Final☁️

11.5K 1K 1K
                                    

Ayağımın hemen ucunda duran topun aradığı yeri bulması resmen bana bağlıydı. Önümdeki rakipten kurtulmalı,açıyı ayarlamalı ve doğru anda doğru noktaya göndermeliydim.

Hayat da bir bakıma böyle değil miydi zaten?Farkında olmasak da hayatımızda ya yönlendirilen top oluyorduk ya da o topa yön veren kişi. Hiçbir zaman yönlendirilen top olmamıştım. Aklım yetene kadar topu nasıl yönlendirmem gerektiği öğretilmişti bana, ailem tarafından. Sonrasında ise iplerin çoğunu elime vermişlerdi.

Maç bitene kadar vereceğim yanlış ya da doğru tüm kararların arkasında duracaklarını söylemişlerdi; top auta çıkabilir ya da gol olabilirdi. Onlar yalnız neyin daha doğru olduğunu söylemiş ve gerisini bana bırakmışlardı. Onlara minnettardım. Eğer ailemizi seçme şansımız verilseydi şüphesiz yine onları seçerdim.

"Cefa!" Takım arkadaşımın sesini duyduğum anda topu gönderebileceğim kişilere bakınmayı kesip ona doğru yuvarladım. Rakibe kaptırmadan ustaca kaleye doğru sürmeye başladı topu. Taraftarların sesleri beynimin içinde yankılanıyordu. Önceki maç şampiyonluğu ilan etmiştik zaten ama yine de bu çıktığım ilk maç olduğu için fazlasıyla gergindim.

Pas attığım oyuncu topu tekrar bana yolladığında birkaç metre ilerleyebildim. Kaleye şut çekecek olsam da fazla uzak olduğu için onunla vakit kaybetmeyip sağ kanata doğru sürdüm topu. Sonunda kalenin önünde gördüm beyaz formalı takım arkadaşıma bir orta açtım. Top tam ayak ucuna düştü ve sert bir şut çekti kaleye. Kalenin üst direğine çarpıp geri dönen topu rakip takım oyuncusu gelişigüzel vurarak sahadan çıkardı. Kornere gitmişti top, iyiydi ama güzel paslar atmıştık, önemli bir pozisyondu keşke gol olsaydı.

Hepimiz karışık bir şekilde kalenin önüne dizildik. Takım arkadaşım korner noktasında düdük sesini bekliyordu. Hazır olduğumuzu anlayan hakem düdüğünü çaldı ve korner kullanıldı. Havadaki topun benim bir buçuk metre kadar üzerimden geçeceğini anlayarak beni tutan rakipten kurtulup tüm gücümle havaya sıçradım. Alnımın topla buluştuğunu hissettim, bende bıraktığı saniyelik acının hemen ardından kaleye yönlendirdim onu ve her şey bir saniye içinde gerçekleşti. Kaleci topu tutamadı. Ağların havalandığını gördüm, taraftarların güçlü sesini... Şok içinde saha kenarındaki babama baktım. Takım arkadaşlarım bana sarılıyorlardı. Babamın dolu gözleri beni kendime getirdi. Gol atmıştım!

Takım arkadaşlarımın tebriklerini kabul ettikten hemen sonra babama koştum. Beni ben yapan adama... Bu golün arkasında en büyük yardımı dokunan kişiye koştum. Sıkı sıkı sarıldım babama.

"Gol attım baba," diyebildim. Babam sırtımı sıvazladı. "Aferin sana oğlum benim, gurur duyuyorum seninle."

Babamla ayrıldığımızda annemin tribünlere yaslanıp bana seslendiğini gördüm. Deli gibi ağlıyordu. Bu haline gülüp ona doğru koştum. Sarılmak için fazla uzak olduğumuz için annem elini iki yanağıma koyup alnımı öptü ve geri çekildi. Maça dönmek zorunda olduğum için sahaya koşturdum ama maç bitince sağlam bir kutlama yapacağımıza emin olmuştum. Çıktığım ilk resmi maçta gol atmıştım, tıpkı babam gibi. Güzel bir kutlamayı tabii ki haketmiştim. Ayrıca, şampiyonduk lan!

Maçın kalanı sakin geçti, genelde defansta kaldık ve atakları engelledik. Hakem bitiş düdüğünü çaldığı anda bir kaos ortamı olmuştu. Deli gibi sevinen taraftarlar, futbolcular... Ben onların arasına karışmayıp elime verilen şampiyonluk tişörtüyle üzerimdeki sırılsıklam olmuş formayı değiştirdim. Evet, biraz iğrençti.

Teknik direktörümüzle tebrikleştikten sonra babamı aradı gözlerim. Annemin sahaya inmesine yardım ediyordu. Herkes şampiyonluğu kutlarken, belli ki babam anneme koşturmuştu bitiş düdüğüyle birlikte. Onun şampiyonluğu da annemdi işte. Fanatik bir taraftardı babam, özellikle tuttuğu takım annemse. Beşiktaş onlar için çok özeldi, bunu dünya alem biliyordu ancak ikisi de artık Beşiktaş'a değil birbirlerine tutulmuşlardı.

Eleysa☁️ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now