13. Eve Dönüş

29 7 0
                                    

Dorukla ikimiz büyük bir şaşkınlıkla Yağmur ve Kaan'a bakıyorduk. Neden hemen gitmeliydik anlamamıştık.

''Neler oluyor Kaan?'' Dedi Doruk.

''Teo ve Can Melislerin evlerine girecekler. Daha iyi bakmalıyız diye konuşmalarını duydum. Gece girecekler eve biz onlardan önce girip o tüpleri bulmalıyız.''

''Tamam, o zaman gidiyoruz.'' Dedi Doruk ve eşyalarımızı alıp hemen evden çıktık. Arabaya bindik ve Doruk arabayı görünmez konuma getirdi. Yağmur ve Kaan kendi arabalarıyla gidecekti ki dikkat çekmeyecektik.

''Melis, çok iyi düşünmen lazım canım. Baban tüpleri nereye koymuş olabilir?''

''Bilmiyorum Doruk. Düşünüyorum ama bir şey bulamıyorum. Ama bir dakika babamın ofisinde olabilir.''

''Çok güzel o zaman ilk bakacağımız yer orası.'' Dedi ve ellerimden tuttu ve sürmeye devam etti.

Umarım onlardan önce biz bulurduk ve o güçlere sahip olamazdılar. Kafamı cama yaslayıp yolu izledim. Bir yandan annemi ve babamı düşünüyordum. Onları çok özlemiştim. Şu tüpleri aldıktan sonra Doruk'a söyleyecektim ve onları görmeye gitmek istediğimi söyleyecektim. Yolu tekrar izlemeye devam ettim. Arada Doruk'a bakıyordum. Bu güzel adamı nasıl unutabilmiştim. Bizi nasıl unutabilmiştim? Onu artık kalbimde hissediyordum. Ve onu ne kadar çok sevdiğimi tüm kalbimle hissediyordum. Aradan geçen 1 saatlik yolcuğunda evime gelmiştik.

''Önden değil arkadan girsek iyi olacak.''

''Haklısın. O zaman duvardan atlayıp bahçeden girelim.'' Dedim ve arabadan indik. Önce Doruk duvardan atladı ve sonra ben atladım ve beni kucağına alıp indirdi.

''Tek başıma da inebilirdim.'' Dedim.

''Melis, başlama lütfen. Hadi mutfaktan girelim ve babanın ofisine girelim.'' Dedi ve mutfağın kapısına doğru yöneldik. Kapı açıktı. Tedbirli şekilde ilerleyip alt kata babamın ofisine girdik. Ben bile buranın kapısını açamazken onlar girmişti. Aklım almıyordu böyle bir şeyi yaptıklarına. Ofise girdik ve tüpleri aramaya başladık.

''Melis iyi bak her yere.''

''Tamam, bakıyorum Doruk. Panikletme beni.''

''Ama hemen bulup çıkmalıyız.''

''Tamam, tamam bakıyorum.'' Aradan 10 dakika geçti ve biz tüplerin yerini bulamadık.

''Melis biraz iyi düşün, Baban nereye saklayabilirdi?''

Düşünüyordum ama bir cevap bulamıyordum. Sonra aklıma bir şey gelmişti. Babamın kitaplığına doğru yürüdüm.

''Nereye?''

''Bekle 1 dakika.'' Dedim ve kitaplığımı ittim. Sonra yere eğilip o kırmızı yıldız deseni buldum. Sağ elimle yıldızların boşluğunda elimi dolaştırdım ve kapak açıldı.

''İşte burada.'' Dedim Doruk'a gülümseyerek.

''Demek oradaymış. Nasıl bildin orada olduğunu?''

''Bir gün babam benim için gizli bir yer yapmıştı ofisinde. Çocukken istemiştim bunu. Yıldızları sevdiğim için de kırmızı yıldız deseni çizmiştik. Ona ellerimle dokunduğumda gizli yerim açılacaktı. Ve sonra düşündüm belki burada olabilirmiş diye ve buradaymış.''

''Çok güzel bir yerdeymiş ve onların bulamaması çok iyi olmuş.''

''İsteseler de açamazdılar. Çünkü sadece benim elimi okuyor.''

''Böyle olması daha iyiymiş. Hadi hemen gidelim.'' Dedi ve tüpleri çantama koydum. Tam çıkacakken babamın masasında mavi flaşı gördüm. Altında bir not vardı ve şu yazıyordu.

''Mutlaka izle. Baban.''

Hemen babamın bilgisayarını açtım ve flaşı taktım.

