5. BÖLÜM: BEKLENMEYEN KİŞİLER

11 5 0
                                    

Kapının şiddetle vurulmasıyla gözlerimi açtım. Ne olduğunu anlamadım. Kim bu kadar şiddetle vurabilirdi kapıma? İşte şimdi çok fena sinirlenmeye başladım. Hızlı adımlarla gittim ve kapıyı açtım. Karşımda Kayra, Yağmur ve Kaan vardı.

''Yalnız kapı böyle çalınmaz. Kibar bir şekilde çalınır.'' dedim ve içeriye geçtim.

''Melis her yerde seni aradık. Çekip gittin. Ve bize söylemedin.'' dedi Yağmur.

''Söylemem gerektiğini düşünmedim.'' dedim ve koltuğa oturdum.

''Melis bizden gidemezsin. Kafana göre hareket etme.'' dedi Kaan.

''Kaan kaç defa dedim sana bana karışma diye. Beni anlamak istemiyor musun? Yoksa anlıyorsun da o beynin mi anlamaya yetmiyor?'' dedim.

''Melis sen böyle değildin.'' dedi Kayra.

''Evet, böyle değildi. Değişti.'' dedi Kaan.

''Kimin değiştiğini görmek istiyorsanız eğer hemen kapının yanındaki aynaya bakmanız yeterli. Ayrıca ben değişmedim. Sadece size hak ettiğiniz gibi davranıyorum.'' dedim ve gitmelerini diledim.

''Seni almaya geldik Melis. Hadi gidelim.'' dedi Yağmur.

''Siz gidin. Ben burada kalıyorum.'' dedim.

''Melis inat etme hadi gel bizimle.'' dedi Kayra.

''Melis sana kibar bir şekilde söylüyorum bizimle gelir misin?'' dedi Kaan.

''O zaman bende sana kibar bir şekilde söylüyorum, Hayır.'' dedim ve sinirle üçüne bakıyordum.

''Melis yeter artık. Bu saçmalıklarına bir son ver...'' dedi Kaan ve ayağa kalktım ve sözünü kestim.

''Asıl siz bu saçmalıklarınıza bir son verin. Doruk öldü. Hatırlıyor musunuz? Onu düşünüp acı çekiyor musunuz? O uçurumda bende öldüm. Ama hiçbiriniz bunun farkında bile değil. Beni geçtim ona karşı bir saygın bir şekilde yasınızı bile tutamıyorsunuz. O kız girdi hayatımıza hepiniz değiştiniz. Doruk'u ve beni unuttunuz. Acı çekiyorum gözlerime yüzüme bakın. Yüzüme bakında nasıl acı çektiğimi görün. Keşke kalbimi şuan yerinden çıkarsam da görseniz nasıl içimin kan ağladığını. Keşke bana dokunduğunuzda bütün acı hislerimi hissedebilseniz. Ben ailemi kaybettim. Ama hiçbiriniz yanımda olmadınız. Olmuş gibi yaptınız sadece. Gerçekten benimle olmadınız. Her şeyi geçtim Doruk sizi görseydi ne kadar üzülürdü. Gerçek dostlarım bunlar mıymış derdi. Üzgünüm siz benim dostlarım değilsiniz. Dostum olsaydınız eğer bu acı günümde sonuna kadar yanımda olurdunuz. Siz beni anlasaydınız şuan burada olmazdık. Şimdi gidin lütfen. Bırakın beni acılarımla.'' dedim ve gözyaşlarımı bıraktım.

''Melis izin ver yanında kalayım.'' dedi Yağmur.

''Melis yapma böyle seni anlıyoruz.'' dedi Kayra.

''Bana kızgın olduğun için...'' dedi Kaan ve sözünü kestim.

''Gidin. Lütfen gidin.'' dedim ve üçü de bana bakıyordu. Bu durumda olmak istemezdim. Ama bana ve bize karşı bunları yaptıkları için onları affedemezdim. Yüzüme baktılar ve kapıyı açıp gittiler. Sonra kapıyı sağ elimi kaldırdım ve hızlıca kapattım. Ağlamaya başladım. Sanırım bu acıya hiç dayanamayacaktım. Ağlamaya devam ettim. Hıçkırarak ağlamaya devam ettim. Canım yanıyordu hem de çok fazla. Sonra mutfağın kapısı açıldı ve içeriye birisi girdi. Sustum ve gözyaşlarımı sildim. Elime bir şey almak istedim ama alabileceğim bir şey yoktu. Sonra özel güçlerim geldi aklıma. Ellerimi havaya kaldırdım ve gelen kişinin içeriye girmesini bekledim. Sonra bir adım attı ve ayağa kalktım ve tam onu itecekken onu fark ettim. Bu Uzaydı.

''Melis bu halin ne? Ayrıca ellerin neden bana doğru öyle tutuyorsun?'' dedi ve kendimi tutamayıp ağlamaya başladım.

''Melis sakin ol. Tamam, gel şöyle oturalım. Anlat bana. Neden ağlıyorsun?"

''Sonra anlatsam sana. Çünkü kendimi hiç iyi hissetmiyorum.''

''Tamam. Nasıl istersen.''

''İyi misin?'' dedim.

''Evet ya iyiyim. Bu yüzden aklıma geldin bir bakmak istedim sana.''

''İyi olmana sevindim. İyi yaptın.'' dedim. En azından birimiz iyiydik.

''Ama sen değilsin Melis.''

''Evet değilim. Her zamanki halim. Sorun yok.'' dedim ve birazcık gülümsedim.

''Bu haldeyken gülümseyen bir kadın hiç görmemiştim.''

''Biz kadınlar böyleyiz. 5 dakika önce ağlarsak sonrasında hiçbir şey olmamış gibi yapar ve gülümseriz. Ama şu ayrıntıyı kaçırırsınız hep. Ağladıktan sonra acılarımızı ve gözyaşlarımızı gülümsememizin arkasına saklarız. Sonra akşam olur ve yalnız kalırız. Sonrasında ise acı dolu gözyaşları... Aslında biz çok güçlüyüz ama kimse bu gücümüzü görmüyor. Sulu göz derler belki ama bilmiyorlar ki içimizde ne acılar attık ve dayandık. Belki biraz gözlerimize baksalar görürlerdi. Ya da hiç gülmemiş o yanaklarımıza baksalar belki orada gözyaşı damlalarımızı görürlerdi. Aslında en büyük sorun bizi görüyorlar ama acımızı görmüyorlar.'' dedim ve sustum.

''Dediğin her şey beni baya etkiledi. Bu şekilde bakıp ve düşünmemiştim hiç.''

''Keşke herkes düşünebilse öyle değil mi? Ama başkalarının düşüncelerine dalmadan tamamı ile kendi düşünceleriyle.''

''Evet haklısın. Öyle olması gerekir.''

''Ben sormayı unuttum kusura bakma içecek bir şey alır mısın?''

''Hayır teşekkürler. Zaten gidiyordum.''

''Peki, sen bilirsin.'' dedim ve kapıya doğru ilerledik. Sonra kapıyı açtım ve Uzay gitti. Sonra kapıyı kapatacakken bana seslendi.

''Dikkat et Melis.''

''Olur. Sende dikkat et.'' dedim ve kapıyı kapattım.

Sonra kapıyı kitledim ve mutfağa gittim. Su şişemi alıp buranın kapısını da kitledikten sonra salona geçtim. Buranın da ışığını kapattım ve merdivenlerden çıkmaya başladım. Bir yandan da suyumu içiyordum. Odamın kapısını açtım ve içeri girip kapıyı kapattım. Üzerimdekileri çıkarıp kirliye attım. Dolabımın karşısına geçtim ve siyah pijamalarımı giydim. O kadar yorgundum ki hemen yatıp uyumak istedim. Yatağımı açtım ve içine girdim. Yan yatıp uykuya daldım.

KURUCUNUN YILDIZLARIWhere stories live. Discover now