12. BÖLÜM: GERÇEKLER

36 8 0
                                    

Gözlerimi açtığımda Doruk bana o güzel gülümsemesiyle bana bakıyordu. Bende ona bakarak gülümsemiştim.

''Günaydın Yıldızım.'' Dedi Doruk.

''Günaydın Gökyüzüm.'' Dedim ve gülümsedim.

Saçlarımla oynamaya başladı. Ve gözlerimiz birbirine çoktan bakıyordu. Uzun bir süre böyle kaldık. İkimizde huzurlu hissediyorduk. Ve mutluyduk.

''Seni o kadar çok özledim ki Yıldızım, yanımdaydın ama sana dokunamıyordum. Bu benim için o kadar acı vericiydi ki...''

''Bak ben buradayım ve yanındayım. O güzel yüzünü asmanı istemiyorum. Hadi kahvaltı yapalım da bana her şeyi anlat.''

''Tamam Yıldızım.'' Dedi ve Dudaklarımdan öptü.

Doruk ve ben yataktan kalktık ve lavaboya girdim. Sonra da Doruk girdi ve beraber merdivenlerden indik. Mutfağa girdik. Doruk tost makinesini çıkardı ve ikimize kaşarlı tost yaptı. Bende çay yapmıştım. Arada birbirimize bakıp gülümsüyorduk. Onun benim yanımda olsa bana ayrı bir huzur veriyordu. Onu ve bizi nasıl unutabilmiştim? Bu durum beni mahvediyordu. Onunla anılarımın bazılarını hatırlıyorum. Ama çok öncesi yoktu. Artık kahvaltıdan sonra her şeyi öğrenecektim.

Çay ve tostlar hazırdı. Beraber masaya oturduk ve tostumuzu yemeye başladık. Ben çok aç olduğum için yarılamıştım. Sonra Doruk'a baktım bana bakıp bakıp gülüyordu.

''Neden gülüyorsun?''

''Tostunu hep böyle yerdin ve bende sana bakıp gülerdim.''

''Demek öyle. Bunu bilerek yapmıyorum. Açsam yerim.'' Dedim gülerek.

''Biliyorum Yıldızım. Sen hiç doymadın ki.''

''Ama bir yanlışın var, ben artık yemiyorum.'' Dedim gülerek.

''Neden ki?''

''Çünkü ne yesem direk kilo alıyorum. Bu yüzden çok dikkat ediyorum.''

''Melis bir şey diyeceğim ama alınma.''

''Söyle Doruk. Alınmam.'' Dedim ve tostumu yemeye devam ettim.

''Sen önceden daha zayıftın. Ama benim için sorun yok. Çünkü sen her halinle güzelsin.'' Dedi ve sinirlenmeye başladım. Alındım yalan yoktu. Tostumu yarım bıraktım ve masadan kalktım.

''Nereye gidiyorsun Melis?''

''İzin verirsen koltuğa oturacağım.''Dedim sinirli bir şekilde.

''Şu alınma huyundan nefret ediyorum.''

''Bana artık her şeyi anlatır mısın Doruk?''

''Tamam anlatıyorum. Gel şöyle oturalım.'' Dedi ve beraber karşılıklı koltuklara oturduk.

''Melis nerden başlasam diye düşünüyorum ama en iyisi seninle ilk karşılaşmamızdan anlatmaya başlayacağım.''

''Tamam, anlat bakalım. Seni dinliyorum.''

''Biliyorsun seni ilk kurtardığım an ve sonraki kurtardığım anları. Kısaca seni hep takip ettim. Her anında yanındaydım. Çünkü hep olmalıydım. Seni korumam gerekiyordu. Çünkü sen benim her şeyimdin. Ve biz bütündük ve bunun asla kimsenin bozmasına izin vermeyecektik. Balkonda düştüğünde ben geldim. Ben aldım kucağıma seni ve yatağına ben koydum seni. Ara ara gelip iyi misin diye sana baktım. Ve o notları yazan bendim. Çünkü ben sana anlatsam da anlamayacaktın. Daha doğrusu bana inanmayacaktın. Ve bende bu yüzden küçük notlar yazarak dikkatini çekmek istedim. Belki anlarsın ve dikkat edersin diye ama olmadı. Sonra bana o yüz ifademi sorduğunda yüzümün düşmesini ve kim olduğumu sormuştun ve bende sana neden olduğunu açıklayamamıştım. Bunun tek sebebi sendin Melis. Bunu açıklayamazdım. Çünkü sen beni unutmuştun. Bu cümle o kadar canımı yakıyordu ki, sana nasıl diyebilirdim. Sen beni ve bizi unuttun, ve ben bu dünyanın en acı çeken insanı oldum. Ve beni unutma konusuna geleceksek eğer onu da anlatıyorum. 4 sene önce babamlar bu özel güç projesini yaptıklarında bizde oradaydık. Aslında meraktan gidip gidip geliyorduk. Sonra babamlar bu özel güçleri kimin üzerinde kullanacağız diye kara kara düşünüyorlardı. Sonra bizde bizim üzerimizde deneyin dediğimizde babamların yüz ifadesi değişmişti. Sonra ikimiz o an göz göze geldik ve ofisten çıkmıştık. Akşam kimse yokken laboratuvar'a girip özel güç tüplerini bulup üzerimizde deneyecektik. Akşam olmuştu ve güvenlikleri atlatıp alt kattaki laboratuvar'a girmiştik. Özel güç tüplerini bulduktan sonra iğneye yerleştirdik ve ilk olarak bende denedik. Çünkü bir şey olursa bende olmalıydı. Sana bir şey olmasına katlanamazdım. Ama maalesef oldu. Sana iğneyi yaptıktan sonra ikimizde bir süre yattık. Sen 5 dakika erken kabloları çıkarmıştın. Sonra gözlerimi açtığımda yerdeydin. Seni o an öyle gördükten sonra o kadar kötü oldum ki, ne yapacağımı şaşırdım. O an babamı ve Mehmet amcayı aradım. Durumu anlattım ve hemen gelmişlerdi. Baban senin özel doktorunu aramıştı çünkü hastaneye gidemezdik. Doktor geldi ve seni kontrol etti. Sonra sen gözlerini açtın ve dünyalar benim olmuştu. Ellerinden tuttum ve her şeyin geçtiğini söyledim. Sonra sen bana tuhaf baktın ve bana sen kimsin dedin. Ve o an o söylediğin kelimeler beni çok şaşırtmıştı. Sonra Doktor yanıma geldi ve babamları da çağırdı. Eğer sana kim olduğumu ya da bizle olan anıları sana söylersem tamamen hafıza kaybı yaşayacaktın. Bunları duyduktan sonra o kadar çok kötü hissettim ki... Gerçi o an çok kötü hissettim ama o hislerimi sana asla dökemem. Hislerimi dökecek kelimeler yok. Ve ben seni o gün kaybetmiştim. Sevdiğim kadını. Koca 4 sene Melis, koca 4 sene ben neler yaşadım bunu anlayamazsın. Ama seni hep takip ettim. Seni uzaktan korudum. Sana uzaktan bakmak o kadar acı vericiydi ki, ordasın ama sana gelemiyorum. Gelebilirim ama seni tamamen kaybedemezdim. Doktor zamanla düzeleceğini ama çok uzun bir süre gerektiğini söylemişti. Yani her şey senin elindeydi. Her şeyi sen hatırlamalıydın. O karnımızda ki yara da küçük bir yan etkiydi. Ve kolun için verdiğim ilaç ise beraber yapmıştık. Bunu da hatırlamıyorsun de mi?'' Dedi ve derin bir iç çekti.

Olaylar kafamda oturmuştu. Düşüncelerimin yarısı son bulmuştu. Artık biliyordum her şeyi. Notları, beni kurtarması, bir anda hayatıma girip bir şekilde beni koruyup kollaması... Ama dediği ilacı ve özel güçleri alırken o anılar tam yoktu. Zamanla onlarda gelirdi.

''Demek benim 5 dakika kabloları erken çıkarmam seni unutmama sebep oldu. Çok üzgünüm gökyüzüm. Çok üzgünüm. Ve o notlar konusunda çok haklısın inanmazdım. Ve beni uzaktan gözlemen işte bunun hiç farkında bile olmadım. Demek birlikte bu özel güçlere sahip olduk. Peki ya Kaan ve Yağmur, onlar nasıl sahip oldular?''

''Onlar bizden önce girdiler ve yapmışlardı. Sonra biz girmiştik. Kaan'ın görünmez özelliği var. Yağmur'un da zihin gücüyle nesneleri hareket ettirebiliyordu. Melis bu arada Kaan ve Yağmurla biz çok iyi arkadaştık.''

''Bunu hatırlamıyorum. Sevdiğim insanları unutmuşum. Kafayı yiyeceğim.'' Dedim ve sakin olmaya çalışıyordum.

''Sakin ol güzelim.''

''Nasıl sakin olayım Doruk? Nasıl Sakin olayım? Bu saçma özel güç uğruna seni ve arkadaşlarımı unutmuşum. Sakin olamazdım, olamazdım Doruk.'' Dedim ve Doruk bana gelip sarıldı. Bende ona sarıldım.

''Artık geçti benim güzel Yıldızım. Artık bir aradayız. Beni hatırlıyorsun ve ben artık kendimi daha iyi hissediyorum.''

''Bende iyi hissediyorum. Sen varsan ben zaten iyiydim.'' Dedim sarılmaya devam ettik. Sonra pat diye kapı açıldı ve Kaan ve Yağmur gelmişti.

''Hemen gitmeliyiz. Hemen.'' Dedi Kaan ve bizde sadece ikisine bakıyorduk.

KURUCUNUN YILDIZLARIWhere stories live. Discover now