STAY -27-

791 68 49
                                    

Korktun mu

Biz geldik.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar.













Babam en geç bir hafta içinde okul işlemlerimi halledeceğini söylemişti. Yatılı olsun istiyordum bu sefer. Uzaklaşmak istiyordum. Kabul etmişlerdi. Onlar da benim için daha iyi olacağını biliyorlardı. San Francisco'ya gidiyordum.

Antremanın olduğu kapıyı açıp spor salonuna girdiğimde kapıdan çıkan ses ile herkesin sesleri kesildi yavaşça. Dylan'ın gözlerinin üzerimde olduğunu biliyordum ama o burada yokmuş gibi davranmaya çalışarak Harden'a yürüdüm. Çantamdan formayı çıkartıp ona verdim.

"Takımdan ayrılıyor musun?" diye sorduğunda gözlerine baktım.

"Okul değiştiriyorum." Duyduğunu biliyordum çünkü herkes gibi o da beni dinliyordu. Harden'ın gözlerini hüzün kapladı. "San Francisco'da yatılı bir liseye gideceğim. Burada değil yani."

"Neden?" diye mırıldandı. Gülümsedim.

"Zor bir yıl geçiriyorum, uzaklaşmam lazım. Hatalarım gittikçe birikiyor ve ben altından kalkamaz hale geldim." Başını salladı.

"Daha iyi olacak mısın?" Bilmem anlamında omzumu silktim.

"Umarım." Başını salladı. Dylan dışında herkes ile sarıldığımda en sona o kalmıştı. Karşı karşıya durduk. Gözlerimi yerden dikip gözlerine baktım bir pişmanlık ifadesi aramak için. Beklemiyordum. O yüzden dolu gözlerini görünce şoka uğradım.

Yine de hiçbir şey demeden ona arkamı dönüp spor salonundan uzaklaşmaya başladım. Kapıyı açıp omzumdan geriye baktığımda yaşlar düşen gözleri kalbime bir ağrı soktu ama artık ona yapabileceğim hiçbir şeyim kalmamıştı. Bir yaptığı bir yaptığını tutmuyordu, mesela benden nefret etmesine rağmen şuan neden ağladığını bilmiyordum. Yorulmuştum. Şubatta, beş ay sonra gidecekti ve ben buna devam edemezdim.

Okuldan çıkıp eve doğru yürümeye başladığımda telefonum çaldı. Babam arıyordu. Hızlıca açıp kulağıma götürdüm. "Efendim baba?"

"Okul işlemlerini tamamladım. Eve gel, konuşalım." Bu kadar hızlı olması kalbimde bir burukluk bıraksa da onu onaylayıp telefonu kapattım ve eve yürümeye devam ettim.

Eve geldiğimde içeride oldukça belirgin bir hüzün vardı. "Hadi ama." diye böldüm ortamı ama ben de ağlamak üzereydim. Tüm valizlerim hazırdı çünkü, sadece kimse bu kadar hızlı olmasını beklemiyordu. "Uçakla bir buçuk saat, o kadar da yok." Annem göz yaşlarını sildi. Abim ve babam bile ağlamak üzereydi. Hatta babam galiba ağlıyordu gizlice.

"Daha on altı yaşındasın. Bu kadar hızlı olmasını beklemiyordum. Evden gitmenin." Anneme baktım. Tanrım cidden ağlayacaktım.

"Anne yapma." Hızla yaşlanmış gözlerimi kuruladım kucağımda James'i tutarken. "Hadi vedalaşalım. Uçak kaçacak."

Uzun bir vedalaşma faslından sonra evden çıkmıştım valizlerimle. Annem gelemiyordu, babam onun fazla yorulmasını istememişti. Babam ve abim ile havaalanına gidiyorduk ve onlarla da orda vedalaşacaktım. Uçaktan inişimde okuldan babamın tanıdığı beni alıp okula götürecekti. Şimdi ise kalbimde büyük bir üzüntü ile yolları izliyordum. Sadece bir kez daha Dylan'a sarılmak isterdim, bana yaptıklarına rağmen ondan nefret edemiyordum çünkü aptaldım.

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Where stories live. Discover now