STAY -11-

1K 84 154
                                    

Bin gildiiim

Öpüşme bölümüne özel yorum ve vote alalım sizden.

İyi okumalar.















"Neyi unutmuştum dedin?" Derin bir nefes çektim içime. Birazdan çok farklı yöntemlerle anlatacaktım derdimi ve bu kimsenin hoşuna gitmeyecekti.

"Akıllı saatimi unutmuşum, üst kattaki odalardan birinde." Bu evde yine ve yine parti vardı ve benim tek amacım saatimi alıp gitmekti. Başka bir havuz faciası daha yaşamak istemiyordum. Hastaydım, eve gidip dinlenmek hayatımı kurtaracaktı.

"Bakalım gel." Eve girdiğimde gürültülü ortamla yüzüm buruştu. "Annem bulmuştu geçen galiba bir tane. Apple mıydı?"

"Evet." dediğimde başını salladı. Yukarı çıkmaya başladık. Odanın kapısını açıp içeri girdiğimizde gördüğüm görüntü ile kaşlarım havalandı.

Dylan sarışın bir çocukla yatakta oturmuş bir şeyler konuşuyordu ve beni görünce susmuştu birden. Elini yavaşça çocuğun elinden çekerken kaşları çatılı bana baktı.

"Hasta değil misin sen burda ne işin var?" Ev sahibinin uzattığı saatimi alıp ona gösterdim.

"Burda unutmuştum geçen." Başını salladı. "Rahatsız etmeyeyim ben sizi." Çocuğu tanımıyordum ve neden konuştuklarını anlamamıştım. Ya da ne hakkında konuştuklarını.

"Ben bırakırım seni." diyip ayağa kalktığında yanındaki sarışın çocuk da kalkıp bana baktı ve gülümsedi.

"Evet bitti işimiz zaten." Dylan'a döndü. "Sonra görüşürüz o zaman." diye hafif utangaç bir halde konuşup ona yaklaşmasını izledim. Yanağından öptüğünde kaşlarım havalandı.

Dylan gülümsedi. "Görüşürüz." dediğinde çocuğun odadan çıkışını ve kapıyı kapatışını izledim. Boğazımı temizleyip sesimi incelttim.

"Görüşürüz Dylan, umarım bu gece yatakta." dediğimde gözlerini devirdi bana. Güldüm, aklıma bir şarkı sözü geldi. "Ve işte o gelecek, kahramanım, gece yarısı büyük siki..." Kafama bir tane geçirdiğinde kahkahalarla gülmeye başladım. Sadece çocuğa birden sinir olmuştum, aşırı dalga geçesim vardı.

"Yürü." Kolumdan tutup bizi odadan çıkarttığında sırıttım genişçe.

"Tamam, daddy." dediğimde kolumu sıktı. Güldüm tekrar. "Bize gelsene, evde çok sıkıldım."

"İşim var." Merdivenlerde ona döndüm. İşini tahmin edebiliyordum ve tahmin ettiğim şey olmamasını istiyordum.

"Ne işin var?" dediğimde gözlerime bakmaya devam etti. "Yoksa işin bir yetmiş beş boylarında, utangaç, sarışın bir çocuk mu?" Gözlerime bakmaya devam ettiğinde sinirlendim. Dudaklarını araladı ama izin vermedim, omzundan ittim sertçe. "Siktir git. Ben kendim giderim." Hızla merdivenleri inmeye başladım. Öfkelenmiştim birden.

"Dylan, Thomas!" Harden kolunu ikimizin omzuna doladığında durmak zorunda kaldım. Yüzündeki gülümseme silinirken kaşları çatılı bana baktı. "Ne oldu?"

"Ekildim." dediğimde Dylan derin bir nefes aldı.

"Alakası bile yok!" Gözlerimi devirdim tekrar. Beni resmen o çocuğa tercih etmişti, siki için. Yumruğumu sıktım. Gerçek beni cidden öfkelendirmekten başka bir işe yaramıyordu.

"Her neyse, oyun oynuyoruz. Bir el oynamadan sizi bırakmam." Bakışlarım onu buldu. Gözlerinde haylaz ve yaramaz bir ifade vardı. Sırıtışına bakarsak zaten kesinlikle bir şeyler planlamıştı ama sorgulamadım.

"Tamam ama sonra eve gideceğim." Anlaştık anlamında dudağını büzüp başını salladığında herkes gibi koltuklara geçtim. Dylan da tam karşıma oturup bana baktığında gözlerimi devirdim. Hareketlerine sinir olmaya başlamıştım.

O sırada az önce yukarıdaki çocuk da gülümseyerek yanına oturduğunda Dylan'ın anlık bakışları ona kaydı. Bir şeyler söylediğinde ofladım. Cidden fazlaca siki ile düşünüyordu.

