STAY -54-

421 38 78
                                    

Biz geldik.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!













Dylan eve gitmemi istememişti. Onda kalabileceğimi söylemişti. Ama o ne kadar kabul etmek istemese de gitmek zorunda kalmıştım, beni engellemeye çalışmıştı ama başaramamıştı. Yanında kalmam ve eve gitmemem her şeyi daha da kötüleştirirdi sadece.

Şimdi kapının önündeydim, elimde anahtar vardı ve sıkıca tutumuştum titreyen elimle. Annem doğum yaklaştığı için teyzemlerin yanına gitmişti Frank ile. Abim ise nişanlısının ailesini ziyaret etmek için Fransa'daydı. Evde sadece babam ve ben vardık. Derin bir nefes çektim içime.

Kapı ben açmadan açıldığında başımı kaldırdım ve babamın öfke kusan mavileri ile karşılaştım. Koluma elini geçirdiği gibi eve çekti beni ve kapıyı kapattı. Kapı çarptığında kalbim korkuyla hızlanmaya başladı. "Baba..."

"Kes sesini." Koltuğa beni fırlatırcasına bıraktığında ellerimi yasladım. O dizlerine ellerini yaslarken bana eğilip yüzünü yüzümün dibine soktu. "Derdin ne senin?" Gözlerimi kaçırdım gözlerinden. "Derdin ne senin?!" diye bağırdığında geriye çekilmeye çalıştım ama ensemden tuttuğu gibi zorla gözlerine baktı. "Söyle, neyse konuşalım derdin." Elini çekmeye çalıştım ama elimi tuttu sertçe boştaki eliyle. Gücüm yetmiyordu.

"Baba..."

"Ne baba? Ne?!" Yüzüm buruştu istemsizce. Gözlerimi korkunç duran gözlerinden çektim.

"Gözüme bak!" Titreyen gözlerimi gözlerine çıkardım. "Neyi hoşuna gitmiyor kızların? Erkeklerin üstüne çıkmasını mı seviyorsun? Gururun yok mu oğlum senin?!" Şakaklarıma vurduğunda gözümden birkaç damla düştü. "Utanmıyor musun Dylan'ın altına girmeye?!"

"Öyle değil." Sesim titriyordu. Engel olamıyordum korkuma.

"Nasılmış?" dedi öfkeyle gülerken.

"Beni seviyor." dedim göz yaşlarıma engel olamazken. İlk şokla gözlerime baktı, durdu bir süre. Ardından kahkahalarla gülmeye başladı.

"Seni seviyor?" dedi inanmazcasına sorarken. Gülmeye devam etti. "Seni seviyor muymuş? Sen de onu mu seviyorsun yoksa?"

"Evet." diye fısıldadığımda yüzündeki ifade yerini yine öfkeye bıraktı. Kolumdan tuttu sertçe, beni kaldırıp merdivenlere iteledi.

"Çık yukarı gözüme gözükme." Kenardaki içki şişesini alıp bardağına hırsla dolurdu. Kollarımla gözlerimi kuruladım. "Gitmeyeceksin okuluna artık. Evden alacaksın eğitimi ne bok olacaksa."

"Bunu yapamazsın!" diye bağırdım göz yaşlarım akarken. Beni eve hapsederek ne elde edecekti? Bardağı sertçe masaya koydu ve bana yaklaştı öfke ile. Geriledim.

"Ne sikimi yapamazmışım?" dedi bana eğilirken. "Söyle, ne sikimi yapamazmışım?!"

"Ben onu seviyorum!" diye bağırdığımda başını tavana kaldırdı derin nefesler alırken. Sakinleştirmeye çalıştı kendini bir süre. Ardından tekrar öfke ile bana eğildi.

"Saçma sapan konuşma, çık odana yat uyu."

"Yediremiyorsun değil mi?!" diye bağırdım içimde dolanlarla. "Lisede senin gibi kızlarla yatıp kalkmamı bekliyordun, Dylan'ın altına girmeme yediremedin değil mi?!"

"Kes sesini!" diye bağırdı elini sıkarak.

"Ben Dylan'ı..." devam edemedim çünkü izin vermedi.

Yüzüme eli birden sertçe indiğinde devam edemedim, dengem kayboldu ve düştüm yere. İçimde dolaşan korku, üzüntü ve hayal kırıklığı ile dudaklarımdan bir hıçkırık döküldü, kendimi tutamadım. Çenemden sertçe tutup beni zorla kendine çevirdi yanıma eğilirken. Ellerimi yere yaslayıp doğrulmaya, ondan uzaklaşmaya çalıştım ama izin vermedi, kolumdan tuttu.

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Where stories live. Discover now