STAY -37-

659 49 77
                                    

Biz geldik.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!


















"Dylan beni gebertecek." dediğinde elimdeki sarmadan bir nefes daha çektim içime. "Neden buna izin veriyorum, bilmiyorum." Gözlerimi kapatıp başımı sandalyeye yasladım. Kafamı dağıtmama ihtiyacım vardı ve ot cidden işe yarıyordu.

"Grace ne zaman çıkacak?" diye sordum. Babam Grace ile sevgili olduğumu zannediyordu, Grace annesinin ilk evliliğinden ablasıydı Elliot'un. Ona olayı anlatırken bizim yanımızdaydı, telefonuna baktığı için ilgilenmediğini zannetmiştim ama bana yardımcı olacağını söylediğinde çok mutlu olmuştum. Bugün cumartesiydi ve onu babama götürecektim.

Tam dudaklarını aralamıştı ki kapı tıklatıldı. "Thomas, ben aşağıdayım!"

"Geliyorum!" Bitmek üzere olan sarmayı küllüğe bastırdım ve ayağa kalktım. Yüzümü sıvazladım ardından, garip olmuştum.

"Cidden babanın karşısına böyle kafan iyi mi çıkacaksın?" Omzumu silktim. "Anlarsa?"

"Sarhoşum derim." Geçen yıldan alışıktı. Gözlerimi ovalayarak odasından çıktım ve merdivenleri inmeye başladım.

"Hadi, gidelim." dedi sarı saçlarını düzeltirken. Başımı salladım ve evden çıktık.

Eve geldiğimizde annem açtı kapıyı. Bana baktı birkaç saniye ifadesizce. "Nereye gidecek bu işin sonu?" dediğinde Grace ikimize baktı.

"Annen biliyor mu?" diye sorduğunda homurdanarak yüzümü sıvazladım. Bok gibi bir gündü gerçekten. Resmen eve babamı tanıştırmak için sahte sevgilimi getiriyordum. Üstelik gerçeği bu kadar iyi tanırken.

"Bilmiyorum anne." Eve girdik, babam gözüktü salondan. Gülümseyerek bize bakarken Grace'e yaklaştı.

"Hoş geldin." Sarılmalarını izledim. "Sen..."

"Grace." dedi hızla. Salona yemeğin hazır olduğu masaya geçmeden önce ceketini, çantasını aldım ve portmantoya astım. İçeri girdik.

Masaya oturduğumuzda Grace yanıma oturdu. "Nereden tanıştınız?" diye babam kıza bakarak sorduğunda gülümsedi. Yemeğimle oynamaya başladım. Cidden güzel kızdı ama artık Dylan dışında kızları bırak kimseye yükselemiyordum.

"Basketbol takımıyla bir kafeye gelmişlerdi, orda tanıştık." Babam önüne yemek koyduğunda gülümsedi. "Teşekkür ederim."

"Aynı yaşta mısınız?" Dudaklarıma götürdüğüm su bardağını tuttum. Babama baktım kaşlarım kalkık.

"Ne yapacaksın? Benden on altı yaş büyük değil, merak etme." dediğimde sessizlik oldu masada. Gülerek bardağımı bıraktım, bana bakıyordu ciddi bir ifadeyle. "Şaka yapıyorum, çok gerginsin. Rahatla biraz."

"Bir yaş büyüğüm ondan." dediğinde babam başını salladı benden gözlerini çekip. Gülerek yemeğimden bir çatal aldım. Konuşmaya devam ettiler ama babam bende bir sorun olduğunu anlamıştı. Ara sıra bana olan bakışlarını yakalıyordum.

Tek umudum bu lanet akşam yemeğinin hızlı bitmesiydi. Sonra biraz dağıtmak istiyordum. Kafamı dağıtarak toplamam ne kadar mantıklıydı bilmiyorum ama buna ihtiyacım vardı. Birkaç biraya ve belki de biraz shot atmaya.

Sadece bir geceliğine olsa da Dylan ile olan imkansız aşkımızın derdini yaşamak istemiyordum. Her zaman onun arkasında olup, onu olduğu gibi kabul eden bir babası vardı. Benimkinin aksine.

sometimes all I think about is you [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Where stories live. Discover now