''Ne yapıyorsun Melis? Hemen gitmeliyiz.''

''Hayır, gidemeyiz Doruk. Bu flaşın içinde ne var bilmiyorum ama izlemeliyim.'' Dedim ve bilgisayar açıldı. Bilgisayarıma girip flaş dosyasına tıkladım ve bir tane video vardı. Sonra o videoya tıkladım ve video açıldı. Annem ve Baba'mın olduğu bir video oynamaya başladı.

''Melis, benim biricik güzel kızım seni çok seviyoruz. Neden bu videoyu çekiyoruz diye soruyorsundur. Cevabı ise bizi son görüşün olabilir kızım. Sakın ağlama biz iyiyiz ve iyi olacağız. Sen çok güçlü bir kızsın, bunu asla unutma. Şuan Teo ve Can burada. Tüpleri almak için buraya geldiler. Almalarına asla izin vermeyeceğiz kızım. Eğer bize bir şey olursa kızım bu tüpleri almalarına izin verme. Hatta bu tüpleri yok etmeni istiyorum. Sonsuza dek.'' Dedi ve annem konuşmaya başladı.

''Benim güzeller güzeli kızım seni çok seviyorum. Bunu asla unutma. Babanın dediği gibi bu tüpleri almalarına asla izin vermeyin. Doruk'a güven. Hatta tüpleri yok ettikten sonra buradan gidin. Şuan kapı açılmak üzere seni çok seviyoruz kızım.'' Dedi ve iki silah sesi duydum. Annem ve Babam vurulmuştu. Sonra video bitmişti. Gözyaşlarımı durduramıyordum. Nefes alamıyordum. Doruk beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama sakinleşemiyordum.

''Gitmeliyiz...'' dedi ve beni zorla ofisten çıkarmıştı. Ben hala ağlıyordum. Her seferinde o silah sesi ve annemin ve babamın vurulma anı geliyordu. Her seferinde canım yanıyordu. Her seferinde kalbim ağlıyordu. Doruk beni kucağına alıp koşmaya başladı. Arabanın önüne girdik ve beni bindirdi. Sonra gelip gaza basıp sürmeye devam etti.

Artık annem ve babam yoktu. Onlara bir kez daha sarılamadan, kokularını içime çekemeden, onlara son bir kez daha bakamadan onlar ölmüştü. Annem ve babam ölmüştü. Nefes alamıyordum. Gözyaşlarımı durduramıyordum.

''Melis, güzelim...''

''Bir şey söyleme Doruk. Bırak ağlayayım. Bırak acımı yaşayayım.''

''Tamam güzelim.'' Dedi ve sürmeye devam etti. Bende ağlamaya ve tüm yaşadığımız onca şeye ağlamaya devam ettim. Nasıl olabilirdi böyle bir şey? Sırf özel güçlere sahip olacağım diye annem ve babamı nasıl öldürebilirlerdi?

''Doruk onlara gereken dersi vereceğim. Hatta bu işe bulaştıkları için çok pişman olacaklar.'' Dedim sinirli bir şekilde.

''Birlikte vereceğiz güzelim.'' Dedim ve ellerimden tuttu.

''Peki, annem ve babam nerdeler?'' Dedim üzgün bir şekilde.

''Merak etme Kaan ve Yağmur mezar işlerini hallettiler.''

''Nasıl hallettiler?'' Dedim şaşırarak.

''Kaan ve Yağmur sizin eve girdiklerinde onları o şekilde buldular ve bana haber verdiler. Üzgünüm Melis. Sana söyleyemezdik.''

''Ne demek söyleyemezdiniz Doruk? Böyle bir şeyi benden nasıl sakladınız?''

''Saklamak zorundaydık. Çünkü senin ters bir hareket yapacağından korktuk.''

''Benim için korkmayın ve endişelenmeyin. Artık benden hiçbir şeyi saklamayın. Bana her şeyi ama her şeyi söyleyin.'' Dedim ve arabanın camları sallanmaya başladı. Sinirim ve öfkem camları kırabiliyordu. Sakin olmalıydım. Üstümüze bir de cam kırıkları batmasıyla uğraşamazdık. Önüme döndüm.

''Beni annem ve babamın yanına götür.'' Dedim ağlayarak.

''Zaten seni onlara götürüyorum Melis.''

''Tamam.'' Dedim ve ağlamaya devam ettim. Doruk gaza yüklendi ve sürmeye devam etti. Bende yolu izleyerek ağlamaya devam ettim.

KURUCUNUN YILDIZLARIWhere stories live. Discover now