15. BÖLÜM: YÜZLEŞME

37 7 0
                                    

Sonunda iki düşmanım karşımdaydı. Artık damarlarımda sinir ve öfke akıyordu. Onları öldürecektim. Ellerimi onlara doğru kaldırdım. Kenarda gördüğüm taşları ve ağaçları havaya kaldırdım ve üzerlerine doğru attım. Sonra Teo ellerini havaya kaldırdı ve elleriyle kalkan yaptı.

''Demek özel gücün kalkan Teo.''

''Evet Melis. Beğendin mi?'' Dedi ve sonra Yağmur ve Kaan geldi.

''Peki ya benim ki?'' Dedi Yağmur. Sonra zihin gücüyle ellerini kaldırdı ve arabalarını büktü ve üzerlerine fırlattı. Sonra Kaan görünmez oldu. Doruk hızlı koştu ve etraflarında daire çizerek toz bulutu yaptı. Teo ve Can bunlara karşı koymak için ellerinde bir kumanda vardı. Can basacakken Yağmur elleriyle hemen kumandayı çekti ve elleriyle büktü. Kaan görünmez olup Can ve Teonun yanına gitti ve ayaklarına ve kafalarına vuruyordu. Teo ve Can neye uğradıklarını şaşırdılar.

''Melis kenara çekil.''

''Neden?'' Dedim ve üzerimizde bir helikopter duruyordu. Sonra silah sesleri duydum ve kenara kaçtım.

''Doruk nerdesin?'' Dedim ve korkmaya başladım. Silah seslerinden bir şey duyamıyordum. Sonra her yer duman oldu. Öksürmeye başladım. İleriye baktığımda Can tüpleri alıyordu. Buna izin veremezdim.

''Can hoşça kal.'' Dedim ve arkasını döndü. Sonra tüm gücümle bağırdım. Etraftaki her şey büyük bir patlamayla etrafa saçıldı. Işıklar teker teker patladı. Can yere düştü. Teo kalkan yaptı. Sonra o bağırmanın tükenişiyle yere düştüm.

*

Doruk'un sesiyle zorda olsa gözlerimi açtım. Kaan ve Yağmur yerde yatıyordu. Doruk'un yüzü kan içindeydi.

''Ne oldu sana?''

''Önemi yok Yıldızım. Babam geliyor şimdi. Hepimizi alacak ve gideceğiz.''

''Kaan ve Yağmur nasıllar? Yaşıyorlar de mi?''

''Yaşıyorlar merak etme.''

''Tüpleri almadılar de mi?''

''Maalesef aldılar. Ama üzülmek yok. Alacağız onlardan.''

''Doruk o güçleri kullanırsalar işler daha kötü olacak. Belki de hiç durduramayacağız onları. Ve ben ailemin son isteğini yerine getiremeyecektim.''

''Büyük bir planla o tüpleri alacağız. Ama şimdi önemli olan bizim iyi olmamız.''

''Haklısın.'' Dedim ve sonra Volkan amca geldi.

''Doruk sen Melis'i bindir. Sonra gel bana yardım et.''

''Tamam, baba geliyorum.'' Dedi ve beni kucağına aldı. Arabaya doğru ilerledik ve beni arka koltuğa bindirdi.

''Hemen geliyorum.'' Dedi ve gitti. Çok canım yanıyordu. Onları nasıl alt edemedik çok sinirlerim bozulmuştu. Doruk'a bakıyordum. Yağmur'u kucağına almış geliyordu. Volkan amca da Kaan'ı taşıyordu. Sonra arabaya geldiler. Doruk Yağmur'u yanıma yatırmıştı. Kaan'da karşı koltuğa oturtmuşlardı. Doruk Kaan'ın yanına bindi. Sonra Volkan amca'da şoför koltuğuna oturdu ve gaza bastı.

''İyi olacağız Melis.'' Dedi Doruk.

''Umarım Doruk. Buna inanmak istiyorum.'' Dedim ve yolu izlemeye başladım. Bir yandan tüm yaşananları düşündüm, bir yandan da sevgili iki arkadaşımı düşündüm. Benim yüzümden bu haldeydiler. Herkes benim yüzümden acı çekiyordu. Belki biz bu güçleri hiç almasaydık normal yaşantımıza devam ediyor olabilirdik. Eğer bir dileğim gerçekleşseydi, her şeyin eskisi gibi olmasını dilerdim.

Sonra Doruk'a baktım bana bakıyordu. Sonra Yağmur'a baktım. Çok güçsüz düşmüştü. Sonra da Kaan'a baktım. Kollarında kesik vardı ve kesik olan yerler biraz kanıyordu.

''Doruk, Kaan'ın kolları kanıyor.''

''Hallediyorum güzelim.'' Dedi ve ilk yardım kutusundan malzemeleri aldı. Sargı beziyle Kaan'ın yara izlerini kapattı. Sonra gözlerim kapanmaya başladı. Açıyordum ama gözlerim buna izin vermiyordu.

