GARSON

427 37 0
                                    

Sırlarımız vardı. Herkesin birilerinden sakladıkları, kendine bile söyleyemedikleri vardı.
Önder'in benimle sahilde konuştuğu günden beri aileme ulaşamamıştım. Ne annem ne de babam telefonlarımı açmıyordu. Ortada onların da bana söyleyemediği bir sır mı vardı yoksa Önder ailemle ilgili konuşurken yalnızca atıp tutuyor muydu bilmiyordum. Tek bildiğim o günden beri salondaki koltukta sabahladığımdı. Korkuyordum. Her ne kadar Zafir buna karşı önlem alacağını söylemiş olsa da geceleri tedirgin oluyordum. Zaten o günden beri Zafir'i doğru düzgün göremiyordum. Ara sıra okula gelmiyordu ve ne ile uğraştığını merak ediyordum.

Adımlarım okul bahçesinden içeri girer girmez çalmaya başlayan telefonumu ceketimin cebinden çıkarıp arayana baktım. Afra'ydı. Telefonu sessize alıp cebime geri bırakırken gözlerim bahçede Aslan'ı arıyordu. Bugün onunla şu yarım kalan konu hakkında konuşacaktım. Zafir'e yardım edebileceğimi söylemişti.

Hava yine bozuk olsa da geçtiğimiz günlere göre çok daha iyiydi ve bu yüzden okulun büyük bir çoğunluğu dersten önce bahçedeydi. Aslan'ın da buralarda bir yerlerde olacağına inanıyordum.
İlerdeki çardak tarzında duran banklarda göz gezdirdim ve aradığım bedenlerden herhangi birini bile göremeyince futbol sahasına doğru yöneldim.
Basamaklardan aşağısı kalabalık görünüyordu. Takım oradaydı ve biraz daha dikkat ettiğimde en baştaki kalenin yanında kalenin direklerinden birine yaslanmış olan Zafir'i görmüştüm.
Takım kaptanı olarak takımın yaptığı ısınma hareketlerini seyrediyordu. Anlaşılan birazdan antrenmanları başlayacaktı.

Önümdeki basamakları hızlı bir şekilde inmeye başladım ve diğerlerini umursamadan sahaya girerek Aslan'a seslendim. Zafir'le aramızda epey mesafe vardı, muhtemelen Aslan'a seslendiğimi duymamıştı bile ama bunu anlamayacak bir adam değildi. Kaldı ki kaşlarını çatmış benim neden sahaya girdiğimi sorgular gibi bakarken çok yakında nedenini bizzat öğreneceği de kesindi.

Aslan bir yandan bacağını kendine doğru çekmiş ısınma hareketlerini yapmaya çalışıyor bir yandan da bana anlamaz gibi bakıyordu. "N'oldu kızım sabah sabah, rüyanda mı gördün beni?"

"Ha-ha-ha ne kadar komiksin sen öyle. Bir gelsene konuşmamız gerekiyor."

Etrafında kimse olmadığı için rahatça yanına yaklaşabilmiştim. Ona yaklaştığımı görünce "Burada konuşalım, seni dinliyorum." dedi. Zafir böyle bakarken mi? diyemedim.

"Geçen gün spor salonunda konuştuklarımızı hatırlıyorsun değil mi?"

Düşünür gibi bakışlarını kıstı. "Şu yardım etme konusundan bahsediyorsun." Gruba uygun bir şekilde hareket ediyorken yere uzanmış ve bisiklete biner gibi bacaklarını sırayla kendine çekmeye başlamıştı.

"Evet, sonra konuşuruz dedin ama konuşamadık. Beni ekmek için dememişsindir umarım, çünkü bundan kolay kolay vazgeçmeyeceğim. Önder şimdi de beni tehdit ediyor."

"Öyleymiş, duydum." Nefes nefeseydi. "Ama merak etme Zafir senin için evinin önünde nöbet tutan bir polis grubu ayarladı."

"Şaka yapıyor olmalısın."

Ayaklarını ileriye doğru uzattı ve duraklayarak ayağa kalktı. "Ne? Hiç fark etmedin mi? Gece ışıklarını da mı görmedin?"

Şimdi düşününce dün gece gördüğümü hatırlıyordum ama bunu asla üzerime alınmamıştım. Aksine komşularla ilgili bir sorun vardır diye düşünüyordum. "Mahalleyle ilgili bir sorun var sanıyordum."

Gülümsedi. "Sandığımdan daha safsın Havin."

Yüzümü ekşittim. "Sadece tüm bunlara alışkın biri değilim."

UĞUR GETİRMEYEN BÖCEKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin