9. BÖLÜM: MUTLULUK VE ACI

10 5 0
                                    

9. MUTLULUK VE ACI

Birisi beni kucağına almıştı. Gözlerim belli aralıklarla açılıyordu. Beni kucağına alan Uzaydı. Gözlerimi açtım ve odada gözlerim onu aradı. İşte orada duruyordu. Uzay'ın kucağından atladım ve karşısında dikildim.

''Sen... Sen yaşıyorsun Doruk.'' dedim ve şaşkın bir halde ona baktım. Ben onun öldüğünü gördüm. O uçurumdan düştüğünü gördüm. Nasıl oluyor da şuan karşımdaydı? Ben onun öldüğünü kabullendim. Kalbim acıyordu. Neden bana yaşadığını söylememişti ki? Gözlerim doldu, hem sinirden hem acıdan.

''Evet, yaşıyorum Melis.'' dedi ve o sert masum bakışlarıyla bana baktı.

''Ben senin o uçurumdan düştüğünü gördüm Doruk. Ben senin öldüğünü kabullendim. İçimde ki yaralarla ve acılarla yaşamayı öğrendim ben. Yüzüme bak, bana bak. Nasıl bir haldeyim? Ve sen yaşıyorsun ve bana söylemedin Doruk. İşte bu senin ölümünden daha çok canımı yaktı. Buraya geldin Jasper ve Uzay burada. Siz de biliyordunuz demek yaşadığını?'' dedim ve üçünün de yüzüne baktım. Kafalarını eğdiler. Doruk üzgün bir ifadeyle baktı.

''Uzay sana güvenmiştim. Ve güvenimi kırdın. Doruk sen ise artık senin için acıdan başka bir şey kalmadı içimde. Kalbim o kadar kırıldı ve acı içinde ki, varlığını bile hissedemiyorum.'' dedim ve gözyaşlarım ardı ardına geldi. Sonra Doruk yanıma geldi ve ellerimi tuttu. İzin vermedim.

''Bırak ellerimi. Artık bu eller, artık bu yüz ve bu beden senin için öldü.''

''Melis yapma lütfen. Dinle beni bir...''

''Dinleyecek hiçbir şey yok. Her şeyin farkındayım. Ben senin için her gün ağladım Doruk. Tek başıma ayakta kaldım acınla. Acılarımla... Sensiz geçen günler ne kadar zordu bilemezsin. Yine bir şekilde hayata tutundum. Kabullendim her şeyi. Ama bak, kalbime bak. Artık kalbim yok. Hissedemiyorum onu. Acılar o kadar fazla ki, kendimi bu bedende tutamıyorum artık. Her an devrilecek gibiyim. Bir daha da kalkabileceğimi düşünmüyorum. En kötüsü yaşıyorsun ve bana bile söylemedin. Artık burada kalmamın bir anlamı yok.'' dedim ve kapıya doğru ilerledim. Doruk kollarımdan tuttu.

''Beni dinleyeceksin Melis. Duydun mu? Sana söylemememin bir sebebi vardı. Ve bu yüzden söyleyemedim sana. Bana baksana. Eski Doruk karşında mı?''

''Tanıdığım Doruk öldü. Peşimden gelme.'' dedim ve koşarak kapıya koştum. Doruk ve uzay peşimden geldiler. Sonra durdum.

''Melis bekle lütfen. Doruk haklı. Dinle onu.'' dedi Uzay.

''Yıldızım dinle beni. Lütfen.'' dedi Doruk.

''Dinleyecek bir şey yok Uzay. Sağ ol. Sayende gerçek yüzünü de görmüş oldum. Sana gelince artık yıldızın yok. Kayıp gitti çoktan.'' dedim ve koşmaya devam ettim. Peşimden geldiler ve durdum. Ellerimi kaldırdım ve ikisini de ittim. Bunu yapacağımı beklemiyorlardı. Artık umurumda değildi. Hem de hiçbir şey. Yapmam gereken her şeyi yaptım ve eve doğru hızlı koşmaya başladım. Gözyaşlarımı durduramıyordum. Çok canım yanıyordu. Yaşadığına sevinmiştim ama bana söylememesi canımı çok yakmıştı. Buralardan gitmeliydim. Hem de hemen. Zor da olsa koşabiliyordum. Canım yanıyordu evet ama koşmak zorundaydım. Artık burada ki hiçbir şeyi hatırlamamak üzere terk edecektim. Bahçenin kapısına geldim ve kapıyı açıp bahçeye girdim. Kapıya geldim ve elimi havaya kaldırdım. Kapıyı ellerimle ittim ve kapı açıldı. Koşarak merdivenlerden çıktım. Odama girdim. Yatağımı kaldırdım ve siyah valizimi aldım. Sonra yatağımı indirdim. Dolabımın karşısına geçtim ve dolabımı açtım. Valizimi yere koydum. Seçtiğim birkaç kıyafetimi valize sığacak şekilde yerleştirdim. Valizimi kapattım. Sonra bir ses duydum. Valizimi kenara koydum ve yavaşça odamda ilerledim.

KURUCUNUN YILDIZLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin