Bölüm 57 ☁️ "Televizyon Sesi Gelmiyor."

13.9K 1.1K 594
                                    

Tozlu bir kapı eşiğinde oturmuş, öylece birbirimize bakıyorduk. Kapının üzerinde Eraslan Ailesi yazıyordu ve işin acı tarafı bu aileden kalan tek kişi Balın'dı. Bu soyadını taşıyan tek kişi o'ydu, ne yengesi ne de kuzeni artık bu soyadını taşımak istememişlerdi. Belki de bu yüzden bu eve girmek ağır geliyordu ona. Kocaman bir aileden kalan tek kişi olmak... Zor geliyordu.

Buraya kaç saat önce gelmiştik, bilmiyordum. Hava kararmıştı. Saatlerdir bu eşikte onun hazır olmasını bekliyordum.

"Neden korkuyorsun?" Diye mırıldandım uzun bir sessizlikten sonra. Yorgun gözleri, gözlerimle birleşti.

"Bu kapıyı açtığımda... Ne annemin taze çayının kokusu olacak, ne de Buğra'nın ağlama sesi... Babamın izlediği maçın sesi de olmayacak. Futbolcu yanlış hamle yaptığında babam küfretmeyecek, annem onu azarlamayacak..." Sonlara doğru hafifçe gülümsedim.

"Baban futbol sever miydi?"

Balın dolu gözlerine rağmen gülüp başını salladı.

  "Koyu Beşiktaş taraftarıydı, biliyor musun? Babanı çok severdi. Küçüklüğümde hep beni kaçırır İstanbul'a getirirdi, derbileri kaçırmazdık."

"Ee, tanıyordun beni o zaman?"

"Yani, kısmen. Küçükken babanın kucağında sahaya çıkar ve İstiklâl Marşı'nı okurdunuz, bir keresinde senin sahada olduğun maça denk gelmiştik. Ben 9 yaşındaydım, sen de öyle. Fenerbahçe maçıydı. Marşı okurken seni izlediğimi hatırlıyorum, heyecanlı gözlerine bakınca o maçı kazanacağımızı hissetmiştim. Ha, bir de... Babama seni sormuştum. Babam babanı çok seviyordu; kişiliği olsun, futbolu olsun... O adamın oğlu mu bu? Demiştim. Babam gülüp başını sallamıştı."

  Şaşkınlıkla baktım ona. Resmen çocukluğundan beri tanıyordu beni. Keşke benim de onu tanımak için bir fırsatım olsaydı...

"Sonradan pek denk gelemedik, ama seni ve kardeşlerini tanıyordum. Büyüdükçe aklımdan çıkmış bir şekilde. Zaten büyüdükçe çok futbol izlememeye başladım, izlesem de açıp babana bakmak aklıma gelmemişti. Babam gidince... Tamamen bıraktım. Onsuz maç izlemenin bir anlamı yoktu çünkü." Gülüşü silindi ve başını kapıya yaslayıp elindeki anahtarı izlemeye devam etti.

"Babam, eminim babanı çok severdi."

Balın başını salladı. "Tanışmalarını çok isterdim," dedi ve gözünden akan birkaç damla yaşı elinin tersiyle sildi.

"Annem de Deniz Abla'yla çok iyi anlaşırdı eminim. Oturur saatlerce benden şikayetlenirdi." Gülerek bunu söyleyince ben de gülümsedim ama hüzün doluydum.

"Paralel evrende oturup çay içerek bizi çekiştirdiklerine eminim," diyerek Balın'ın yanına kaydım ve kolumu omzuna atarak başını göğsüme yasladım. Balın bu dediğimle kıkırdadı.

"Paralel evrende biz yan yana mıyız acaba?"

"Tüm evrenlerde, tüm zamanlarda, tüm hayatlarda biz yan yanayız."

Balın göğsümde biraz sakinleştikten sonra saçlarını okşayarak sordum. "Eğer girmek istemiyorsan, aşağıya inelim."

"Girmem gerek. O mektubu okumak zorundayım."

Başımı sallayıp saçına birkaç öpücük bıraktım. "Ben senin yanındayım, korkma."

  Balın benden yavaşça ayrılıp ayağa kalktı, ben de ardından kalktım hemen. Titreyerek anahtarı deliğe götürmeye çalıştı, ama yapamadı. Uzanıp elini tuttum. "İzin ver, ben yapayım."

Eleysa☁️ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now