XX.

27.7K 1.7K 445
                                    

 Son birkaç gündür her sabah erkenden kalkıp Onat ile birlikte koşuya çıkıyordum. Bu azmi eskiden kendimden bile asla beklemezken, içimden bir dürtü beni koşmaya zorluyordu sanki. İçimden bir ses, sporla birlikte kendime yeni bir sayfa açtığımı söylüyordu bana. Yeni bir Nazlı. Koşmak hala çok zordu fakat ilk başladığım güne oranla, parkta bir turu tamamladıktan sonra nefes nefese kalma olayını biraz aşmıştım. Hatta bu sabahki koşumuzda, Onat üçüncü turuna döndüğünde, ben ikinci turumun neredeyse yarısını tamamlamıştım. Ciğerlerimin açıldığını hissedebiliyordum. Ellerimi dizlerime dayayarak nefes nefese kalmış bir halde Onat'ın koşu yolunda benden uzaklaşan bedenini kısık gözlerle izledim ve şakağımdan damlayan terleri omuzlarımla sildim. Hala koşmayı pek sevdiğim söylenemezdi ama artık eziyetmiş gibi gelmemesi güzel bir gelişmeydi.

Yürüyerek parkın kalanını tamamladığımda, Onat kolundaki saate bakar vaziyette beni bekliyordu. Bugün önemli duruşmasının olduğunu biliyordum. Günlerdir bu duruşma için çalışma odasına kilitlemişti kendini adeta. Sürekli telefon görüşmesi yapıyordu ve bazı günler eve geç saatlere kadar gelmiyordu.

"Gelişme var," dedi bana motive edici bir sesle. İşin aslı benimle dalga geçmesini falan bekliyordum fakat Onat tam tersine teşvik edici cümleler kuruyordu.

"Seninle birlikte hiç tıkanmadan üç tur atacağım günler gelecek," dedim baş parmağımı havaya kaldırıp kocaman gülümseyerek.

"Sana hazırladığım egzersiz planına uyuyor musun?"

"Şey," dedim dudağımı ısırarak. "Yüzde doksan sekiz falan." Mekik konusunda biraz kaytarıyordum fakat yine de doksan sekiz olmasa da seksen beş falan uyuyordum.

"Yanak bölgen biraz gitmiş."

Onat bana dikkatle baktı ve dudağını hafifçe, çok hafifçe büzerek başını diğer tarafa doğru çevirdi. Kaşlarımı kaldırarak parmağımı ona doğru diktim. "Buna üzülmüş gibisin!"

"Saçmalama," dedi bana sert bir sesle. "Neden üzüleyim?"

"Bilmem, yüzünde üzgün bir ifade oluştu."

Onat cevap vermedi fakat benden ısrarla gözlerini kaçırması haklı olduğumu gösteriyordu işte! Demek ki Onat yanaklarımı aslında bana yakıştırıyordu. Yani şu haline inanamıyordum! Onat'ın yanaklarımla ilgilenmesi... İçimden gülmek geldi ve yanağımın içini dişleyerek bu dürtüme engel olmaya çalıştım. Ellerimi yanaklarıma koyarak ne kadar ısınmış olduklarını hissettiğimde, spordan dolayı yanmış olduklarını düşündüm. Yani Onat'ın ifadesi ile uzaktan yakından ilgisi yoktu.

Birlikte eve girdiğimizde, Onat işe daha erken gittiği için duşa ilk onun girmesine fırsat tanıdım ve terli kıyafetlerimle mutfağa geçerek su ısıtıcısını çalıştırdım. Onat her gün kendine sağlıklı içecekler hazırlıyor olabilirdi fakat ben hala her sabah kahve içecek kadar keyfime düşkündüm. Hem sonuçta süt tozu kullanmıyordum, birazcık süt ekliyordum artık. Bu kilo verme olayına iyiden iyiye kafamı-a takmaya başlamıştım. Onat'ın benim için hazırladığı ve salonun kapısına astığımız egzersiz planına baktım ve spora çıkmadan önce üzerinde oynama yapmış olduğunu fark ettim. Çünkü mekik sayım çeyrek kat daha artmıştı. Aynı zamanda plank hareketimin süresi uzamıştı. Herif göbeğime çalışmakta ısrarcıydı anlaşılan. Eh, yakında bir göbeğim olmayacağını düşünmek bana motivasyon sağlıyordu.

Salona geçip koşunun üzerine çok fazla zaman geçmeden hızlıca egzersizlerimi yapmaya başladım. Mekiklerimi bu kez tam sayısıyla çektim ve kendimi yere bıraktığımda karnımın cayır cayır yanması ile sesli birkaç küfür savurdum. Ardından, bir bacağımı bükerek popomun altına aldım ve kaslarımı açmak için kolumla bükmediğim bacağıma doğru eğildim. O sırada diğer bacağıma feci bir şekilde kramp girdi. Gözlerim kocaman açılırken, bacağımı popomdan kurtarmaya çalıştım fakat bu krampın etkisini daha fazla arttırdı ve elimde olmadan çığlık attım.

Mavinin Maviyle Buluştuğu ÇizgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin