Arkadaşlar sanırım wattpad benim yorum okuma zevkimi elimden almaya çalışıyor. Yorum yapılamadığını öğrendim, eğer sorun devam ederse diye isteyenler görüşlerini bana mesaj olarak atabilirler demek istedim. Keyifli okumalar dilerim. :)
Son birkaç gün, ateşimin yerini bıraktığı halsizlik ve uyku dolu saatlerle geçmişti. Fiziken hiçbir sorunum kalmamasına rağmen kendimi o kadar yorgun hissediyordum ki, finallere çalışırken kafamı toplamakta son derece zorlanıyordum. Önümüzdeki final haftasının ardından gireceğimiz tatil süresince bütlerle uğraşmak istemiyordum. Bir yandan ders çalışıp diğer yandan kafe ile ilgilenmek gece ölü gibi uyumama sebep oluyordu. Ama uykumdan zerre keyif alamıyordum. Tıpkı uyanık geçirdiğim saatlerde zevk alamadığım gibi. Bir çeşit girdaba kapılmıştım sanki. Belirsiz bir girdapta debelenip duruyordum. Bu yüzden bir yerlerden başlamaya karar vermiştim.
Ve o kadar sorup soruşturmanın ardından sonunda kendime çıkacak uygun fiyatlı bir daire bulabilmiştim. Bulduğum daire, standartlarımın altında fakat maddi durumuma göre en mantıklı daireydi. İlk başta bir ev arkadaşı bulmayı düşünmek aklımdan geçtiyse bile, Onat'ı bir daha görmeyecek olmanın bilinciyle çıktığım bu evden bambaşka biri ile başka bir yerde yaşamaya devam edemeyeceğimi biliyordum. Bu kişi bir kadın olsa bile. Bu nedenle, Engin'e de sormayı bir kez bile düşünmeden kendime bir artı bir eşyalı daire bulmuştum. Emlakçıdan beklediğim haber neticesinde eşyalarımı toplayacak, ardından çıkacaktım Onat'ın evinden.
Düşüncesi boğazıma düğüm düğüm oturan bu eylemi nasıl gerçekleştireceğimi aklımdan silmeye çalışarak ve biraz da her şeye son kez bakıyormuş hissiyatı ile yavaş yavaş hazırlanıyordum bu sabah. Günlerden Cumartesi'ydi. Her zamankine göre daha erken kalkmıştım, kafeye geçmeden önce Engin ile buluşacaktık, henüz bilmese de yapmamız gereken bazı işler vardı.
Hazırlanmam tamamlandıktan sonra odamdan çıkmış ve sessiz adımlarla su içmek üzere mutfağa kadar yürümüştüm. Ateşlendiğim geceden bu yana Onat ile neredeyse hiç iletişim kurmamıştık. Yalnızca bir kez, odamın kapısına kadar gelip her akşam benim için ayırdığı yemek tabaklarına neden dokunmadığımı sormuştu. Ona akşam yemeği yemediğimi söylemiştim. Bana bir süre bakmıştı, zaten konuşmadığımız tüm bu süre boyunca beni gördüğü nadir zamanlarda yalnızca bu şekilde bakıyordu bana, ardından çalışma odasına kapanmıştı. Yiyemiyordum. Bu gerçekten imkansız gibi bir şeydi benim için çünkü bugüne kadar iştahsızlığın ne demek olduğunu bilmezdim. Ama yiyemiyordum. Gün içerisinde bir tabak çorbadan fazlasını midem kabul etmiyordu. Diyet ile verdiğim kiloya nazaran son bir haftadır daha çok zayıfladığımı hissediyordum. Göbeğim büyük ölçüde kaybolmuş, yanaklarım çökmüştü sanki.
Suyumu doldurup birkaç yudum aldığım sırada, salonda koltukta uyuyan Onat'ı görmek ise benim için tam anlamıyla sürpriz olmuştu. Bardağı şaşkınlıkla tezgaha bırakıp onu uyandırmamaya çalışarak mutfaktan salona geçtim ve hemen karşısındaki koltuğa yavaşça oturdum. Normal şartlarda Onat, çıt sesine uyanan bir tipti. Oysa şu an derin bir uykuda gibi görünüyordu.
Bir kolu başının altındaki yastığın hemen altındaydı, yüzüstü yatıyordu Onat. Yastık ile temas eden dudakları büzülmüş, ona daha genç ve çocuksu bir görünüm kazandırmıştı. Kirpikleri neredeyse yanağına değiyordu. Doğrusu o kadar güzel görünüyordu ki, kıpırdamaksızın izlemeye devam ettim.
Onat'a karşı oluşan bu sevginin uzandığı kökleri aradım içimde. Bu eve ilk gelişimden bu yana, ilişkimizin evrilip aldığı boyutu düşündüm. Ve şimdi tekrar iki yabancı oluşumuzu. Uyuyan görüntüsünü, evden taşındıktan sonra da tekrar tekrar izlemek için telefonumla bir fotoğraf çekmeye karar verdim. Kamerayı yakınlaştırarak yüzünün tamamının fotoğrafını çektim ve ekrana gülümseyerek baktığım sırada telefon elimde birden titremeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Maviyle Buluştuğu Çizgi
RomanceÖğrenciliği ve garsonluğu eş güdümlü olarak yürütmeye çalışan Nazlı, kendi halinde tek başına yaşayıp giden bir kızdır. En yakın arkadaşı Engin ve uzun süredir platonik aşık olduğu Buğra ile doldurduğu küçük dünyası, bir gün çalıştığı kafeye gelen b...