STAY -39-

627 42 63
                                    

Biz geldik.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!











Kapı çaldığında koşarak açtım. Annemin avukat bürosundaki avukattı. Başarılı olduğu için annem onu benim öğretmen davam için tutmuştu. Sübyancılık meselesi.

"Hoşgeldiniz Bayan Harley." dedim genişçe sırıtarak. Gülümseyerek bana eğildi hafif, kadın o kadar uzundu ki bana bile eğilmek zorunda kalıyordu.

"Hoş buldum birtanem." Yanaklarımdan öptüğünde sulu öpmediğine şükrettim. İçeri geçtiğinde kapattım kapıyı. Babam çıktı mutfaktan.

"Bayan Harley, hoş geldiniz." Onu beklediğini anladım. "Bir şey bulabildiniz mi?" Kadının yüzündeki gülümseme silinirken başını salladı hafifçe.

"Korktuğumuz gerçekleşti ama malesef ki davada çok işimize yarayacağından tutmak zorundayım." Arka bahçeye yürümeye başladıklarında kaşlarım çatıldı. Benim davamdı ama hiçbir şeyden haberim yoktu resmen. "Yüz adet yaptırıldığı gibi satıldığını söylüyorlar..." Babam arka bahçenin cam girişini çekip kapattığında sesleri kayboldu.

Omzumu silktim ve koltuğa uzandım eskisi gibi iki seksen. Dylan benimle kimyada bu kadar kötü olamazsın adlı bir texting yapıyordu ve ben sadece mesajları okuyabiliyordum. Çünkü durmuyordu.

En son aklını çelip susmasını sağlamak için, "Sonra seni yatağa itiyorum. Üstüme çıkıyorsun." Yazdım gülerek. Birden yazıyor ibresi silindiğinde gülmeye başladım. Kimya nasihatleri verirken neden sexting yapmaya geçtiğimi anlamaya çalışıyordu. Onu baş başa bıraktım ve telefonumu kenara bırakıp gözlerimi kapattım.

Camın açılma sesiyle uyandığımda babamın yüzü asıktı. Bana döndü bakışları. "Akşam yemeğinde bir şey ister misin birtanem?" diye gülümseyerek sorduğunda Harley bacaklarımı çektiğim koltuğa oturdu. Genişçe sırıttım.

"Köfte ve makarna." Gülümseyerek başını salladığında ayağa kalktım. Ardından cebimdeki flashı yokladım. "Baba bilgisayarını alabilir miyim? Benimki maile girmiyor, bozuldu galiba." Ödev atacaktım fizikçiye.

"Al, garantiye gönderelim bilgisayarını da." Başımı sallayıp arka bahçeye çıkan camı açtım. Ardından masadaki bilgisayara yürüyüp oturdum karşısına.

"Şifresi neydi?" diye bağırdığımda koltuğa otururken bana baktı.

"Doğum tarihin." Başımı salladım, ardından girdim şifreyi. Açılmasını beklerken babamda takılı kaldı gözlerim. Kaşları çatıldı o sırada. Gözleri genişlerken ayağa kalktı. "Thomas dur!" diye endişeyle bağırdığında bilgisayar açıldı.

Önüme serilen video ile şokla gözlerimi kırpıştırdım. Ardından inleme sesleri doldurdu kulağımı. Benim inleme seslerim. Öğretmenimin inleme sesleri. Boylu boyunca yatakta uzanıyordum ve kadın da kasıklarımın üstüne oturmuş beni içine alıyordu. Videosu vardı. Yan açıdan çekilmiş, çırıl çıplak olduğum bir video vardı.

Kalp atışlarım hızlanırken birisi indirdi bilgisayarın kapağını sertçe. Görüntüler hâlâ aklımda benimle dalga geçer gibi oynarken midem bulanmaya başladı. "Thomas?" diye babamın korku dolu sesi geldi kulağıma. Sandalyemi tutup sola çevirdi ve önümde eğildi yavaşça, kulağım uğuldamaya başlamıştı, kalp atışlarımı duyabiliyordum. "İyi misi..." Midemdeki her şey boğazımdan yükselip ağzıma gelirken üstüme kustum.

Hızla doğruluğunda bir kez daha öğürdüm ve yine çıkarttım midemde ne varsa. Sandalyede eğildiğimde çimenler pislendi. Babamın elini sırtımda hissettim, öğürürken tekrar yükseldi boğazımdan acı sıvı.

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Where stories live. Discover now