Bölüm 69 ☁️ Gang Of Berkan Brides

13K 1.1K 721
                                    

Hepimizin hayatında "Ulan ben mutluyum ama bu işte bir terslik var, tam olarak ne zaman bozulacak acaba?" dediği dönemler olmuştur elbet. Hayvan gibi mutlu da olsak hep irdeliyoruz bunu. Niye mutlu olduğumuzu sorguluyoruz. Alışmışız tabii sürünmeye.

Ben de Balın'la sevgili olduğumuzdan beri bunu sorguluyordum. Bir gün bitmesinden korkuyor, ama kendimi akışa bırakmaktan da çekinmiyordum. İrdelemek istemiyordum. Mutluydum işte. Böyle dümdüz, hiç alavere dalavere olmadan mutluydum. Belki de bu yüzden hayatımda ilk kez böyle hissediyordum kendimi. Balın'a da bunu hissettirebilmek için elimden geleni yapıyordum.

Tıpkı... Az sonra yapacağım şey gibi.

"Efendim?"

"Neredesin, geldin mi?"

"Geldim, sitenin girişindeyim şu an." Demesiyle arabama ilerleyip Marvel'ı aldım.

"Tamam aşkım, otoparktayım ben de. Hadi gel seni bekliyorum." Balın birkaç saniye duraksadıktan sonra beni onayladı ve kapattık telefonu. Arka kapıyı açıp Marvel için hazırlattığım yürüteci çıkardım. Engelli olan hayvanlar için yürüteç yapan firmalar vardı. Onlardan biriyle anlaşıp Marvel'ı götürmüştüm. Ölçülerini aldıktan bir hafta sonra Marvel Reis'in yürüteci artık hazırdı. Geriye kalan tek şey annesinin de bunu görmesiydi.

Bana öğrettikleri gibi önce arka ayaklarını yapılan iki delikten geçirdim. Ardından ilk boynundan sonra da boynunun altından iki tane bandı da yerine taktım. Marvel ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, biraz korkmuş olacak ki arka ayakları titriyordu. Onu yürüteçle birlikte kucağıma alıp sakinleşmesi için öptüm ve tüylerini okşadım. Bu işe yaramıştı.

Tam o sırada Balın'ın karavanı açık otoparka giriş yaptı. Görmemesi için hafifçe arkamı döndüm. Karavanını boş bir yere park ettikten sonra arabasının kapısını kapattığını duydum.

"Cefa! Ne yapıyor-" cümlesi, ona doğru dönmemle kesilmişti. Marvel'a bağlı yürüteci görünce şaşkınlıkla kalakaldı.

Kalbimdeki deli heyecanla Marvel'ı yavaşça yere bıraktım. Kızımızı ilk kez adım atarken görecektik. O kadar heyecanlanmıştım ki, ölecektim gerçekten.

"Cefa sen ne yaptın?" Balın gözleri dolu dolu olduğu yere çömeldi. Ben de onun gibi çömelip Marvel'ı serbest bırakıp hafifçe ittirdim. Önce arka tekerleklerin yavaşça döndüğünü gördüm. Sonra Marvel'ın ilk adımını. Peşinden diğer adımını...

Marvel duraksadı. Ona bağlanan şeye baktı birkaç saniye ve miyavladıktan sonra birkaç adım daha attı.

"Gel kızım, gel," Balın hem ağlayıp hem gülerek ellerini uzatmış Marvel'ı çağırıyordu. Aşırı mutluluktan mıdır nedir, benim de gözlerim doldu onları görünce. Haftalardır yeni yaşamına alışmaya çalışan, arka bacakları olmadan hayatta kalmak için çabalayan kedimiz vardı önümde. Ona bağlı olan yürüteçle, haftalar sonra ilk adımlarını atıyordu ve biz buna şahit oluyorduk. Onun hemen önünde de kızıl saçlı bir kız, aşık olduğum kız, ağlayarak kedimizin ilk adımlarını izliyordu. Ben çok şanslıydım. Şu görüntüyü görebilecek kadar şanslıydım bu hayatta.

Marvel Balın'a kadar yürüdü. Balın ağlayarak onu kucağına aldı ve yürüteç kedinin canını acıtmayacak şekilde sarıldı. "Kızım benim, baba sana ne almış böyle? Ne kadar güzel yürüdün sen."

Kalkıp onların yanına gittim. Eğilip Balın'ın saçlarını öptükten sonra tek kolumla sarıldım. Balın başını göğsüme yasladı. "Cefa," dedi. "Seni çok seviyorum."

"Ben de seni çok seviyorum."

Marvel'ı tekrar yere bıraktı ve kollarını belime sardı. İkimiz sarmaş dolaş Marvel'ın yürüyüşünü izliyorduk. Marvel bir dakika sonra alışmış, oradan oraya koşturuyordu. Onu gülerek izlememiz benim telefonumdan gelen Beşiktaş marşının sesiyle bölünmüştü. Balın'dan ayrılmadan tek elimle telefonumu çıkardım cebimden. Annem arıyordu.

Eleysa☁️ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now