STAY -31-

751 61 29
                                    

Biz geldik.

Darağacı Dansı ya bu akşam ya da yarın gelir. Sonra da TRNC.

Yorum ve vote atmayı unutmayın, iyi okumalar!












"Üzgün ve mutsuz bir kekim şuan." diye Alva konuştuğunda yüzüm düşerken dudaklarımı birbirine bastırdım ve ona sarıldım sıkıca. Elindeki tişörtümü valizime bırakıp o da bana sarıldı.

İki haftadır tanışıyordum onlarla ve bunun bir haftası hastanede geçmişti. Ama yine de kırk yıllık arkadaşımız gibiydim hepsiyle. "Maç tekrar yapılacak bir ay sonraya. Yine görüşeceğiz. Sonra yine buluşuruz." dedim. Ondan ayrıldım. Odadakilere baktım. "Yapmayın böyle, beni de üzüyorsunuz." Hepsinin suratı beş karıştı.

"Beyler doktor nein üzüntü dedi, ne çabuk unuttunuz." diye Miller ellerini çırptığında herkes güldü. "Üzmeyin çocuğu." Yurdun kapısı açıldı.

"Thomas?" Sesiyle derin bir nefes aldım ve tekrar kıyafetlerime yöneldim. "Yardım edeyim mi?"

"Yardıma ihtiyacım yok." Birkaç kişi kıkırdadı. Sadece Dylan'ı yeterince süründürmediğimi fark etmiştim. Hasta halimden yararlanıp arada kaynatacaktı resmen.

"Uçakta benimle gideceksin, farkındasın değil mi?"

"Seninle gitmemek için business class aldım." Yanıma eğildi şokla dudakları aralanmış şekilde.

"Ciddi misin sen?" Güldüm alayla.

"Harden zekanda problem olduğunu söylemişti ama inanmamıştım." Derin bir nefes alırken dudaklarını birbirine bastırıp yüzünü sıvazladı.

"Valizini taşıyayım mı, yorulma." Fermuarını çektim.

"Ölmüyorum Dylan. Neredeyse iyi hissetmeye başladım bile." Tek farkı artık ilaç kullanıyordum ve daha tam toparlayamadığım için hastaydım biraz.

"Baban sana yardım etmemi söyledi." Gözlerim genişlerken korkuyla ona baktım.

"Hani beni idare edecektin? Hani otelde olduğumu söyleyecektin?" Normalde Dylan almaya gelecekti eşyalarımı. Abim annemi ve kardeşimi geri eve götürmüştü. Babam da hastane masraflarını ödemeye gitmişti.

"Babanın işi erken bitmiş, erken gelmiş o yüzden. Aşağıda şimdi." Oflayarak yanaklarımı şişirdim. Gitmeden önce yataktan kalkmamam ile ilgili oldukça büyük nasihatlar söylemişti ama dinlememiştim. Boku yemiştim yani.

"Bir şeyi de halletsen ölürsün zaten." dedim oflayarak.

"Ben ne yaptım ya..."

"Sus." Arkadaşlarıma döndüm. "Hadi vedalaşalım." Hepsi hafif hüzünle gözlerime baktı.

Hepsi ile sırayla sarılarak vedalaştım ve elimde valizle çıktım yurt odasından. Asansöre geldiğimizde gerginlikle ayağımı titretiyordum. Valizlerimi Dylan taşıyordu çünkü babam bir de bunları taşıdığımı görürse beni gebertebilirdi.

Yurttan çıktığımızda babam kiraladığı arabanın önünde kollarını birleştirmiş yüzünde, "Hesap vakti." İfadesi ile bana bakıyordu. Şirince gülümsemeyi denedim Dylan valizlerimi bagaja koyarken.

"Baba şöyle ki..."

"Ben sana kalkmayacaksın demedim mi?" Dudaklarımı büzdüm.

"Bir haftadır yatıyorum."

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Where stories live. Discover now