16. BÖLÜM: KISA BİR BEKLEYİŞ

24 6 0
                                    

Kaan'ın sesiyle hepimiz gözlerimizi açtık.

''İşte geldik.'' Dedi Kaan.

''Nerdeyiz?'' Dedim.

''Bir süre saklanacağımız bir eve geldik. Bizim dağ evine geldik. Merak etme Can burayı bilmiyor.'' Dedi Kaan.

''Bilmemesi güzel. Burada dinleniriz ve kendimize gelmemiz gerekiyor. Bu haldeyken asla onları yenemeyiz. Bu yüzden şuan ki planımız herkesin iyi olması. Sonra bir plan yapıyoruz ve o tüpleri alıyoruz. Sonra onları öldürüyoruz.'' Dedim ve herkes bana onaylayıcı bakışlarıyla kafalarını salladılar.

Sonra hepimiz arabadan indik. Doruk'un elinden tuttum. Gözlerimiz gözlerimizdeydi. Gözlerinde ki acıyı ve kalbindeki yarayı görebiliyordum. Ve en kötüsü ne hissettiğini biliyordum. Ben nasıl boğuluyorsam bu acılarda şimdi o da boğulacaktı. Ben nasıl bu acıyla yaşayacaksam o da yaşayacaktı. Ama en önemlisi artık biz vardık. Sadece o ve ben kalmıştık. Bu acıyla yaşayacaktık sonsuza dek ama elbet zamanla acılar dinecekti. Ama o his hep içimizde olacaktı. Bu acı bizimle yaşayacaktı. O bana destek olacaktı, sonra ben ona destek olacaktım. İkimiz bir şekilde hayata tutunacaktık. Şimdi iyi olmamız gerekiyordu. Ailemin son isteğini yerine getirmeliydik. Ama önce iyi olacaktık. Sonra gereken her şey yapılacaktı.

Sonra hepimiz dağ evine girdik. Bu dağ evinin uzakta olması çok iyi olmuştu. Böylelikle bizi kimse bulamayacaktı. Ve böylelikle onları mat edecektik. Güzel planlarım vardı. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp Dorukla ilgilendim.

''İyi misin?''

''Sanırım uzun bir süre iyi olamayacağım Melis.''

''Böyle söyleme lütfen. İyi olacaksın ve iyi olacağız. Ben senin yanındayım. Şuan ne hissediyorsan bende hissediyorum. Acını anlıyorum. Benimde canım yanıyor Doruk. İkimizde ailemizi kaybettik. Ve bunun ne kadar acı olduğunu biliyorum.'' Dedim ve ona sarıldım.

''Haklısın. İyi ki varsın Melis.''

''Sende iyi ki varsın Doruk.'' Dedim ve sarılmaya devam ettim.

Sonra ayrıldık ve hepimiz oturma odasına geçtik. Yağmur Kaan'ın yaralarıyla ilgileniyordu. Dorukta kucağıma yattı ve bende onun saçlarını okşadım. Arada ona bakıyordum ve gözyaşları o güzel gözlerinden düşüyordu. Sonra benim gözlerimde doldu ve ağlamaya başladım. Ama ona belli etmedim. Sonra derin bir nefes aldım. Bu yaşananlar çok acı vericiydi. Kendi acımı bile taşıyamıyorken içim sevdiklerimin acısıyla dolmuştu. Bununla nasıl baş edecektim bilmiyordum. Sonra babamın söylediği söz gelmişti aklıma.

''Sen çok güçlü bir kızsın, bunu asla unutma...'' Demişti. Gözlerim tekrar doldu ve bu sefer tuttum. Hızlı bir şekilde gözyaşlarımı sildim. Evet güçlüydüm. Ama güçlü olmamı özel güçlerime bağlamıyordum. Ben kendim güçlüydüm. Sevdiklerimin karşısında yapamayacağım bir şey yoktu. Bu güçlü oluşum içimdeki tüm duygular ve hislerdi. Ben gücümü sevdiklerimden alıyordum. Onlar yoksa benim gücümde olmazdı. Ve bu iş bittiğinde bu güçlerimden kurtulcaktım.

''Doruk, bu iş bittiğinde ben özel güçlerimi istemiyorum.'' Dedim ve Doruk uzandığı yerden kalktı. Kaan ve Yağmurda yüzüme bakıyorlardı. Bu söylediğim söz sanırım herkesi şaşırtmıştı.

''Emin misin bu konuda Melis?'' Dedi Doruk.

''Melis bu güçlere herkes sahip olmak ister. Sen ise onlardan vazgeçeceksin. Cidden emin misin?'' Dedi Yağmur.

''Bu söylediğin herkesi şaşırttı Melis. Yalan yok ben beklemezdim.'' Dedi Kaan.

Ve şimdi sinirlenmeye başlamıştım. Ve camlar yerinden oynamaya başladı ve herkes bir anda camlara sonra bana baktı.

KURUCUNUN YILDIZLARIWhere stories live. Discover now