11. BÖLÜM: BEKLEYİŞ VE KÜÇÜK HATIRALAR

38 8 0
                                    

Doruk'un beni dürtmesiyle uyandım. Gözlerimi açtığımda anlamsız bir şekilde ona bakıyordum.

''Nerdeyiz?'' Dedim uykulu halimle.

''Bizi bir müddet güvende tutacak bir ev kiraladım.'' Dedi ve arabadan indik.

Bulunduğumuz yer ormanlık bir alandı. Ama sahili görebiliyorduk. Güzel ve hoş havası vardı. Ayrıca uzun zamandır bu kadar güzel temiz hava almamıştım. Bu yüzden ciğerlerime kadar bu güzel havayı çektim. Sonra Dorukla beraber ahşap eve girdik. Önden Doruk girdi sonra ben girdim. Bu evin ayrı bir havası vardı. Bir şeyler hissettiriyordu bana. İçimde garip hisler vardı. Anlam veremiyordum. Kenarda duran koltuğa oturmuştum. Doruk'a bakim dedim ve üzerindeki tişörtü çıkarıyordu. Hemen kafamı çevirdim.

''Üzerini başka yerde değiştiremez miydin?'' Dedim duvara bakarak.

''Ne var? Hiç mi kaslı vücut görmedin inatçı kız.'' Dedi alaycı tavırla.

Böyle dediği için biraz sinirlenmiştim. Ne alakası vardı ki kaslı vücuduyla. Bu erkekler neden böyle? Kaslı oldukları için neden bir havalara giriyorlardı ki?

''Sorun kaslı vücudun değil, sorun üstünde bir şey olmaması.'' Dedim ve yüzümü ona çevirdim. Sonra gözlerim vücudunda ki küçük yaraya odaklandı. İyi de bu nasıl olurdu? Çok şaşırdım. Aynı yara bende vardı. Bu nasıl mümkün olurdu?

''Karnında ki yaranın aynısı bende de var.'' Dedim büyük bir şaşkınlıkla ve tişörtümü kaldırdım.

Doruk'un yüz ifadesi değişti ve gözlerime bakıyordu. Yanıma gelip karnımdaki yaraya dokundu.

''Bunun nasıl olduğunu hatırlıyor musun?'' Dedi ve gözlerimin önüne bir anı daha geldi.

Anı da gördüğüm şey bir Laboratuvar' da yattığımdı. Yanımda birisi vardı ve ışık gözümü aldığı için göremiyordum. Sonra acıyı hissettim. Yattığım yerden kalktım ve kabloları çıkardım. Sonra yatan kişiye baktım ve bu oydu. Doruk yatıyordu. Sonra yanına gidip iyi olduğuna bakıyordum. Değerlerine bakıp yüzüne dönmüştüm. Ve sonra dudaklarından öptüm ve anı silinmişti. Sonra birden kendime geldim ve gözlerine bakıyordum. O da bana bakıyordu.

''Sen kimsin Doruk?'' Dedim şaşkın ve korkuyla.

Doruk anlamsız bir şekilde yüzüme baktı ve sonra yüz ifadesi değişti ve gözlerinde küçük bir ışık belirdi.

''Ne gördün?'' Dedi büyük bir merakla.

''Soruma cevap ver. Sen kimsin?'' Dedim sinirli bir şekilde.

Yüzünü astı ve gözlerime baktı.

''Üzgünüm söyleyemem Melis. Benim kim olduğumu sen bulmalısın?''

Dediklerine anlamsız bir şekilde baktım. Ne demek ben bulacaktım?

''Kim olduğunu söyleyememek bu kadar zor olmamalıydı.'' Dedim ve gözlerinin içine baktım.

''Eğer kim olduğumu söylersem, her şey mahvolur Melis. Bunu benden isteme. Kim olduğumu sen bulmalısın.'' Dedi acı bir şekilde.

Gözlerinde acı vardı. Bunu görebiliyordum. Ama hala anlayamıyordum. Hatıralar var ama ben onları hiç hatırlamıyorum. Kafamın içi bilmediğim sorularla doluydu. Ve ben bunları tek başıma bulmalıydım. Ama neden? Nedenini bilmemek beni deli ediyordu. Gözlerine baktım ve onunda benim gözlerime baktığını gördüm.

''Ben mahvolmuşum, başka şeylerin ne önemi var ki?'' Dedim ve evden çıktım. Ağaçların arasında yürüyüp sahile doğru ilerledim. Yürümekten vazgeçtim ve koşmaya başladım. Kaçıp kurtulunca düşünlerim benimle gelmez diyorum ama onlar asla gitmiyordu. Ben nereye gidersem gideyim, düşüncelerim asla peşimi bırakmayacaktı. O kadar çok düşüncem var ki, hepsini susturmak isterdim. Hatta hiç düşünmemek isterdim.

KURUCUNUN YILDIZLARIWhere stories live. Discover now