2.1 - 3/3

904 43 2
                                    

Yüzüğü alıp Ela'nın evine doğru sürmeye başladım. Büyük ihtimalle hâlâ uyuyordu. Hastaneden hızlıca çıkmak istediği için dinlenme fırsatı bulamamıştı.

Evin yakınlarına doğru bulduğum boş bir alana park ettim. Yüzüğü cebime attım ve arabadan ayrılıp kapıyı kilitledim. Yavaş adımlarla eve doğru ilerledim. Ela'nın gelirsem diye çiçek saksılarının altına bıraktığı anahtarı aldım. Kapıyı açmak için anahtarı deliğe soktum, ne kadar sessiz olabilirsem o kadar sessiz olmaya çalıştım.

İçeriye girdiğimde yavaş adımlarla Ela'nın odasına ilerledim. Pembe ayıcığına sarılmış uyuyordu. Cebimdeki yüzüğü çıkardım ve ayıcığına sarılmış olan elinin yüzük parmağına taktım. Uyandırmamaya özen gösteriyordum.

Yatağının yanındaki sehpaya elimdeki nergisleri bıraktım. Üstündeki notu da yanına koyarak.

Ne olursa olsun seni çok seviyorum. Küçücük bir şey için bu kadar üzme kendini. :) ♡

-💬-

Şirkette geri dönmüştüm. Halledilecek birkaç iş vardı. Asistanım da izinli olduğundan dolayı işler bana kalmıştı. Kapının tıklanma sesiyle derin bir nefes verdim.

"Gel." Bıkkınlıkla bakışlarımı tekrardan dosyaya çevirdim. Gökhan gelmiş olmalıydı. Dosyalarda bana yardımcı olacaktı.

"Fazla işin varmış gibi gözüküyor." Ela'nın cıvıl cıvıl sesi kulaklarıma dolduğunda heyecanla Ela'ya döndüm. Elinde birkaç saklama kabıyla karşımda duruyordu. Uykusunu iyi aldığı belliydi. Gülümseyerek çalışma masamın karşısındaki koltuklara oturdu.

"Ela, gelmeni beklemiyordum." Dedim dürüstçe. Gülümsedi ve elindeki kutuları açtı. Bana yemek hazırlamıştı. "Neden bunlarla uğraştın ki? Keşke dinlenseydin."

"Bilmiyorum, kendimi tutamadım yemek yapayım sana dedim." Çocuksu heyecanla yemek kapılarını açtığında gülümsedim ve önüne düşen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdım. Çatalı çıkarıp bana uzattı. Yemek kapılarını önüme koyduğunda şaşkınlıkla ona baktım. Bunların hepsini yiyemezdim.

"Beraber yeriz değil mi?" Dedim şaşkınlıkla. Kaşlarımı çatarak bana baktığında anlamayarak ona baktım. "Bunların hepsini yememi beklemiyorsun, değil mi?"

"Niye olmasın? Çok uğraştım." Dediğinde ağzıma fermuar çektim. Karşı gelmek istemiyordum. "Ayrıca teşekkür ederim. Yüzük için."

"Bir aptal yüzük için bu kadar ağladığına inanamıyorum." Diye mırıldandım. Onun için tüm kuyumcuları bile satın alabileceğimden haberi bile yoktu. Gülümsedi ve elindeki yüzüğe baktı. Büyülenmiş gibi bakıyordu. Sana bile böyle bakmıyor. Olsun, mutlu ya...

"Benim için cidden çok önemliydi. Onun için kolumu ne hâle getirdiğimi biliyorsun." Dalgaya vurarak konuşsa da aslında üzgündü. Koluna döndüğümde uzun kollu giydiğini görmüştüm. Hava 20 derece...

"Uzun kollu gitmişsin." Dedim dayanamayıp. Gülümsemesi yavaş yavaş yok olurken sinirle dudağımı ısırdım. Onu üzeceğimi fark etmemiştim.

"Yara kapanana kadar kısa kollu giymek istemiyorum. İnsanların bakışları rahatsız edici olabiliyor." Mırıldanır bir şekilde konuştuğunda başımla onu onayladım. Onun için bu kadar nefret edilebilecek olduğunu düşünmüyordum. Dizinde olan elini tuttum.

"O yara seni iğrenç göstermiyor. Aksine, çok güzel." Başını onaylamaz şekilde salladı. Bakışlarını bana çevirdiğinde gözlerinin dolduğunu fark etmiştim.

"Beni sevdiğin için öyle görüyorsun. Değil." Başımla onaylamaz şekilde salladım. Hızlıca oturduğum yerden kalktım ve karşısına oturdum.

"Bir çiçek sarmaşığı gibi gözüküyor. Oldukça tatlı." Başını onaylamaz şekilde sallayıp elini çekti. Bunu konuşmaya hazır değildi. Üstüne gitmemek için de geriye çekildim. Kollarımı açtım ve ayağa kalktım. "Kendini iyi hissedene kadar bu konuyu konuşmayalım. Sarılabilir miyiz?"

"Teşekkür ederim Kaya." Onu uzun zamandır tanıyordum. Artık neye ihtiyacı olduğunu kestirebiliyordum. Olduğu yerden kalktı ve sıkıca sarıldım. Sıska kollarıyla hafifçe beni sardı. Kolunu acıtmamaya çalışıyordu.

"Hadi şunları yiyeyim, çıkalım. Sana bir sürprizim var." Hâlâ birbirimizden ayrılmamış sarılıyorduk. Kafasını kaldırıp bana baktığında alnına küçük bir öpücük kondurdum.

"Bu günlük bu kadar sürpriz sana yetmiyor mu Kaya?" Güldüğünde gülümsedim. Mutlu olmasını seviyordum. Benden ayrıldığında hızlıca hazırladığı yemeklere baktım. Sarmadan birkaç tanesini ağzıma attığımda dik dik bana bakıyordu. "Yine işler yüzünden yemek yemeği unuttun değil mi?"

"Birazcık olabilir." Hızlıca yemek kaplarının ağzını kapatıp masanın altındaki dolaba koydum. Ardından yaralı olmayan bileğini kavradım ve beraber odamdan ayrıldık.

Gmail Hatası|TextingWhere stories live. Discover now