. Atalay dün evdeki bütün jelibonlarımı yemiş, adi şerefsiz."

  "O zaman yemek yap da abur-cuburlarına saldırmayayım lan!"

"En son yemek yaptığımda hastanelik olduğunu unuttun mu koçum?"

  Atalay sırıtıp omuz silkti. "Ölümüm senin elinden olsun gülüm."

  Bu hepimizi güldürmüştü. Sare ve Atalay didişmeye devam ederken Balın'a baktım. "Senin karavan nerede?"

  "Aşağı yola bıraktım, beş dakika yürüme mesafesinde." Dediğinde başımı salladım. Bu sırada otoparka gelmiştik zaten.

  "Hadi gençler,ben kaçt-" Sare sözümü kesip arabamı gösterdi ve konuştu. "O ne lan?"

  Arabanın yan aynasında siyah bir poşet asılıydı.

  Eleysa...

  İstemsizce hemen arabaya yöneldim.  Diğerleri de peşimden gelmişlerdi. Asılı siyah poşeti alıp içini açtım. İçinde kupa büyüklüğünde bir termos vardı. İki tane karam vardı yine. Başka bir şey yoktu. İstemsizce gülümsedim. Ona çayını canım çektiğini söylediğimde Balın konusunu açtığı için görmezden geldiğini düşünmüştüm. Ama o unutmamıştı ve ne ara yaptığını bilmediğim bu çayı arabama bırakmıştı. Yine.

  "Kanka bu ne?" Diye sordu Atalay. Sırıttım. "Eleysa koymuş."

  "Şu bahsettiğin anonim kız mı?" Sare gülümseyip elimdekilere baktı. "Ne aşklar var, görüyor musun kız?" Diyerek Balın'ı dürttüğünde Balın gülümsedi.

  "Olay ne? Ben epey Fransız kaldım."

  "Sonra anlatırım, uzun hikaye. Hadi gidin artık, ben kıza yazacağım." Dedim ve üçü de gözlerini devirdikten sonra vedalaşıp yanımdan uzaklaştılar. Arabaya biner binmez önce termosun kapağını açıp çaydan bir yudum aldım.

Eleysa☁️ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now