XXVI.

32.6K 1.9K 757
                                    

Herkese merhaba, bölüme geçmeden önce bir isteğim var. Elbette herhangi bazı yazarlar gibi oy, yorum vs. sınırı bana inanılmaz saçma geldiği için ve insanların yorum yapmak veya yapmamakta hür iradeye sahip olduklarına inandığım için kimseyi zorlayamam. Fakat ne düşündüğünüzü, eğer içinizden gelirse istediğiniz kelime sınırıyla buralara yazarsanız çok mutlu olurum, bunu söylemek istedim. Düşünceleriniz benim için önemli. :)

Bir de, kız kardeşim bana Nazlı'nın nasıl göründüğünü sordu ve ona aklımdaki Nazlı'yı anlattım. Kendisi benim gönlümün biricik ressamı olarak, aklımdaki Nazlı'yı çizdi. Onu da buraya ekliyorum. Belki size bir fikir verir. Keyifli okumalar!


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İstanbul'a dönüşümüzle birlikte harika bir haftasonunu geride bırakmıştım. Adeta tazelenmiş gibi hissediyordum. Kışın tam ortasında girmiş olmamıza rağmen bu kadar eğlendiysem, bir de yazın gitmiş olduğumuzu düşünemiyordum. Fakat böyle bir şey olmayacağı aşikardı. Onat'ın iş arkadaşları tekrar böyle bir tatil planlasalar bile ben davet edilmezdim. Paramı toparlar toparlamaz kiraya çıkabileceğim küçük bir ev bakmayı düşünüyordum ve Onat ile evleri ayırdığımızda onu görebileceğimi pek sanmıyordum. Bu düşünce anlamlandıramadığım bir şekilde kalbimin sıkışmasına yol açıyordu. Epey bir süredir Onat'ın odasını, hatta direkt evini kullanıyordum ve bu durumun geçici olduğunu ben eve taşınmadan önce konuşmuştuk. O zamandan bu zamana çok şey değişmişti fakat ben hala Onat'ın kiracısıydım. Bir süre sonra evden çıkması gereken bir kiracı. Bu eve ve Onat ile yaşamaya bu kadar alışmışken yeni bir eve yapayalnız taşınma fikri canımı yakıyordu.

Onat'a tahmin ettiğimden daha fazla bağlanmıştım.

Dönüşümüzden bu yana geçen iki günde, okulla ilgili işlerim epey birikmişti bu nedenle çok az uyuyarak hem yazmam gereken bir makale ödevini tamamlamış, hem de bilim kurgu projesi için sonunda bir başlangıç yapmıştım. Buğra, Pazartesi sabahı Ensar Hoca'nın en kısa sürede birkaç sayfalık bir giriş bölümü istediğini bana mesaj olarak iletmişti. Neyseki işler istediğim gibi ilerliyordu ve elimde tuttuğum on beş sayfalık giriş bölümünün çıktısını çantama koyarken kendimi baskı altında hissetmiyordum. Onat bugün hava aşırı soğuk olduğu için bana dışarda koşu yapmak yerine evdeki egzersizlerimi iki ile çarpmamın yeterli olacağını söylemişti. Ben hazırlanana kadar ise evden çıkmamış ve evde gecikmesini gerektirecek bir işi olmadığını bilmeme rağmen bir işi varmış gibi ciddiyetle dolanmıştı. Sanki evden çıkmamı bekliyormuş gibi davranıyordu. Hazırlanma işimi bitirdikten sonra sırt çantamı omzuma asarak Onat'ın çalışma odasına doğru şöyle bir bakındım ve onun da kafasını yana doğru uzatarak koridora doğru baktığını gördüm. Göz göze geldik.

"Çıkıyor musun?" diye seslendi boş boş oturduğu masadan kalkıp koridora doğru yürümeye başladığında.

"Çıkıyorum?"

Mavinin Maviyle Buluştuğu ÇizgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin