3.0

2.8K 123 15
                                    

Korkuyordum. Sonunda bir şey olacağından çok korkuyordum. Kafamı Kaya'nın sırtına yasladım ve Kaya'nın sırtıyla benim göğsümün arasında Dila'yı salladım.

Dila'nın tiz ağlama sesi ve silah sesleri ortalıkta dolaşıyordu. Bense gözlerimi kapatmış bitmesini bekliyordum. Silah sesi duyulduğunda gözlerimi korkuyla açtım. Bakışlarımı Dila'ya çevirdiğimde hiçbir şeyi yoktu. Kaya'ya baktığımda derin nefesler alıp veriyordu.

"Kaya?" Dediğimde uzun bir sessizlik oluştu. Hızlıca Kaya'nın yüzünü görecek şekilde önüne geçtiğimde eli kan içindeydi. Başka yerinde hiçbir sıkıntı yoktu.

"Şerefsiz." Dedi fısıldar bir şekilde. Dila'yı tuttuğum bir elimi Kaya'nın eline götürdüm. Elini hızlıca çektiğinde bakışlarımı gözlerine çevirdim. "Elin kan olmasın."

"Saçmalama Kaya, ver bakalım." Dedim ve elini tuttum. Yüzüme yaklaştırdım. Derin gibi gözüküyordu. Yutkundum. Canı çok acıyor olmalıydı. Bakışlarımı gözlerine çevirdim. Gözlerinin derinliklerine baktım. Hiçbir acı duygusu yoktu. "Derin bir yara. Gel hastaneye gidelim."

"Silah yarası. Elbet polisi çağırırlar. Diyebileceğim bir şey yok ki." Dediğinde yutkundum. Haklıydı. Derin bir nefes aldım.

"Kurşun hâlâ içinde mi?" Dedim ve cevabını bekledim. Dila ağlamaktan yorgun düşmüş olmalı ki boynumda uyuyordu.

"Sanırım hayır." Dedi derin bir nefes verirken. Dila'ya bakıyordu. "Siz ikiniz eve dönün. Ben de diktireyim elimi."

"Saçmalama Kaya, beraber gideceğiz." Dediğim anda bakışlarını çantama çevrildi. Aynı şekilde çantama baktığımda telefonumun titrediğini gördüm. Yengemdi. Kaya'ya tekrardan döndüğümde Kaya gülümseyerek bana doğru yaklaştı ve gözümün kenarına küçük bir öpücük kondurdu.

"Siz eve gidin. Seni arayacağım." Dediğinde bıkkınlıkla nefesimi verdim. Dila'yı tutmadığım -boşta kalan- kolumla Kaya'ya sarıldım. Kanlı elini arkasına sakladı. "Hadi acele et."

"Kendine lütfen dikkat et." Dedim istemsizce titreyen sesimle. Beni onayladı. Zarar görmemiş elini telefonuna götürdü ve birisinin numarasını tuşlayıp kulağına götürdü. Kulağında tutarken uyanık olan Dila'ya gülümseyip el salladı. Dila da ona el salladığında istemsizce oluşan gülümsememi tutmadım. Çok tatlılardı. Kaya telefonda konuşmaya başladığında çantamdan telefonumu aldım. Yengemi hızlıca aradım.

"Yenge parktayız. Geliyoruz şimdi."

-💬-
Bir süre sonra...

Çiçeğimm: Kaya, nasıl oldun?

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Birazdan doktor gelecek.

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Yengen yanında mı?

Çiçeğimm: Dila'yı aldı. Annemlerle gittiler. Evde tekim.

Çiçeğimm: Fazla kan vardı. İyi misin?

Dağdan düşmüş Kaya parçası: İki kurşun, hiçbir şey olmaz.

Çiçeğimm: İki kurşunla adam ölür! Ne demek bir şey olmaz?

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Gerildik, biliyorum.

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Fakat bana bir şey olmaz. [Yazar Not: Bu sözü aklınızda tutun.. ;)]

Çiçeğimm: Pekâlâ, süper kahraman!

Dağdan düşmüş Kaya parçası: 😁

Çiçeğimm: Elini dikecekler değil mi?

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Evet, sanırım. Doktor daha gelmedi.

Çiçeğimm: Nasıl yazıyorsun o zaman? Elin acımıyor mu?

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Acımıyor. :)

Çiçeğimm: Doktor gidince bana uğramak ister misin?

Çiçeğimm: Aklım sende kaldı.

Çiçeğimm: Hem sana bir sürprizim var. :)

Çiçeğimm: Hem ev de boş. Rahat rahat takılırız.

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Bu ne terbiyesizlik, ev boş da ne demek? (Görüldü.)

Dağdan düşmüş Kaya parçası: Bir kaç saate sendeyim demek. :)

Çiçeğimm: Bekliyorum. :)

Gmail Hatası|TextingNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