''Uyu Yıldızım. Eve geldiğimizde seni uyandırırım.''

''Uyumak istemiyorum Doruk. Bu haldeyken uyumak istemiyorum.'' Dedim ve araba durdu. Dorukla ikimiz göz göze geldik.

''Neden durduk Baba?''

Sonra kapı açıldı ve Volkan amca karşımızdaydı. Arabayı değiştirmeliyiz. Takip cihazı takmışlar. İleri de garajda araba var. Ben alıp geliyorum ve siz de dikkat edin.

''Tamam baba. Dikkat et.'' Dedi Doruk ve beklemeye başladık. Sonra araba sesini duyduk ve Volkan amca arabadan indi.

''Hadi gelin çocuklar.'' Dedi ve silah sesi duyuldu. Volkan amca vurulmuştu. İkimizde şok geçirdik ve Doruk'u ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Arabadan iniyordu ve kolundan tuttum.

''Gitme Gökyüzüm. Seni de kaybedemem.''

''Beni kaybetmeyeceksin.'' Dedi ve dudaklarımdan öptü ve özel güçlerini kullanarak hızlı koşmaya başladı. Arkamı döndüm ve arabanın peşinden gidiyordu. Sonra Kaan ve Yağmur kendilerine gelmeye başladılar.

''İyi misiniz?''

''Evet, biraz iyiyim diyebiliriz.'' Dedi Kaan.

''Ben de iyi diyelim.'' Dedi Yağmur.

''Nerdeyiz? Ne oldu?'' Dedi Kaan.

''Her şeyi anlatacağım ama Doruk gitti. Peşinden gitmeliyim. Kaan arabayı sürebilirsen yanımıza gelin hemen. Ben gidiyorum.'' Dedim ve koşmaya başladım.

Doruk ve Teo yumruklarla birbirine giriyorlardı. Daha çok koştum. Onları ayırmalıydım.

''Doruk, Teo ayrılın.''

''Melis hanımda teşrif etmiş.'' Dedi Teo. Sonra Doruk ona kafa attı ve yere düştü.

''Sen benim babamı nasıl öldürürsün? Sen benim babama nasıl kıyabildin şerefsiz?'' Dedi ve yüzüne yumruk atmaya devam etti.

''Doruk, yapma hadi gidelim.''

''Melis tüpler yok. Yerini söyleyecek. Nerde tüplerin yeri? Hemen söyle''

''Asla alamayacaksınız bizden onları.'' Dedi Teo ve sırıttı. İşte benim şimdi sinirlerim bozuluyordu. Eline bastım ve Teo büyük bir acıyla inledi.

''Nerde Teo? Tüpler nerede?'' Dedim ve eline bastırmaya devam ettim.

''Melis, desem de alamayacaksınız. Çünkü büyük bir korumayla korunuyor.'' Dedi ve gülmeye başladı.

Sonra iki siyah araba bize doğru geliyordu. Ellerimi kaldırdım ve ağaçları kökünden koparttım. Sonra ağaçları arabalara doğru fırlattım. Sonra Kaan'ın sesini duydum.

''Melis, Doruk hemen arabaya binin.''

''Bu şerefsizi öldürmeden gitmem.'' Dedi Doruk.

''Doruk hemen gitmeliyiz. Görmüyor musun adamlar peşimizde. Bu güçsüz halimizle bizi öldürürler. Hemen gitmeliyiz.'' Dedim ve gözlerinin içine baktım. Sonra arabadakiler ateş açmaya başladılar. Yüksek bir seste silah sesleri duyuluyordu. Doruktan belimden tuttu.

''Seni bir gün öldüreceğim. Geç de olsa öldüreceğim.'' Dedi ve hızlı koşarak arabaya yaklaştık. Arabaya bindik ve Kaan gaza bastı. Arkamızdan hala silah sesleri geliyordu. Sonra Yağmur arabanın camını açtı ve zihin gücüyle arabalarını büktü ve ağaçların olduğu yere doğru fırlattı. Sonra Doruk'a baktım. Üzgündü ve acı çekiyordu. Tıpkı benim gibi. Onu çok iyi anlıyordum. Ellerinden tuttum.

''Onu öldüreceğiz Gökyüzüm. Geç de olsa öldüreceğim.'' Dedim ve kafamı omzuna koydum. Sağ eliyle belime sarıldı.

''Birlikte Yıldızım. Birlikte buna son vereceğiz.'' Dedi ve bana sımsıkı sarıldı.

Bütün bu olanlar er ya da geç bitecekti. Adalet sağlanacaktı. Ailemiz için ve bizim için bu adaleti sağlayacaktık. Bu iş bittikten sonra buralardan gidecektik. Buradan kalmanın bir anlamı yoktu artık benim için. Ailemi ve bizi huzura kavuşturmalıydım. Sonra gözlerimi kapattım ve yolun bitmesini diledim. Her şeyin bitmesini diledim.

KURUCUNUN YILDIZLARIWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu