1.1

6K 301 39
                                    

Mafya Kocişim: Çiçeğim.. (01.01)

Ela: Ay tövbe Estağfurullah

Ela: Canım?

Mafya Kocişim: Sana ihtiyacım var. Geleyim mi?

Ela: Canım, saat kaç haberin var mı?

Ela: Sarhoş musun lan..

Mafya Kocişim: Hayır, değilim.

Mafya Kocişim: İstemiyor musun gelmemi?

Ela: Gel. Bekliyorum.

Mafya Kocişim: Teşekkür ederim.

Ela: Teşekkür etme, lütfen.

Ela: Lütfen hızlı gel, bu hâlin beni korkutuyor. Adresi atıyorum.

Mafya Kocişim: Lütfen korkma. Geliyorum. Adresi biliyorum.

Endişeyle etrafta dolanıyordum. Ördekli pijamamla kapıda onun gelmesini bekliyordum. Parmağımla kapı eşiğinde ritim tutuyordum. Adım sesleri duymamla duruşumu dikleştirdim. Kapıda darmadağın olmuş Kaya'yı gördüğümde, acıyı en derinden hissetmiştim. Yavaş adımlarla bana yaklaştığında hızlıca boynuna sarıldım. Boyum yetmediği için başını eğdi ve belimden sarıldı. Kafasını boynuna gömdü. Birkaç dakika böyle durduktan sonra geri çekildim. Kıpkırmızı gözlerine baktım. Elimi kirli sakallarına götürdüm, yanağını okşamaya başladım.

"Anlatmak ister misin?" Dedim fısıldar bir şekilde. Başını onaylamaz şekilde salladığında gülümsemeye çalışarak ona tekrardan sarıldım. "Sorun değil, yanındayım. Hadi gel içeriye kahve vereyim sana."

"Saat çok geç, uyumalısın." Çatallanmış sesiyle zar zor konuşuyordu. Başımı onaylamaz şekilde salladım ve elini kavrayıp hafifçe eve doğru çektim. Büyük ve yapılı bedeni, benim cılız gücüme etkisiz haldeydi. Koltuğa oturdu ve arkasına yaslandı. Mutfağa gitmeden önce yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Filtre kahveyi hazırlamak için mutfağa ilerledim. Kahve makinesine kahveyi doldurdum. Hazırlanmasını beklerken mutfak zeminine dayandım. Esnememi tutamıyordum. Saat çok geçti, fakat zihnim ve bedenim Kaya için uyanık kalmaya zorluyordu kendini. Belimde hissettiğim ellerle gülümsedim. Kolları beni sıkıca sararken kafamı arkaya yasladım. Ellerinin üstüne ellerimi koydum ve baş parmağımla elini okşamaya başladım. Boynuma küçük bir öpücük kondurdu. "Bunu söylemek zor. Fakat, seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum fakat şu an kendinde değilsin. Söylediğine pişman olmanı istemiyorum." Dedim acı bir gülümsemeyle. Neden bu kadar özgüvensizsin? Sessiz kaldı. O da pişman olacağını biliyordu. Kahvenin hazır olduğunu fark ettiğimde kollarından ayrıldım. Ona kızgın değildim. Kimseyi kendime aşık olmaya zorlayamazdım. Kahveyi beyaz kupaya koydum. Ona uzattığımda gülümsedi.

"Bunu dediğim için hiçbir zaman pişman olmayacağım Melodi." Dediğinde dengemi kaybetmişcesine duvara dayadım kendimi. Melodi... Göz yaşlarım tutamayacağım kadar çoğaldığında elimi ağzıma götürdüm. Kendimi tutabilmek için dudağımı parçalayacak şekilde ısırdım. Şu an kötü durumdaydı. Üstüne bir de ben eklenemezdim.

"Olmayacağını biliyorum canım. Hadi gel, otur salona kendine gel." Dedim titreyen sesimle. Yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Arkasını döndüğünde gözümden bir yaş kendini tutamayarak aktığında ellerimle yüzümü kapatmıştım. Acıttı mı? Hoşlandığı kızın acısını azaltmak için senin yanına gelmesi, acıttı mı? Çok... acıttı.

Yanına doğru yaklaştığında gülümseyerek yanına ilerledim. Yanına oturdum. Ellerimi dizlerime koydum. Baygın bakışlarım yerdeydi. Düşüncelere dalmıştım. Bana daha önceden de Melodi olduğumu düşünerek mi yazmıştı? Gözlerim dolmaya tekrardan başladığında kafamı Kaya'ya çevirdim. Kahvesinin dibini içiyordu. Bardağı masaya bıraktı. Ayağa kalktığında aynı şekilde ayağa kalktım. Yüzümü ellerinin arasına aldı ve gözümün kenarından öptü. Acı gülümseme yüzüme tekrardan yerleşti. Kendine yazık ediyorsun.

"Ben gitsem iyi olacak. Sen de hemen uyu. Tamam mı güzelim?" Dediğinde başımı onaylar şekilde sallamakla yetindim. Gülümsedi ve benden ayrıldı. Kapıya doğru ilerlediğinde yüzümü oraya çevirdim. Evden ayrıldı ve kapıyı kapattı. Adım sesleri yok olduğunda kendimi koltuğa attım. Göz yaşlarımı serbest bıraktım. Ondan hoşlanıyorsun, değil mi? Evet.

Gmail Hatası|TextingWhere stories live. Discover now