STAY -40-

646 45 59
                                    

Biz geldik aşklarım. İnş diğerlerine de uğrayacağım.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!

Bölüm smut içerir.









Davadan sonra basket maçımız olduğu için San Fransisco'ya gitmiştik biz. Eski öğretmenim on beş yıl hapis almıştı. Babam şimdi Dylan'ın abisiyle benim kasetlerimi topluyordu ve söylediğine göre seksenini bulmuşlardı bile çoktan. Tek korkuları internete düşmesiydi ama kimse kaseti dönüştürüp siteye yüklemiş gibi durmuyordu.

Bir de bana saldırdığı için içeri giren amcamla uğraşıyordu. Büyükannem kefaletle onu çıkarttırmıştı hapisten ve dediğine göre, "Kardeşler arasında küslük olmaz. O benim ikinci oğlum." diyerek yapmıştı bunu. Babam da tekrar dava açmıştı ve büyükannem, babam ve annem çok büyük kavga etmişti. Galiba komple küsmüştük.

Şimdi ise ben boş ve hafif karanlık basket sahasında şut atıyordum. İlk maçımızı biz kazanmıştık ve sadece bir tane kalmıştı. O da çantada keklik gibi duruyordu.

Arkamdan adım sesleri gelip, elini şortumun açıkta bıraktığı bacağıma götürdüğünde tuttum topu. Diğer kolunu de belime dolayıp beni kendine yapıştırırken başını yanımdan uzattı ve boynumdan öptü. "Biz kazanacağız zaten. Niye çalışıyorsun?" Omzumu silktim.

"Sıkıldım." Elini basket formamın içine sokup vücudumu okşamaya başladı. Onun da forması üstündeydi, antreman yarım saat önce bitmişti. Kendini bana sürttüğünde dudaklarım kıvrıldı. "Senin çavuş uyanmış yine." Güldü.

"Sana dokunmam yetti." Beni kendine çevirip boğazımdan yavaşça kavrarken dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Dilini dilime doladım. Boğazımı hafifçe sıktığında dudaklarına inledim.

Kolumdan tutarak bizi eğdi ve yatırdı sahanın ortasında. Elini boğazımdan çekmeden öpmeye devam ettiğinde elimi saçlarına çıkarttım yavaşça. Nefes nefese dilime dolanan diline karşılık vermeye devam ettim.

Altımda basket şortumu bileklerime kadar sıvayıp çıkarttığında burada yapıp yapmayacağımızı sormadım bile. Basketbol sahasının ortasında sevişecek olmamız beni de heyecanlandırmıyor değildi çünkü. Yarın burada maç yapacaktık.

Şortumu kenara bırakıp dudaklarımızı ayırdı ama elini çekmedi. Şortunu sıvayıp bacaklarımın arasına girdiğinde bıraktı, beni hazırlamaya başlarken dudaklarını boynuma bastırdığında parmakları ile inledim.

Bacaklarımdan iki eliyle tutup beni kasıklarına çektiğinde inledim büyükçe. Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında kollarımı boynuna doladım ve bacak aramda içimde pek de nazik sayılmayacak hareketlerle ileri geri yapmaya başladı.

"Sert sevdiğini biliyorum." diye fısıldadı dudaklarımın üstüne. İnlerken tekrar birleştirdim dudaklarımızı.

"Sert seviyorum." diye fısıldadım nefes nefese. Sırtım her kendini bana vuruşunda ileri geri cilalı parkede kayıyordu. Tek elini bacağımda tutarken diğer eliyle basket formamın üstünü yukarı kaldırdı ve elini bastırdı karnıma. Karnım kasılırken tekrar inledim dudaklarının üstüne.

Ayakkabının parkede çıkarttığı sesle dururken çekti dudaklarını. İkimizin de başı sola döndüğünde koçu gördük. Şaşkınlıkla ikimize bakıyordu. Sertçe yutkundum. Sahanın ortasında deli gibi sevişiyorduk, galiba böyle bakması normaldi.

"Sizi koskoca otele getirdim." dedi kaşları çatılırken. "Burada mı yapıyorsunuz?" Biz niye sürekli birileri tarafından basılıyorduk ya?

Dylan genişçe sırıttı. "Evet." Oflayarak ellerimle yüzümü kapattım. Bıkmıştım sürekli bunu yaşamaktan.

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Where stories live. Discover now