- 1. Kitap Final -

1.7K 61 0
                                    

"Emre, lütfen ağlama." Emre'ye sıkıca sarıldım. Salya sümük ağlarken bana sıkıca sarıldı. Melis de hızlıca bana sarıldı. "Söz veriyorum mümkün olduğunca hızlı geri döneceğim."

"Daha yurtdışından yeni geldin. Neden bu kadar hızlı gitmek zorundasın? Seni çok özledim." Emre çocuksu bir üzgünlükle konuştuğunda yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Melis'in titreyen ellerini tutup karşıma aldım.

"Sadece birkaç hafta. Söz veriyorum." Dedim fısıldar bir şekilde. Melis beni başıyla onayladığında ikisine son kez sarıldım ve çekilip valizimi kavradım. Valizi taşımamda yardım etmek için Emre hızlıca öne atladı ve valizi alıp merdivenlerden aşağı inmeye başladık. Arabaya yerleştirebilmesi için kapıyı açtım. Bagaja yerleştirdi. Ardından kapıyı kapatıp bana döndü. Son dakikaya kadar beni pes ettirmek için elinden geleni yapacağı belliydi. "Artık gitsem iyi olacak."

"Pekâlâ, görüşürüz." Dedi ağlak bir ses tonuyla. Derin bir nefes verdim ve yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Melis'e sıkıca sarıldım. Vedalaştıktan sonra arabaya bindim ve çalıştırıp binadan uzaklaştım. Şirkete doğru sürmek için direksiyonu döndürdüm. Kaya'yla son konuşmamızı yapmaya gidiyordum. İlk mesajını hatırlıyor musun Ela? Küçük bir kahkaha attım. Hatırlıyordum. Lise ergenleri gibi onunla mesajlaşıyordum. Flört ediyordum. Tam anlamıyla saçmalıktı.

Arabayı park ettim ve hızlıca şirkete doğru ilerledim. Gökhan'la karşılaştığımızda gülümsedim. Aynı gülümsemeyle bana doğru yaklaştı. Gözlüğünü düzeltti.

"Hoş geldin. Tekrardan." Dediğinde başımı onaylamaz şekilde salladım. Burada kalmayacaktım. Birkaç eşyamı alıp ayrılacaktım. Ayrıca Kaya'yla bir konuşma yapacaktım.

"Annemlerin yanına gideceğim. Sadece Kaya'yla son kez konuşmaya geldim." Gökhan şaşkınlıkla bana baktığında gülümsemeye çalıştım. Önüne düşen gözlüğünü hızlıca eline aldı.

"Siz?" Dediğinde başımı onaylar şekilde salladım. Anlamıştı. Aranızdaki her şeyin bittiğini...

"Kaya'nın yanına gitsem iyi olacak." Dediğimde beni onayladı. Vedalaştıktan sonra Kaya'nın odasına doğru ilerlemeye başladım. Kapıya yaklaştığımda derin bir nefes aldım. Kapıyı tıkladıktan sonra yavaşça açtım. İçeriye girdiğimde Kaya bakışlarını bana çevirdi. Heyecanla gülümsedi ve sandalyeden kalktı. "Kaya, son kez konuşmaya geldim."

"Neyin hakkında?" Dediğinde ikimizi gösterdim. Duraksadı ve anlamayarak bana baktı. Aldığım derin nefesi verdim.

"Kaya ben annemlerin yanına gideceğim, dediğim gibi fakat döndüğümde..." Duraksadım. Konuşmak oldukça zor geliyordu. Kalbim buna demeye izin vermezken aklım ilerlemeye devam etmem gerektiğini söylüyordu. "Yanına gelmeyeceğim. Dün akşam valizimi hazırlarken düşündüm ve karar kıldım ki, ikimiz birbirimize uygun değiliz. Seni tutmak da istemiyorum. Hayatlarımıza başka kişilerle ve başka anılarla devam edelim."

"Ela, hayır." Hızlıca kolumdan tutup kendine çekti. Başını onaylamaz şekilde sallarken yanağını elleri arasına aldı. "Ela ben cidden özür dilerim. Bu kadar büyüyeceğini bilseydim Allah belamı versin ki böyle yapmazdım."

"Üzgünüm Kaya. Keşke benim de düşüncemi öğrenmek isteseydin." Geriye çekilmeye çalıştığımda kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Burnunu saçlarıma gömdü. Sanırım buna senin de ihtiyacın var. Son kez.

"Lütfen gitme." Sesi titriyordu. Sarıldım ve kokusunu son kez içime çektim. Çok güzel kokuyordu. Belki son kez sarıldığını bildiğin içindir. "Çiçeğim, lütfen."

"Bana zaman ver Kaya." Ondan uzaklaştım. Hayal kırıklığıyla bana bakıyordu. Geriye doğru giden adımlarımdan sonra arkamı döndüm ve odadan çıktım. Kapıyı kapattıktan sonra durdum. Derin bir nefes verdim. Kırılan eşya sesleri kulağıma doldu. Kaya sinirini çıkarıyordu. Hızlıca kapıdan ayrıldım. Odama gidip eşyalarımı aldım. Odadaki solmuş çiçeklere döndüm. Kaya'nın sırf sana umut olduğunu bildiği için aldığı 1 oda dolusu çiçek buketlerine... Yutkundum.

Hızlıca eşyalarımı alıp odadan çıktım. Burada ne kadar uzun süre kalırsam, o kadar gitme isteğim azalacaktı. Binadan çıktım ve arabaya doğru ilerledim. Cebimden hızlıca anahtarı çıkardım. Arabanın kilidini açtım ve sürücü koltuğuna oturdum. Arabayı çalıştırmadan önce birkaç saniye durdum. Buna hazır mıydım bilemiyordum.

"Geç kaldın." Dedim kendime, hızlıca arabayı çalıştırıp uzaklaşmaya başladım. Annemlerin köyünün yolunda ilerlerken radyoyu açtım. Şebnem Ferah'ın Bu Aşk Sana Fazla şarkısı başlamıştı.

"Yokluğun varlığın bir...
Dünüm yok yarınım sır,
Nasıl inanırım sana?"

Bu şarkıyı seviyordum, gülümsedim. Uzun bir süre sonra... Ormanlık yola girdim. Şehirden ayrıldığımı gösteren tabela görüş alanıma girdiğimde hızımı arttırdım. Şehirden ayrıldığımda üstümden büyük bir yük atılmış gibi hafiflemiştim.

"Yeni bir başlangıç..." Diye mırıldandım. Şarkı devam ederken derin bir nefes verdim. Her şey iyi olacak. İnanıyorum. İyi olacaktı.

Gmail Hatası|TextingWhere stories live. Discover now