"Şişeyi çeviriyoruz. Şişenin gösterdiği iki kişi, şişeyi çeviren ne derse yapmak zorunda. Yoksa altı kere ard arda shot atar." Harden eline aldı yavaşça şişeyi. "Çeviriyorum." Şişeyi çevirdiğinde şişe kendi etrafında dönmeye başladı ve yavaş yavaş durduğunda şansıma sokayım ki Dylan ile beni işaret ediyordu.

Harden genişçe sırıttı. "Öpüşün!" diye sanki yüz yıldır bunu bekliyormuş gibi heyecanla bağırdığında istemsizce güldüm. Gözlerim Dylan'a kaydığında bana bakıyordu, dudaklarını birbirine bastırmıştı.

Sarışın çocuğa kaydı gözlerim. Bana öfke ile bakıyordu. Dudaklarım daha da kıvrıldı. Dylan'ı hayatımdaki en tutkulu şekilde öpecektim amına koyiyim.

"İki dakika." diye eklediğinde ayağa kalktım. Herkes kahkaha atarken yanına oturdum yavaşça. Gözlerime şokla bakıyordu.

"İstemiyorsan yapma." dediğinde omzumu silktim.

"Eve gideceğim ve sarhoş dönmek istemiyorum." Başını salladı. Göz ucuyla sarışın çocuğa baktım, arkadaşı sakin olmasını istercesine omzunu sıkıp kulağına endişe ile bir şeyler fısıldıyordu. Geri Dylan'a döndüm.

"Sen istemiyor musun?" Dudaklarını araladı yavaşça.

"İstiyorum." dediğinde kaşlarım havalandı. "Yani ben de eve gideceğim. Sarhoş dönmek istemiyorum." Güldüm. Yavaşça başımı başına yaklaştırdığımda ikimizin de bakışları dudaklarımıza kaydı.

İlk hamleyi yapıp beni öpen o oldu.

Etraftan kahkahalar ve bağırışmalar gelirken dudaklarımı araladım yavaşça. Öpüşüne karşılık vermeye başladığımda eliyle çenemi tuttu. Dilini dilime kaydırdığında onu karşılayıp öpmeye devam ettim. Karnımda farklı bir ağrı vardı. Oldukça tuhaf ve huzurlu hissediyordum.

Elimi yanağına çıkarttığımda benden ayrılıp nefeslenmeme izin verdi ve tekrar birleştirdi dudaklarımızı. "Süre bitti!" diye Harden bağırdı ama ikimiz de onu duymuyor gibiydik. Öpüşmeye devam ettik. Ara sıra dudaklarımızı saniyelik ayırıp nefeslenmemize izin verdi.

Bir süre sonra kendi isteğiyle nefes nefese benden ayrıldığında etrafa baktım. Herkes bize bakıyordu. Harden boğazını temizledi ve tek kaşını kaldırdı. "Eee, beş dakika oldu?" Gülümseyerek saçlarımı karıştırdım ve geri çekildim.

"Fark etmemişim." Ayağa kalktım. "Bittiyse eve gidiyorum."

"Dylan bitmiş gibi..." Sertçe dirseğini Harden'a geçirdiğinde inleyerek sustu. "Tabi, tabi git." Dylan da ayağa kalktı.

"Ben de geliyorum." Dudaklarım kıvrıldı.

"Kısa boyluyla işin yok muydu senin?" diye sarışına bakarak konuştuğumda çocuk bana öfke ile bakmaya devam etti.

"Hiçbir zaman olmamıştı ki." diye Dylan onun baktığından habersiz konuştuğunda çocuğun yüzünün düşüşünü izledim. "Hadi gidelim." Sırıtarak kolumu omzuna attım ve evden çıktık.

İnsanları delirtmeyi çok seviyordum.

"İşin neydi peki?" Cebinden arabasının anahtarını çıkartırken omzunu silkti.

"Senin için erteleyebileceğim bir şey." dedi yavşakça sırıtırken. Gülerek başına vurdum.

"Yavşama." Omzunu silkti.

"İyi öpüşüyorsun." Şok ve gülme arası yüzüne baktım. Güldüğümde o da güldü. İttim bu sefer onu.

"Biliyorum." dediğimde o güldü bu sefer. Arabasına bindiğimizde motoru çalıştırdı ve bizim eve ilerlemeye başladık. Çok normal gözüküyordu. Sakin. Bende ise durum biraz farklı olabilirdi ama oldukça iyi gizliyordum.

Öpüştüğümüzden beri kalbimin hızını yavaşlatamıyordum ve bu sinirimi bozmaya başlamıştı.
















Thomas biraz şerefsiz sanki.

Kıskandı mı demeliyiz ya da?

Yorum ve vote atmayı unutmayın. Sonra görüşürüz.

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Where stories live. Discover now