1. BÖLÜM: DIŞARIDAN GELEN SESLER

405 15 0
                                    

Yaz yeni başlıyordu. Kavurucu sıcak adeta tenime işlemişti. Böyle güzel güneşli havada dışarı çıkmak varken ben balkonda oturuyordum. Çıkardım aslında ama arkadaşlarımın çoğu aileleriyle tatildeydiler. Ben de odama geçip kitaplığımdan bir kitap seçtim. İsmi SIMON KERNICK 3.01 kitabıydı. Bu kitabı daha önce okumuştum. Gerçekten harika bir kitaptı. Yine okumaya değerdi. Kitabımı alıp balkona geçtim. En sevdiğim deniz manzarasına karşı kitabımı okumaya başladım. Kitap okurken kendimi çok mutlu ve huzurlu hissediyorum. İnsanların veremediği huzuru kitaplar veriyordu. Bende kitaplara sığındım. Her kitap benim dostum ve aynı zamanda arkadaşım gibidir. İnsanlara güvenmiyorum ama kitaplara sonsuz bir güvenim var. Denizin dalga sesleri ve rüzgârın fısıltısıyla da kitap okumak kesinlikle harika bir duyguydu. O kadar çok kitap okumaya dalmışım ki annemin bana seslendiğini duymadım.

''Melis hadi kızım yemek hazır gel. Kime diyorum ama hadi Melis.''

''Tamam, anne geliyorum. Balkonda kitap okuyordum duymadım seni. Ellerimi yıkayıp hemen geliyorum.''

Kitabımı kaldığım yere ayracımı koyup balkondan çıktım. Koşar adımlarla banyoya girdim. Suyu açıp hızlı bir şekilde ellerimi yıkamaya başladım. Sonra ellerimi havluyla kurulayıp banyonun kapısını kapattım. Merdivenlerden hızlı bir şekilde indim ve sandalyeyi çekip oturdum. Annem her şeyi hazırlamıştı. Yemekler enfes gözüküyordu.

''Anne babam gelmeyecek mi?''

''Hayır, kızım iş gezisinde olacakmış. Babanı biliyorsun çok çalışıyor. İlk fırsatta gelip bizi görecek merak etme. Seni çok özlediğini ve sevdiğini söyledi.''

''Bende onu çok özledim ve çok seviyorum. Umarım en kısa zamanda gelir.''

Demek bu hafta da yine babam yok harika. Yüzümü asmıştım ama annem üzülmesin diye pek belli etmedim. Babamı çok seviyordum ve çok özlemiştim. İş gezilerinden dolayı görüşemiyorduk. Yeni buluşlarıyla ilgileniyordu hep. Babam bir bilim adamıydı. Ne yazık ki çok göremiyorduk birbirimizi. Annemle yemeğimizi yemeye başladık. Annem en sevdiğim bezelye yemeğinde yapmıştı. O kadar çok seviyorum ki, tok olsam bile yerim. Annemle güzel bir sohbet eşliğinde yemeğimizi yedik. Sonra anneme masaya toplamasında yardım ettim. Bulaşıkları mutfağa götürüp masaya koydum. Sonra bulaşıkları makineye dizip yerleştirdim. Ellerimi yıkadıktan sonra kâğıt havluyla kuruladım ve çöpe attım. Artık odama çıkabilirdim.

''Anne ben odama geçiyorum. Bir şey olursa seslen bana.''

''Tamam, kızım şuan bir şey yok. Olursa söylerim.''

Annemin yanından ayrıldım ve merdivenlere doğru gidiyordum. Sonra annem bana seslendi.

''Melis yine yıldızları izleyeceksin demi?''

''Evet anne. Biliyorsun yıldızları ne kadar çok sevdiğimi.''

''Tamam, Melis ama üzerine bir şey al. Hasta olmanı istemiyorum.''

Annemin yanına koştum ve kocaman yanaklarından öpmeye başladım.

''Yaa... sen benimi düşünüyorsun güzel annem. Merak etme haziran ayındayız zaten çok soğuk değil. Üzerime alırım hırkamı.''

''Evet, Melis seni düşüneceğim. Çünkü sen benim kızımsın. Anne olunca anlarsın.''

''Of... Başlıyoruz yine klâs sözlerine. Evet, anlarım ama şuan anne olacak bir yaşta değilim ve zaten kalbime göre bir insan yok. Neyse annecim yıldızlar beni bekler.''

''Kaç bakalım kızım kaç. O günlerinde görecem ben seni.''

Annemin sözlerini duyup koşarak merdivenleri ikişer ikişer çıktım. Odama girdim ve kapımı kapattım. Artık yıldızları izleyebilirdim. Dolabımdan siyah hırkamı alıp dolabımı kapattım. Sonra çekmeceyi açıp mavi kulaklığımı alıp balkona çıktım. Telefonumu açtım ve müzik listemden The Away Days Layers şarkısını bulup oynat tuşuna bastım. Sandalyemi çektim ve oturdum. Artık yıldızlara bakabilirdim. Bazen arkadaşlarım yıldızları neden bu kadar çok seviyorsun diye bana soruyorlar, ben de ''Yıldızları seviyorum çünkü: onlara baktığım zaman kendimi iyi hissediyorum. İçim garip bir huzurla doluyor...''

KURUCUNUN YILDIZLARIWhere stories live. Discover now