XLVII.

25.8K 1.4K 461
                                    


Pazar sabahının erken saatinde yola koyulmuştum. Yürüyerek kendi evim ve Onat'ın evinin arasındaki mesafeyi kat edebileceğime karar vermemin sebebi şıpıdık sandaletlerimi giyeceğim kadar güzel bir hava olmasıydı dışarda. Onat bana bir anahtar çıkarttırmıştı. Bu anahtarı şimdiye dek hiç kullanmamıştım çünkü evini pek sık ziyaret etmiyordum Onat'ın. Hala ağırdan almaya çalışıyorduk. En azından ben bunun için çalışıyordum, arada sırada cazibesine dayanamadığım oluyordu tabii ama istediğim şekilde ilerliyordu da her şey.

Apartmanından içeri girdiğimde Onat'ın yeni komşularından biriyle karşılaşıp iki dakika laflamıştım. Ardından merdivenleri kullanmıştım.

Yeni hayatımdan güzel bir not: Sağlıklı yaşamayı alışkanlık haline getirmeye çalışıyorum. ARTIK MERDİVEN ÇIKARKEN NEFESİM KESİLMİYOR!

Anahtarı deliğe sokup yavaşça çevirdikten sonra içerden gelen kadın sesini duymamla duraksadım ve kaşlarımı çatarak birkaç saniye bekledim. Evet, kesinlikle bir kadın konuşuyordu. Kapıyı yavaşça, hatta ultra sessiz bir şekilde iterek yılan gibi içeri süzüldüğümde kadın aralıksız konuşmaya devam ediyordu ve hatta şimdi söylediklerini bile seçebilmeye başlamıştım.

"Çakralarımı açıyorum, teker teker, vücudumun yavaş yavaş gevşediğini hissediyorum... Evet, işte böyle, derin derin nefesler alıyorum..."

Kaşlarım daha da çatılırken, kapıyı yavaşça ardımdan kapattım ve sesin kaynağına doğru adımlamaya başladım. Kadın sesinin çıkış noktası olan salonun bitişiğine kadar yürüdüğümde, Onat'ın yerde bir yoga matının üzerinde oturduğunu görmüştüm. Bacaklarını bağdaş kuracak şekilde katlamış, iki elini dizlerine yerleştirmişti. Yüzünün sol profilinden gördüğüm kadarıyla, gözleri kapalıydı. Önünde bir tütsülük vardı ve hoş kokulu bir tütsünün dumanı ağır ağır süzülüyordu. Neler döndüğünü anladığımda az daha kahkahalarla gülmeye başlayacaktım ki, bir kıkırtı yanlışlıkla ağzımdan kaçmıştı bile fakat Allah'tan tam o sırada kadın konuşmaya devam etmişti.

"Bir kapı görüyorum karşımda, bu kapı tüm stresimi, öfkemi, kötü enerjimi benden alacak ve evrenin en ücra yerlerine kadar ulaştıracak. Fakat bu kapının eşiğine geldiğimde, kapıdan geçmek için bazı şeyler yapmam gerektiğini fark ediyorum..."

Onat hiç kıpırdamaksızın gözleri kapalı bir şekilde oturmaya devam ederken hayretle onu izliyordum. Meditasyon yapıyordu! Onat meditasyon yapıyordu! Hem de öfke meditasyonu!

"Kapıdan geçmem ve öfkemi, stresimi, kötü enerjimi ardımda bırakabilmem için öncelikle onları kabullenmem gerekiyor. Evet, bir zamanlar benim parçamdılar ve fakat şimdi onlardan ayrılmam gerekiyor. Bu nedenle, içimde tuttuğum, bana ve çevreme zarar veren öfke kaynaklarımı sesli bir şekilde dile getirerek onları olumluyorum..."

"Üç deyince, beni öfkelendiren şeylerin artık beni ve çevremdekileri incitemeyeceğini dile getireceğim. Hepsini teker teker söyleyecek ve bedenimden, zihnimden, kalbimden çıkmalarına izin vereceğim. Hazır mıyız? Bir, iki, üç..."

Orada olduğumun hiçbir şekilde farkında olmayan Onat'ın, derin bir şekilde nefes alıp verdiğini kasılıp gevşeyen omuzlarından anlamıştım. Ardından sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Artık Osman'ın aptalca şakalarına öfkelenmeyeceğim."

Bir elimi sımsıkı ağzıma kapatarak gülmemek için kendimle büyük bir savaş verdim.

"Stajyerlere bağırmayacağım. Diğer avukatları üstü kapalı bir şekilde tehdit etmeyeceğim."

Birkaç saniye duraksadıktan sonra devam etti.

Mavinin Maviyle Buluştuğu ÇizgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin