10. BÖLÜM: SON KEZ

9 4 0
                                    

Gitarın tiz sesiyle kendimize geldik. Gitar çalan çocuk şarkıyı bitirmişti ve herkes alkışlamaya başlamıştı. Bizde alkışladık ve birbirimize baktık. Acaba o şarkının sözündeki son görüşte bağlandım sana derken ne demek istemişti? Acaba düşündüğüm şey miydi? Sonra bu düşüncelerden kurtulup yıldızlara baktım.

''Yıldızları çok seviyorsun.'' dedi ve kafamı gökyüzünden kaldırıp ona baktım.

''Evet, bana iyi geliyorlar.''

''Peki, bunun sebebini öğrenebilir miyim?''

''Öğrenebilirsin ama yıldızlara karşı ne hissettiğimi kelimelere dökemiyorum. Hani derler ya yaşaman ve hissetmen lazım diye o misal yani. Ama şöyle bir şey demem gerekirse, onlara baktığımda iyi oluyorum ve içime huzur doluyor.''dedim ve gözlerine baktım.

''Anladım haklısın. Ama onlara baktığında iyi hissetmen ve içinin huzurla dolması da ayrı güzelmiş.''

''Evet öyle. Gidelim mi?'' dedim. Geç olmuştu ve uyumak istiyordum. Tabi bu pek mümkün değildi.

''Olur, gidelim.'' dedi ve ayağa kalktı. Bende kalkacaktım ki elini bana uzattı. Yüzüne baktım ve sonra ellerine baktım. Sonra ellerini tuttum ve kalktım. Yıldızların altında yürüyorduk. Güzel bir gün olmuştu. Ama acılarımı unutmama yetmemişti. Zaten ne yaparsak yapalım acılar hep bizimle. Onları unutamayız ya da bir çöp gibi çöpe atamayız. Onlar hep bizim içimizde ve ölene dek bizimle kalacaklardı.

Sahil boyu hiç konuşmadan eve doğru yürümüştük. Konuşmasak bile yanımda olması bana yetiyordu. Varlığı bile huzur veriyordu. Artık buna emindim. Anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Önce ben sonra da doruk içeri girdi. Ayakkabılarımızı kenara koyup içeri girdik. Sonra Doruk kapıyı kapattı ve kitledi.

''Uyuyacak mısın?'' dedi.

''Pek sanmıyorum.'' dedim ona bakarken.

''Tamam, o zaman ben odamdayım.'' dedi.

''Tamam.'' dedim ve merdivenlerden çıktım. Sonra kitaplarıma gülümsedim ve odama girdim. Üzerimdekileri çıkarıp kenarda duran askılığıma astım. Dolabımı açıp siyah yıldızlı geceliğimi aldım ve onu giydim. Saçlarımı taradım ve topuz yaptım. Sonra kendimi yatağa attım ve gökyüzüne yıldızlara baktım. Sorunsuz bir gün geçirmiştik. Tabi bu yaşanacaklardan önce sorunsuz günlerimizdi. Tadını çıkarmalıydık bence. Gerçekten bu ev bana çok iyi geliyordu. Sonra Doruk'un sesini duydum ve yatağımdan kalkıp odamdan çıktım.

''Doruk iyi misin?'' dedim ama cevap gelmedi. Sadece acı içinde inlemesini duydum. Bir şey mi oluyordu? Koşarak merdivenlerden indim ve odasına doğru koştum. Kapıya geldiğimde ise yerde yatıyordu. Onu o halde görmek beni korkutmuştu. Hemen yanına gidip eğildim.

''Doruk. Doruk neyin var?'' dedim ve kendisine gelmesini sağladım ama gözlerini zor açmıştı.

''İşaret...'' dedi ve hemen onu hafif kaldırdım ve tişörtünü çıkardım. Baktığımda ise işaret kırmızı olmuştu ve üstelik bir işaret çıkması gerekirken iki işaret daha çıkmıştı. Yani bu durumda yıldızın tamamlanmasına iki işaret kalmıştı. Ama neden canı yanıyordu? Ellerimi işaretin üzerinde gezdirdim ve ellerimi kapattım.

''Doruk iyi olacaksın. Duydun mu beni?'' dedim ve gözlerini kapattı.

''Doruk aç gözlerini. Doruk...'' dedim ve gözlerimden bir yaş damla akmıştı. Neler oluyordu ona? O iyi olmalıydı.

''Bana bak Doruk. Benden önce ölemezsin. Duydun mu beni? Sen yaşayacaksın. Aç gözlerini.'' dedim ve kendimi acı içinde hissettim. Sonra göğsümden benimde bir acı hissi oluşmuştu. Kahretsin. Bana da mı olacaktı? Ama doruk o haldeyken olamazdım. Acıya direndim. Direnebildiğim kadar direndim ama olmadı. Sonra kendimi bıraktım ve yere yığıldım.

KURUCUNUN YILDIZLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin