4.2

1.4K 59 0
                                    

"Kaya, saçmalıyor olmalısın." Kaya'yla fısıldar bir şekilde konuşuyordum. O adam gitmiş, ikimiz odada tek kalmıştık. Kaya bileğimden beni tutmaya çalıştığında hızlıca kolumu çektim. "Sen takıntılı bir sapık mısın?"

"Ela, kızgınsın biliyorum." Evet, cidden benim özgürlüğümü elimden alacaktı. Sinirle sertçe bir tokat attığımda yüzü sağa doğru savruldu. Kafasını yavaşça bana çevirdi. Gözlerindeki hayal kırıklığı belliydi. Bana yaklaştığında geriye doğru birkaç adım attım. "Ela?"

"Eğer, bana dokunmaya çalışırsan polisi ararım." Her kelimesini bastıra bastıra söylemiştim. Kaya şaşkınlıkla bana bakıyordu. Daha fazla odada kalmaya dayanamayak odadan çıktım. Kaya'nın kaç gündür yaptığı aptal hareketlerin hepsinin sonucu belliydi. Odama girip çantamı topladım.

"Ela nereye?" Gökhan'ın sesini duyduğumda arkama küçük bir bakış attım. Çantamı alıp hızlıca arkama döndüm. Yüzümü görünce şaşkınlıkla beni inceledi. "Ne oluyor?"

"Kaya'nın bu aptal planını biliyordun değil mi?" Sinirle konuşurken bir yandan da gitmek için önümden çekilmesini bekliyordum. Başını onaylar şekilde salladığında bıkkınlıkla nefesimi verdim ve hızlıca odadan ayrıldım. Hızlı adımlarla çıkışa ilerlerken iki koruma önümü kapattı. Soldan geçmeye çalıştığımda hızlıca önümü kapattılar.

"Kaya Bey sizi arabaya binmenizi rica etti." Korumalardan birisi konuştuğunda aralarından geçerek topuklularımla ilerlemeye devam ettim. Kolumda korumalardan birisinin elini hissettiğimde çantamı sertçe yüzüne vurdum. Beklemiyor olmalı ki birkaç adım geriye doğru adım attı. Diğeri hızlıca bana yaklaştığında belindeki silaha yöneldim. Almama izin vermeden hareketimi kısıtlayacak şekilde ellerimi kavradı.

"Anca böyle gelin, kurtulunca hepinizi mahvedeceğim!" Tiksinircesine bağırdım. Korumalar sertçe beni içeri soktuğunda hızlıca telefonu elime aldım ve polisin numarasını tuşladım. Korumalar hızlıca telefonu elimden aldığında kaçma şansımın yok olduğunu anlamıştım.

-💬-
5 gün sonra...

"Kahretsin." Son denediğim çıkış da başarısızdı. Burada kalmıştım. Kaçsam ne olacaktı ki? Ormandaydık. Asla kurtulamazdım.

"Bu çıkış da mı başarısız?" Onur keyifle konuştuğunda sinirle nefesimi verdim. Benle alay ediyor olmalıydı. Kilitli olan son kapının yanına oturdum. Sakinleşmem gerekiyordu. Başka neresi vardı ki? Arka cama baktım. Atlarsam büyük ihtimalle buradan çıkardım. Ancak büyük ihtimalle bütün kemiklerim kırılırdı.  "Özgürlüğün senin için bu kadar önemli mi?"

"Bu kadar önemli." Cama baktığımı fark etmişti. Mırıldanır bir şekilde cevap verdiğimde bıkkınlıkla nefesini verdi ve beni onayladı. Yanımdan uzaklaşırken hızlıca ayağa kalktım. Bu aptal evi gezecek, bir çıkış bulacaktım. Hızlıca bahçenin etrafında dolaşmaya başladım. Hiçbir şey bulamıyordum.

"Ela Hanım, yemek hazır." Hizmetçilerden birisi bana seslendiğinde onu duymazlıktan gelerek gezinmeye devam ettim. O yemekleri asla yemeyecektim. İçinde bir şey olduklarından oldukça emindim. "5 gündür hiçbir şey yemiyorsunuz. Kaya öğrenirse oldukça üzülecektir."

"Ne yapar ki? Öldürür mü?" Dalga geçer bir tınıyla söylediğim bu cümlenin gerçekliğini düşünmeye başladım. Hayatımı ne kadar çok sevdiğimi bilen adam, beni buraya hapsetmişti. Hayatımı elimden almıştı. "Bak onu yapar, bilirsin."

"Kendisi hakkında böyle düşündüğünüzü duysa öldüreceği kişi kendisi oldurdu." Onur ciddiyetini bozmadan söylediği bu cümle gülmeme sebep olmuştu. Başımı onaylamaz şekilde salladım. Bu mümkün olamazdı. "Göreceksin Ela, göreceksin."

Gmail Hatası|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin